Geçen hafta İstanbul’da ceviz konusunda çok önemli bir toplantı yapıldı. Ceviz Üreticileri Derneği (CÜD), Uluslararası 1. Ceviz Konferansı düzenledi. Yurt içinden ve dışından alanında uzmanların konuşmacı olarak katıldığı konferansta Türkiye’de ve dünyada cevizdeki son durum ele alındı.
Türkiye, cevizin gen merkezi. Aynı zamanda kişi başına en fazla ceviz tüketilen ülkelerin başında geliyor. Ancak, kendi üretimi yeterli olmadığı için dünyanın da en fazla ceviz ithal edilen ülkesi. Bu açıdan bakılınca ceviz üretmek çok karlı bir iş olarak görülebilir. Zaten öyle düşünen birçok girişimci, yatırımcı son yıllarda cevize yatırım yaptı. Ceviz Üreticileri Derneği de bu yatırımcıların kurduğu bir dernek.
Ceviz Üreticileri Derneği (CÜD) Eş Başkanı Ömer Ergüder’e göre Türkiye’nin cevizde kendi kendine yeterli hale gelmesi için en az 20-30 bin hektar daha yatırım yapılması gerekiyor. Yatırım maliyetlerindeki artış, girdi fiyatlarındaki aşırı yükselme nedeniyle bu yatırımları yapmak kolay değil.
Cevizle ilgili üretim, tüketim ve dış ticaret verileri çok çelişkili. Doğru verilere ulaşmak kolay değil. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilerle özel sektörün verileri arasında çok büyük farklılıklar var. Bu çelişki, farklılıklar giderilmeden ceviz konusunda doğru karar almak ve uygulamak mümkün değil.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü’nün 2020-2021 verilerine göre; Türkiye’de 1418 hektar alanda 287 bin ton kabuklu ceviz üretiliyor. 2021 üretimi 325 bin ton ve 2022 üretimi ise 335 bin ton olarak tahmin ediliyor. Üretimde Mersin, Kahramanmaraş, Hakkari ve Bursa ilk sıralarda yer alıyor.
Bakanlığa göre yurtiçi ceviz kullanımı 346 bin ton. İthalat 2020-2021 sezonunda 100 bin ton, ihracat ise 34 bin ton. Türkiye’nin kendine yeterlilik oranı yüzde 80,8 olarak kabul ediliyor. Bakanlığın verilerine göre, son 10 yılda ceviz üretimi yüzde 56,5 oranında artarken, ceviz alanında ise yüzde 202,7 artış oldu. Ağaç başına verim yüzde 30,3 oranında azaldı. Kişi başına ceviz tüketimi yüzde 35 artışla 3,4 kiloya ulaştı.
CÜD ve özel sektör ise, Türkiye’de ticari olarak 40-50 bin ton ceviz üretildiğini, toplam 150 bin ton olan tüketimin en az üçte ikisinin ithalatla karşılandığına dikkat çekiyor.
Yapılan ceviz ithalatının yüzde 90’ı 4 ülkeden. En yüksek ithalat yüzde 40,2 ile Amerika’dan. Yüzde 20,6’sı Şili, yüzde 19,1’i Çin ve yüzde 9,7’si Özbekistan’dan gerçekleştiriliyor. Ceviz ihracatının ise yüzde 63’ü Irak, Azerbaycan ve Suriye’ye yapılıyor.
Son 15 yılda ceviz yetiştiriciliği “moda” halinde yayıldı. İthalatın ve tüketimin yüksek olması yatırımcıların, girişimcilerin cevize ilgisini artırdı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın fidan desteği, düşük faizli krediler, hazine arazilerinin, bozuk orman sahalarının tahsisi, kiraya verilmesi ceviz dikimini hızlandıran faktörler oldu. Bu dönemde Ege (Manisa, Denizli) Trakya, Marmara ve İç Anadolu’da çok büyük bahçeler kuruldu.
Tarımın her alanında yaşanan girdi fiyatlarının yüksek olması, verimlilik, pazarlama sorunları cevizde de var. Cevizde ilave olarak “bilgisizlik” sorunu da var. Yanlış yer seçimi, yanlış çeşit seçimi, sulama sorunları. Bu nedenle ağaç dikimi çok olsa da istenen sonuçlar alınamadı. Zeytinde olduğu gibi ağaç sayısı çok artsa da verim, üretim yeterince artmadı.
