Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım Kanunu’nda ve yine tarımla ilgili bazı kanunlarda, Orman Kanunu’nda çok köklü değişiklikler yapıyor. Bu konuda hazırlanan “Tarım Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı” son aşamaya geldi. EKONOMİ gazetesinin ulaştığı taslağa göre, bakanlıkça belirlenen ürün ve ürün gruplarının üretimi için çiftçiler Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin almak zorunda. Yani çiftçinin ne üreteceğine bakanlık karar verecek. İzin almayanlar önce uyarılacak, izin almadan üretime devam ederlerse desteklerden men ve idari para cezası uygulanacak.
Bir başka önemli değişiklik bakanlığın belirlediği ürünleri çiftçi sözleşmeli olarak üretmek zorunda. Tarımsal desteklemeler Çiftçi kayıt Sistemi’ne (ÇKS) göre değil, bakanlığın belirlediği kayıt sistemlerine göre ödenecek. Ayrıca üst üste iki yıl ekilmeyen tarım arazileri Tarım Bakanlığı tarafından öncelikle bulunduğu yerde ikamet edenlere veya sivil toplum kuruluşları ile meslek odalarına kiralanacak.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Hükümeti döneminde çıkarılan 18/4/2006 tarih ve 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 7. maddesinde yapılacak değişiklikle çiftçiler üretim yapmadan önce Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin almaları şartı getiriliyor. Yapılması öngörülen değişiklik özetle şöyle:
“Tarımsal üretimin planlanması, gıda güvencesi ve güvenliğinin temin edilmesi, verimliliğin artırılması, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin tesis edilmesi için Bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce bakanlıktan izin alınır. Bakanlık, arz ve talep miktarı ile yeterlilik derecesini dikkate alarak hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceği ile tarım havzası veya işletme bazında asgari ve azami üretim miktarlarını belirler.”
Bakanlığın belirlediği ürün ve ürün gruplarında izin almadan ekim yapanlara tarımsal desteklemelerden 5 yıl men cezası ve ayrıca idari para cezası verilecek. Hazırlanan kanun taslağına göre, Tarım Bakanlığı’ndan izin almadan üretim yapanlar ilk kez tespit edildiğinde yasaya uygun faaliyet göstermeleri için Bakanlık tarafından yazılı olarak uyarılacak. Bakanlık tarafından yazılı olarak uyarılan ancak uyarı tarihinden itibaren 12 ay içerisinde bu maddeye uygun faaliyette bulunmayanlar, uyarı tarihinden itibaren 5 yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmayacak.
Yazılı uyarı ve desteklerden men cezasına rağmen bir sonraki takvim yılında da faaliyette bulunduğu tespit edilenlere, ürün grubuna göre bu faaliyetten elde edilecek yıllık brüt hasılasının yüzde birinden beşine kadar idari para cezası verilecek. Çok yıllık üretim faaliyetlerinde yazılı uyarı ve destekten yararlandırmama işlemlerinin tesis edilmesine rağmen bu maddenin ikinci fıkrasına aykırı olarak üretime devam edenlere, aykırı faaliyette bulunduğu tespit edilen her yıl için bu faaliyetten elde edilecek yıllık brüt hasılasının yüzde birinden beşine kadar idari para cezası verilecek.”
İdari para cezasının hesaplanmasına esas brüt hasıla, bir önceki takvim yılında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan üretimin yapıldığı il genelinin ortalama verim değeri ile rayiç fiyat dikkate alınarak hesaplanacak. TÜİK tarafından verim değeri yayımlanmayan ürünlerin ortalama verim değeri Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nce belirlenecek. Bu maddede yer alan idari yaptırımlar mahalli mülki amir tarafından uygulanacak. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Kanun taslağına göre çiftçilerin üretim yapmadan önce bakanlıktan izin almalarının gerekçesi şöyle ifade ediliyor: “Ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan yaşanan gelişmeler ile küresel iklim değişikliği tarımsal üretimi önemli ölçüde etkilemektedir. Diğer taraftan artan nüfus ve kentleşme ile gıdaya olan talep artışı, doğal kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasına imkân sağlayacak planlamaları zorunlu hale getirmektedir. Tarım politikalarının amaçları, ilkeleri ve öncelikleri doğrultusunda ülkemizde tarımsal üretimi planlamak, gıda güvencesi ve güvenliğini temin etmek üzere üretim öncesinde Bakanlıktan izin alınmasını sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılacak bu düzenlemeler ile arz ve talep durumuna göre üretim gerçekleştirilerek, kaynakların sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde verimli kullanılmasına imkân sağlanacaktır.”
