Bir zamanlar Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) diye bir kurum vardı, sonra kaldırıldı. Hayatta olduğu 51 yıl boyunca çok kritik görevler üstlendi, Türkiye ekonomik kalkınmasına ciddi katkıları oldu. 2011 yılı haziran ayında kapatıldı. O gün bugündür “DPT’nin boşluğu doldurulamadı, tekrar açılsın” konusu sık sık gündeme gelir. Birçok sektörün sıkıntılı olduğu bugünlerde konu yine gündemde.
Dün CNBC-e yayına konuk olan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili Çetin Tecdelioğlu da “Devlet Planlama Teşkilatı’nın kurulması lazım” dedi.
Kendisi de ihracat dönük üretim yapan bir sanayici olan Çetin Tecdelioğlu’nun yayında dikkat çektiği gibi son altı ayda kapasite kullanım oranları ciddi şekilde aşağı geliyor, Türkiye uluslararası alanda rekabetçiliğini kaybediyor. Böylesi bir konjonktürde sektörel bazda güçlü bir planlamaya ihtiyacımız olduğunu daha net görebiliyoruz. Tecdelioğlu’nun dediği gibi “Sektörel bazda planlamaya ve değerlendirmeye ihtiyacımız var.”
İşte bu noktada DPT gibi bir kuruluşun varlığına ihtiyaç duyuyoruz.
DPT kamuya ve özel sektöre yol gösteriyordu; bir vizyon sunuyordu. Bir uzmanlık birimi olduğu için kurulurken doğrudan Başbakan’a bağlanmıştı. Kamu ve özel sektörde sanayileşmenin ve ekonomide büyümenin önünü açan kalkınma stratejisini, 5 yıllık kalkınma planlarını ve yıllık programları hazırlayan kurumdu. Hükümetlerin hedeflerini gerçekleştirecek uzun ve kısa vadeli planlar hazırlamanın yanı sıra ülkenin kaynak ve imkânlarını belirleyerek, uygulanacak iktisadi ve sosyal politikanın hedeflerinin oluşturulmasında ve uygulanmasında “hükümete yardımcı olmak” gibi görevler üstlenmişti. Yine kanun ile verilen görevler arasında “bakanlıkların ekonomik faaliyetlerinin koordinasyonunu temin etmek için hükümete tavsiyelerde bulunmak” ve “özel sektörün plan, hedef ve gayelerine uygun şekilde gelişmesini teşvik ve tanzim edecek tedbirleri hükümete tavsiye etmek” yer alıyordu.
DPT aynı zamanda ekonomiye ve devlet bürokrasisine nitelikli kadrolar kazandırdı. Ancak önemi bir türlü anlaşılamadı, ya da anlaşılmak istenmedi. “Bize plan değil pilav lazım” denildi. Kısır tartışmalara konu yapıldı. Kendisi de DPT kökenli olan ve 12 yıl teşkilatta çalışan rahmetli Güngör Uras’ın dediği gibi “Bütün sorun başbakanlarımızın planlamanın ne olduğunu anlamamalarından kaynaklandı.”
Daha önceki yazılarda dediğim gibi ekonomide yaşanan sıkıntıları ve istikrarsızlığı DPT’nin kapatılmasına bağlamak abartılı ve yanlış olur ama bence bu sorunlara yol açan temel faktörlerden biri planlama ayağının zayıflamış olmasıdır.
Her ne kadar Türkiye’de çok fazla önemsenmese de planlar önemlidir. Planlar hükümetleri ve işletmeleri orta ve uzun vadeli hedeflerine ulaştıracak en önemli ve stratejik enstrümanlardır. Hedeflere ulaştıracak süreçteki aksiyonları ve adımları içerir. Bir tür yol haritalarıdır. Hedefe ulaşmak için gidilecek yolu gösterir. İyi yapılmış planlar ülkelere ve şirketlere hız kazandırır. Değişen koşullara karşı erken pozisyon alabilme imkânı tanır. Eğer yolda engellerle karşılaşırsanız ya da yol kapalıysa planlar alternatif yolları ve adımları da içermelidir.
Gerçekten de halk için önemli olan pilav değil pilandır. Ama eğer pilav yemek istiyorsak bunun için iyi tasarlanmış güçlü planlar yapmalı ve bu planları uygulamalıyız. Planlama bir gerekliliktir, aynı zamanda bir ustalıktır. Zekice yapılmış planlar şirketlerin ve ülkelerin krizlere karşı dayanıklılığını artırır, önlerini görmelerine yardımcı olur.