Ceviz üreticilerine yönelik destekler çok düşük. 2021 yılı verileri ile dekara 0,8 lira toprak analiz desteği, dekara 8 lira gübre ve 17 lira mazot desteği veriliyor. Bugün 1 litre mazot 24-25 lira.
Dışa bağımlılıktan kurtulmak için üretimin artırılması gerekiyor. Üretime ve üreticiye destek sağlanması ve korunması gerekir.
İthalatta son 10 yılda gümrük vergisi yüzde 40’lardan yüzde 4’e kadar düşürüldü. Sadece Amerika Birleşik Devletleri ile karşılıklı yaptırımlar nedeniyle gümrük vergisi ilave yüzde 10 uygulanıyor. Ayrıca kiloda 30 sent fon var. İthalatta alınan gümrük vergisi en azından hasat dönemi (Eylül-Ocak) yükseltilmeli ve üreticinin ürününü değerinde satması sağlanmalı.
Hasat dönemi limana ceviz getirirseniz üretici ürününü değerinde satamaz. Kaçak yollarla ülkeye ceviz girişi var. Bunun da önlenmesi gerekir.
Yerli cevizin öne çıkarılması gerekiyor. CÜD Eş Başkanları Ömer Ergüder ile Hakkı Akhan amaçlarının yerli cevizin önemine dikkat çekmek ve üreticilerin sorunlarına dikkat çekmek için bu konferansı düzenlediklerini söyledi.
Sevgili meslektaşım İrfan Donat’ın yönettiği ve benim de konuşmacı olarak katıldığım “Dünyada ve Türkiye’de Ceviz Ekonomisi” panelinde İtalya’da faaliyet gösteren New Factor’ün CEO’su Alessandro Annibali dünyada cevizdeki son gelişmeler hakkında özetle şu bilgileri verdi: “ Dünyada bu yıl 2,8 milyon ton üretim bekleniyor. Çin, cevizde patlama yaptı. İki yıl öncesine kadar net ceviz ithalatçısıydı. Ama bu yıl 1,4 milyon ton ceviz üretiyor ve bunun 400 bin tonu ihraç edilecek. 2022-2023 sezonunda 1,5 milyon ton üretim olacağı tahmin ediliyor. Çin, Kaliforniya cevizinin pazarından pay alacak. Amerika Birleşik Devletleri 1970’lerden bu yana üretim lideriydi ama bunu Çin’e kaptırdı. Şili ise yine çok önemli bir oyuncu. Çünkü yazın üretim yapıyor. Şili bu yıl üretimini 170 bin tona çıkaracak. Geçen yıla göre yüzde 4 daha fazla. 200 bin tona doğru yol alıyorlar. Burada en dikkat çekici olan Çin. Çin net ceviz ithalatçısıydı. Yılda 1 milyon ton ceviz tüketiyorlardı. 2018 yılına kadar tükettiklerinden daha az üretiyorlardı ve ithalat yapıyorlardı. Ama 2020’den itibaren ihracat yapmaya başladılar ve bu yıl daha fazla ihracat yapacaklar.”
Yaşanan sorunlar ve son trendler hakkında da bilgi veren Annibali, kabuksuz, iç ceviz tüketiminde büyük bir azalış olduğunu, kabuklu cevizde ise tüketimin arttığını söyledi. Cevizin raf ömrünün bademe göre daha kısa olduğunu ve 12 aydan fazla bekleyince lezzet ve kaliteyi tutturmanın çok zor olduğunu vurgulayan Annibali, cevizin diğer yemişler gibi lüks bir ürün olarak görüldüğünü belirtti.
Üretim boyutunda iklim krizinin çok etkili olduğunu, çok su isteyen cevizin su sorunu olduğunda kalite ve üretim, verimlilik sorunları yaşandığını belirterek:” Pandemi döneminde ve sonrasında taşıma, navlun sorunları öne çıktı. Mevzuatla ilgili zorluklar, pestisitler, herbisitlerle ilgili yeni kararlar alınıyor. Çok sıkılaştırılıyor ve ceviz üretimi daha zora giriyor. Ukrayna’daki savaşın etkileri var” dedi.