Tarım Kanunu’nda yapılması öngörülen köklü değişikliklerden birisi de sözleşmeli üretim. Kanunun 13. maddesi değiştirilerek sözleşmeli üretimle ilgili öngörülen düzenlemeler şöyle sıralanıyor:
“Sözleşmeli üretim aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde yürütülür:
a)Sözleşmede yer alan tarafların haklarının korunması ve sorumluluklarının belirlenmesi için sözleşmenin taraflarında aranacak vasıflar, sözleşmeye konu ürünün teslim ve tesellüm koşulları, fiyat ve miktardaki değişim oranları, ayni ve nakdi avansın sınırları ile kapsamı ve benzer hususların da içerisinde olduğu sözleşme genel şartları tarımsal faaliyet alanlarına göre Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
b) Sözleşmeli üretimde irade serbestisi esastır. Ancak salgın hastalıklar, tarım ürünleri ticaretinde yaşanan gelişmeler karşısında arz güvenliğinin sağlanması, tarımsal üretimin iç veya dış talebe uygun olarak ayarlanması veya bitki ve hayvan sağlığının korunması amacıyla, ihtiyaç halinde Bakanlık tarafından belirlenen ürün veya ürün grupları bu madde kapsamında sözleşmeli olarak üretilir.
c) Bakanlık, sözleşmeli üretimin geliştirilmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesi amacıyla sözleşmenin taraflarını ve kapsamını içeren kayıt sistemleri oluşturur ve sözleşmeler bu kayıt sistemleri kullanılmak suretiyle de düzenlenebilir.
ç) Tarımsal üretim sözleşmesine tabi ürünlere veya üretim varlıklarına sigorta yaptırılması zorunludur.
d) Tarımsal üretim sözleşmelerinde, mücbir sebepler haricinde sözleşme kapsamında üretilen ürünün alımından veya satımından vazgeçen üretici ya da alıcılar için ceza koşulu belirlenir. Ceza koşulu, alımından ya da satımından kaçınılan ürün miktarının sözleşmedeki bedelinin yüzde yirmisinden az ve yüzde ellisinden fazla olamaz. Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) taraf olduğu sözleşmelerde üretici için ceza koşulu bu bentte yer alan alt sınırdan daha az olarak belirlenebilir veya ceza koşuluna yer verilmeyebilir.
e) Tarımsal üretim sözleşmesinden doğan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Bu uyuşmazlıklarda sözleşmeli üretim konusunda uzmanlık eğitimi almış olan arabulucular görevlendirilir. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren iki hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir. Bu bendin uygulanmasına ilişkin hususlar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın görüşü alınarak Adalet Bakanlığı’nca çıkarılan yönetmelikte belirlenir.
f) Tarımsal üretim sözleşmesinden doğan davalarda basit yargılama usulü uygulanır ve bu davalar ivedi olarak görülür. Bu sözleşmeden doğan davalar ile icra takiplerinde üretici, yapılacak tüm yargılama ve icra takip giderlerinden geçici olarak muaf tutulur. Dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderler Devlet tarafından avans olarak ödenir. Ertelenen tüm giderler ile Devletçe ödenen avanslar dava ve takip sonunda haksız çıkan taraftan tahsil olunur.”
Hazırlanan kanun taslağında ÇKS’de kayıtlılık oranının yüzde 60’larda olduğuna dikkat çekilerek, Tarım Kanunu’nun geçici 2. maddesinde yer alan “bitkisel üretimle ilgili destekleme ödemelerinde çiftçi kayıt sistemi” esas alınır ibaresi kaldırılarak yerine “destekleme ödemelerinde Bakanlıkça belirlenen kayıt sistemleri” getiriliyor.
“Tarım Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı” ile kenevir üretimi ve kotası ile ilgili düzenlemeler yapılması da öngörülüyor. 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun’un 23. maddesinin birinci fıkrası şu şekilde değiştiriliyor: “Lif, tohum ve sap üretimi ile tıbbi amaçlı kenevir yetiştiriciliği, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iznine tabidir. Lif, tohum ve sap üretimi amacıyla izinli kenevir yetiştiriciliği ile izinsiz kenevir yetiştiriciliğine yönelik yapılacak iş ve işlemler, Tarım ve Orman Bakanlığı'nca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Tıbbi amaçlı kenevir yetiştiriciliği ve/veya işlenmesi Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından yapılır veya yaptırılır. Gerektiğinde ülke arz ve talep durumunda göre Cumhurbaşkanınca belirlenen kota doğrultusunda, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü kontrolünde gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabilir. Tıbbi amaçlı kenevir yetiştiriciliğinde, münhasıran esrar elde edilmesini engelleyecek her türlü tedbirin alınması, kenevirin hasadı, işlenmesi, ihzarı, ihracı veya satışına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığı’nın görüşü alınmak suretiyle Tarım ve Orman Bakanlığı’nca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
Taslakta tıbbi kenevir üretimi ile ilgili değişikliğin gerekçesi özetle şöyle ifade ediliyor: “ Ülkemizde 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun’un 23’üncü maddesine dayanılarak lif, tohum, sap ve benzeri amaçlarla kenevir yetiştiriciliğine izni verilebilmektedir. Bununla birlikte, son yıllarda dünyada kenevir ve kenevirden elde edilen ürünler yaygınlaşmış ve birçok ülkede lif ve tohum amacı yanında tıbbi amaçlı kenevir üretimine yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Bu nedenle, Dünyada yaşanan gelişmeler çerçevesinde ilaç ve gıda takviyesi ile diğer endüstriyel alanlarda kenevir üretiminin ve ürün çeşitliliğinin artırılmasına; Ülkemizin üretim potansiyeli dikkate alındığında, çiftçimizin de bundan pay alabilmesi için izinli olarak tıbbi amaçlı kenevir üretimini gerçekleştirmek üzere Kanun değişikliğine ihtiyaç duyulmaktadır.”
