"Çevresel krizler küresel sistemin çökmesine yol açabilir”

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

İnsanlık çok önemli bir dönüm noktasında. Bugün atacağımız adımlar, ortak geleceğimizi belirleyecek. Oysa geldiğimiz noktada, daha sürdürülebilir bir gelecek adına atılan adımlar son derece yetersiz. Bu yüzden dünya genelinde yangınlardan, gıda krizlerine, popülist politikaların yükselmesine kadar çok sayıda olumsuzlukla karşı karşıyayız.

Uluslararası araştırma kuruluşu Future Earth tarafından 200 biliminsanı arasında yapılan araştırmaya ve bu araştırma sonrasında yayınlanan 50 sayfalık rapor yaşanan tablonun olumsuzluğunu ortaya koyar nitelikte. Rapora göre, üst üste gelen çevresel krizler, küresel sistemde bir çöküşe neden olabilecek düzeye ulaşmış durumda.

İklim krizi, aşırı hava olayları, ekosistemlerin yok olması, gıda güvenliği ve temiz su kaynaklarlarının yok olması 21 yüzyılda insanlığı tehdit edilen temel konular olarak ön plana çıkıyor.

Massachusetts Üniversitesi Yönetişim ve Sürdürülebilirlik Merkezi Profesörü Maria Ivanova’nın liderliğinde gerçekleştirilen araştırma, 30 küresel risk arasında öne çıkan bu beş krizin birbirini tetikleyerek küresel sistemin çöküşüne neden olabileceği yönünde uyarıda bulunuyor. Raporda; aşırı sıcak hava dalgalarının karbon emisyonlarını artırarak küresel ısınmayı hızlandıracağı, bunun da doğal kaynakları olumsuz etkileyerek su ve gıda krizlerine yol açtığı gerçeğinin altı çiziliyor.

Öte yandan biyo çeşitlilik kaybı, ekosistemin ve tarım sistemlerinin aşırı hava olayları ile mücadele etme kapasitesini zayıflatırken, gıda tedariğini riske atıyor. Biliminsanlarının özellikle uyardıkları konu ise artan hava sıcaklarının küresel ısınma konusunda içinden çıkılmaz bir kısır döngü yaratacak olması.

Bugün geldiğimiz noktada ise, CO2 emisyonlarını azaltacak, fosil yakıt kullanımını sona erdirecek politikaların yeterince başarılı ve etkili olduğunu söylemek çok doğru olmaz.

2020 kritik bir yıl

Future Earth Yönetici Direktörü Amy Luers, dünya genelinde tüm akademisyenlere, iş dünyası liderlerine, politikacılara, karar vericilere çağrıda yaparak öncelikli olarak bu beş küresel riske odaklanmaları gerektiğini söylüyor.

Nitekim geçtiğimiz ay İsviçre’de düzenlenen Davos zirvesi kapsamında yaklaşık bin iş adamı ve karar vericiyi kapsayan başka bir araştırma da yine aynı krizlere dikkat çekmişti. Luers, “2020 yılı bu konulara odaklanmamız için kritik bir yıl. Önümüzdeki 10 yıl içinde atacağımız adımlar ortak geleceğimizi belirleyecek” diyor. Önümüzdeki ay Glasgow’da düzenlenecek olan BM Zirvesi de bu açıdan büyük önem taşıyor. Bu zirvede, dünyanın en büyük ekonomilerinin karbon emisyonlarını azaltma konusunda nasıl bir tutum içinde oldukları ortaya çıkacak.

2020 yılı aynı zamanda, okyanusların geleceği açısından da önemli bir yıl olacak. Aşırı avlanma nedeniyle tehdit altında olan deniz yaşamını korumak için önemli anlaşmaların bu sene imzalanması gerekiyor.

Durum daha da kötüleşecek

Raporda, artan çevresel krizlerin benzerlikleri ve etkileri de değerlendiriliyor. Örneğin, dünyanın bazı bölgelerinde yakın zamanda, sıcak hava dalgası ve yangınlardan, sellere neden olan yağışlar ve öldürücü fırtınalar gibi aynı anda çok sayıda hava krizi ile mücadele etme tehdidinin gündemde olduğu ifade ediliyor.

Hawaii Üniversitesi Deniz Biyolojisi araştırmacılarından Erik Franklin, toplumların, çevresel krizlerin birbirini tetikleyen toplu sonuçları ile mücadele etmek zorunda kalacağını ifade ediyor.

Franklin, “Krizlerin hepsi şimdi ve aynı anda yaşanıyor. Bu durum daha da kötüleşecek. Karbon emisyonları konusunda en iyimser senaryolara ulaşsak bile bu gerçek değişmeyecek” diyor.

Tüm yazılarını göster