Birleşmiş Milletler tahminlerine göre 2050 yılında dünya nüfusu 10 milyara erişecek ve bu nüfusun üçte ikisi şehirlerde yaşıyor olacak. Aynı dönemde kişi başına ekilebilir alan iklim değişikliği ve erozyon sorunları nedeniyle yüzde 20 azalacak, daha az toprak kullanarak daha fazla insanı beslemek gerekecektir. Bir de buna köyden şehre göç nedeniyle tarımla uğraşan nüfusun, özellikle genç nüfusun giderek azalması eklenince, tarımsal çıktı miktarının gıda güvenliğini tehdit eder hale gelmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu sorunla baş edebilmek için tarımda verimliliği arttırmak gerekmiş ve “tarımda inovasyon” kavramı gelişmiştir. Tarımda inovasyon girdiden, yani tohumdan başlayıp üretim (ekmek – biçmek), işleme, dağıtım ve pazarlamayı kapsayan bir süreç. Bu süreçte hem bireylerin, hem kurumların etkiyi, rekabeti ve direnci arttıracak yenilikleri kullanıma sunması beklenmiştir. Tarımda inovasyon, tarımda gelişmenin anahtarı ve açlığı önlemenin yolu olarak kabul edilmektedir. Tarımda inovasyon sadece teknolojiden ibaret görülmemektedir. Yenilikçi sosyal, ekonomik ve kurumsal süreç ve politikaların çiftçilerin yaşamını olumlu yönde etkilemesi öngörülmektedir. Tarımsal potansiyelden en fazla yararlanmanın, tarımsal çıktıyı sürdürülebilir biçimde arttırmanın yolu olarak benimsenmektedir.
Tarımda inovasyon kapsamında; toprağın uygunluğunu belirleyecek şekilde dijital haritalandırılması, balık yetiştiriciliği ile topraksız sebze üretiminin birleşimi (hidroponik ve akuaponik), güneş enerjisi ile su verimliliğinin arttırılması, dron ile mahsul denetimi yolunda epey mesafe katedilmiştir.
Tarımsal verimlik ve çıktı sorununda payı olduğunu kabul eden yerlerde tarımsal kaygı artmakta, kasabalar ve şehirler bir şekilde bu sürece dahil olmaktadır. Sahip olunan yetenekli nüfus harekete geçirilerek inovatif çözümler ile tarımsal çıktıya katkıda bulunulmakta, “çiftçi şehirler” doğmaktadır. Şehirlerde biriken büyük nüfusun adil ve dengeli beslenmesi için tarım - gıda alanında yenilikçi çözümler yine şehirlerden kaynaklanmakta, inovatif iş kollarına yatırımlar artmaktadır. Çatılarda, konteynerlerde, özel yapılmış kapalı alanlarda sebze yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Kapalı alanlarda yapılan dikey tarım şu an 205 bin metre kareye ulaşmış bulunmaktadır. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde bu rakamın 2 milyon metre kareye ulaşması beklenmektedir. Üstelik bu tarım biçimde don olayı olmadığından çiftçi yıl boyu ürün alabilmekte, zararlı böcek olmadığı için ilaç kullanmasına gerek kalmamakta, besleyici ögeler kayba uğramamakta, nem dönüştürüldüğü için su kaybı olmamaktadır.
Aynı zamanda beslenme alanında inovatif çözümler hızlı bir şekilde gelişmektedir. Elde edilen tarımsal ürünlerden etkin biçimde yararlanarak beslenme alanında önemli yenilikler ardı ardına kullanıma sunulmaktadır. Örneğin sarımsak kokusunu bertaraf edip diğer tüm yararlarını ve tadını koruyan doğal ezme gibi. Doğal arı peteğinden üretilmiş, meyveleri yüzde 50 daha uzun süre taze tutan sticker gibi. Yiyeceğin alerjen madde içerip içermediğini anında ölçen şerit gibi. Şeker kamışından mamul sıfır kalori tatlandırıcı gibi.
Şehirlerimizin bu gelişmeleri izleyip şimdiden tarım ve beslenme alanında kapsamlı stratejiler geliştirmesi gerekecektir.
Haftanın Şehri: KRISTIANSTAD, İSVEÇ
KRISTIANSTAD İsveç’in güneyinde yer alan, verimli toprakları ile ünlü 86,250 nüfuslu bir şehir. 1999 yılında gıda ürünleri faaliyetinden oluşan bir kümenin kurulması ile yörenin kaderi değişmiş. Bugün İsveç başta olmak üzere birçok pazara Kristianstad’da üretilmiş, işlenmiş ürün sevk edilmekte. İsveç’te kurulan her sofrada mutlaka bir Kristianstad ürünü bulunduğu söylenmekte.
Yine aynı yıllarda kurulan ve İsveç’in ilk gıda odaklı bilim parkı “Krinova” 1,500’den fazla firmaya ev sahipliği yapmaktadır. Firmalar yiyecek - içecek ürünleri üretimi, ambalajlama ve dağıtım, pazarlama gibi faaliyetleri yürütmektedir. “Krinova” yüzde 80 belediye katkısı ile kurulmuş bulunmaktadır. Bilim parkı, zirai bilimler üniversitesi, araştırma laboratuvarları, tadım festivalleri ile çerçevesi gelişen bu eko sistem kırsal - yöresel kalkınmayı tetiklemiş, biyolojik çeşitliliği geliştirmiş ve korumuş ve yeni iş olanakları oluşturmuştur. Bölgenin refahı ve itibarı artmış her yıl yeni ziyaretçiler tarafından ziyaret edilir hale gelmiştir.