Tarım Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören torba yasada en önemli değişikliklerden birisi de 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nda yapılacak değişiklik. Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu’nun 44. maddesinde öngörülen değişiklikle iki yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından başkalarına kiraya verilmesini düzenliyor.
Kanun maddesine eklenen fıkralarla yapılması öngörülen düzenleme şöyle: “Bakanlık; Hazine’nin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazileri hariç olmak üzere, mülkiyeti kamu kurum ve kuruluşlarına, gerçek ve tüzel kişilere ait olup, hisselilik, mülkiyet ihtilafı, parçalılık, tarımsal faaliyete son verilmesi, göç veya başka bir sebeple üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerini tespit ederek, ekonomiye kazandırılması ve kamu yararına kullanılması için bu arazileri kira geliri arazi maliklerine ait olmak üzere ve arazinin vasfının değiştirilmemesi şartıyla sezonluk olarak rayiç bedelden aşağı olmamak üzere kiraya verir.
Kiralama öncelikli olarak kiraya verilecek arazinin bulunduğu yerleşim yerinde ikamet edenlere ya da 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 3’üncü maddesinde belirtilen sivil toplum kuruluşlarına (Tarımsal alanda faaliyet gösteren kooperatif, birlik, dernek ve vakıflar ile gönüllü kuruluşları)ve meslek odalarına yapılır. Bakanlık kiralama işlemlerini genel hükümlere göre taşınmaz ticareti yetki belgesine sahip işletme ve sözleşmeli işletmelere de yaptırabilir. Bu maddeye göre kiralanan araziler ÇKS’ye kaydedilir ve kiracılar bu arazilerle ilgili tarımsal desteklerden yararlandırılır.
Kiralanacak arazilerin rayiç kira bedelleri ve kiralayanların yetiştirebilecekleri ürün veya ürün grupları bakanlık il veya ilçe müdürlükleri tarafından mahallinde veya elektronik ortamda ilan edilir. Öncelikli gruplardan birden fazla istekli çıkması halinde en yüksek teklifi verene kiralanır. Öncelikli gruplardan istekli çıkmaması halinde diğer isteklilerden en yüksek teklifi verene kiralanır.
Arazi maliklerine veya hak sahiplerine ulaşılamaması halinde kira bedelleri araziye özgülenerek bir kamu bankası nezdinde açılacak vadeli hesaba yatırılarak nemalandırılır. Mülkiyeti ihtilaflı arazilerde ihtilafın giderilmesi halinde biriken kira geliri ve ferileri hak sahiplerine dağıtılır.
Kiralanacak arazilerin; sınıfı, parsel büyüklüğü, verimliliği gibi hususlar dikkate alınarak tespit edilmesi, kiralama usul ve esasları, kira bedellerinin ve sürelerinin belirlenmesi ile kiralamaya ve kira gelirlerinin hak sahiplerine dağıtımı ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”
Tarım ve Orman Bakanlığı, hazırlanan kanun taslağında ekilmeyen tarım arazilerinin kiralama yöntemiyle tarıma kazandırılmasının gerekçesini şöyle açıklıyor: “Diğer yandan yine ülkemizin gıda güvenliğinin temini ve üretim için müsait olan tüm tarım arazilerinin etkin bir şekilde üretim sürecine dahil edilerek üretim imkanlarının arttırılması maksadıyla atıl kalmış tarım arazilerinden faydalanılması bir zaruret olarak karşımıza çıkmıştır. Yapılması öngörülen kanuni düzenlemeyle tarımsal üretimin sürekliliği ve artan nüfus ve ihtiyaçlar karşısında üretim artışının temini ile atıl durumda bulunan arazilerin mülkiyet hakkının özüne dokunulmaksızın, kamu yararı gözetilerek milli ekonomiye ve üretime kazandırılması için hisselilik, parçalılık, mülkiyet ihtilafları, tarımsal faaliyetin sonlandırılması, göç ve diğer nedenlerden dolayı gerçek veya tüzel kişilerin mülkiyetinde olmakla birlikte değerlendirilemeyen atıl tarım arazileri üzerinde kiralama suretiyle tarımsal faaliyet yaptırılması ve bu arazilerin sahiplerine de kiralamadan elde edilen gelirin dağıtılması öngörülmektedir.”