Özetle, ceviz ülke ekonomisi için çok önemli bir ürün haline geldi. Dünyanın en çok ceviz tüketen, en çok ceviz ithal eden ülkesi olan Türkiye kendi kendine yeterlilik için 100 bin ton civarında bir üretim gerçekleştirmesi gerekiyor. İklim krizi ceviz üreticileri için en önemli sorun olarak görülüyor. Türkiye’nin yerel çeşitleri ıslah edilerek değerlendirilebilir. Cevizde 5 yıl değil,15-20 yıllık planlar yapılmalı. Rekabet için verimliliği ve katma değeri yüksek çeşitlerle üretim yapılmalı.“Kendine yeterlilik” politikası ile önemli mesafe alınabilir.
Ceviz Üreticileri Derneği’nin düzenlediği Uluslararası Ceviz Konferansı’nın ana sponsoru Türkiye İş Bankası oldu. Türkiye İş Bankası Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölüm Müdürü Kerem Akıner konferansın açılışında yaptığı konuşmada özetle şu konulara dikkat çekti: “ Türkiye bir tarım ülkesidir. Ne yazık ki son 10 yıllarda bunu söylemekte biraz çekindik. Bunun nedenleri vardır. Yaklaşık 3.5 trilyon dolar olarak kabul edilen global tarım pazarında Türkiye, yüzde 1.4 pay alan, bu büyüklükle de dünyada 10.sırada yer alan bir tarım ekonomisi. Ekilebilir arazi büyüklüğünde ise 15.sırada.”
Türkiye’de konuşmalarda göz ardı edilse de ülkemizdeki birçok büyük kuruluşun ilk sermaye birikiminin aslında tarımdan geldiğini belirten Akıner: “İkinci üçüncü gelirleri de tarım sektörü kaynaklıdır. Aslına bakarsanız kuruluş yıllarına dönersek Cumhuriyetin ilk yıllarına. Türkiye’nin gelişiminin altındaki ilk sermaye birikimin kaynağı da tarım sektörüdür. Türkiye’de kurulan ilk sanayi kuruluşlarının da un fabrikaları, şeker fabrikaları olması da bize bu gerçeği gösteriyor. Coğrafyamız da büyük avantaj sağlıyor bize. Türkiye, gerçekten cennet vatan. Türkiye hem verimli toprakları hem de 4 mevsim yaşanan iklimi ile pek çok ürün için bu potansiyeli taşıyan ülke. Pek çok ürün üretiminde ilk sıradayız. Cevizde kendi kendimize yetememekle birlikte 4.sıradayız. Ama ne yazık ki en çok ithalat yapan ülke konumundayız ve ihracatımızda binlerle ifade edilecek düzeyde.”dedi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “iktisadi bağımsızlık olmadan tam bağımsızlık olmaz” diyerek milli sermaye ile kurduğu İş Bankası’nın kurulduğu ilk günden bu yana ekonominin her sektörüne tamamen bu vizyonla hizmet verdiğini hatırlatan Akıner: “Tarım da öncelikli sektörlerimiz arasında. Tarım sektöründe de aynı kuruluş felsefemize uygun olarak toplamda tarım sektörünün gelişmesi güçlenmesi dünya üzerinde rekabetimizin artması ülkemize, tüketicilere yarattığı faydayı artırmak için çalışıyoruz. Üreticinin gelirlerini artıracak ve sürdürülebilir üretimi sağlamamız gerekiyor. Bunun için de verimliliği artırmamız gerekiyor. Verimliliği artırmak için bir tedavimiz de var. Bunun adına teknoloji diyoruz. Teknoloji denildiğinde aklımıza sadece yapay zekalar, robotlar geliyor. Tarımda teknoloji denilince modern teknikleri de dahil ederek mesela basınçlı sulama yöntemlerini de dahil ederek daha geniş bir şekilde ele almalıyız. Teknolojiyi kullanarak tarımda yeni bir hikaye yazabiliriz. Bu anlamda tarım teknoloji ve finansmanı birlikte ele alarak bu yolla maliyetlerin düşürülmesi ve verimliliğin artırılması ve çiftçilerin gelirlerinin artırılması ile tüm sektöre katkıda bulunmayı hedefliyoruz” değerlendirmesini yaptı.