Bumin Kaan Köktürk
CE işaretine tabi ürünlerin önemli bir bölümü ithalatta uygunluk denetimine tabi. Hatta bazı çevrelerde CE işareti sanki sadece gümrükte denetime tabi olan ithal ürünler için gerekli, yerli üretim ve ithalatta denetlenmeyen ürünler için gerekli değil gibi yanlış bir algı var.
Öncelikle CE işaretini kısaca hatırlayalım: Avrupa Uygunluk işareti CE (Conformité Europeenne), ürünlerin ilgili ürün mevzuatına uygun ve güvenli olduğunu gösterir. AB üyesi ülkelerde ve Gümrük Birliği’ni nedeniyle Türkiye’de zorunludur. Hangi ürünlerin bu işareti taşıması gerektiği ise ilgili bakanlıkların AB direktiflerini esas alarak yayınladığı yönetmelikler (Teknik Düzenlemeler) ile belirlenmiştir. (“Bu ürün Japon malı, Japonya’da CE yok” türü ifadeleri duyanlar için küçük bir hatırlatma, ürünün üretildiği değil, satıldığı ülke önemlidir. Japonya’da üretilen ürün Türkiye’de satılacaksa CE işareti olması zorunludur. Öte yandan sadece Japonya’ya ihraç edilmek için Türkiye’de üretilecek bir ürüne CE işreti gerekmez).
İthalatta CE işareti denetimleri, daha doğru bir ifadeyle ürün güvenliği denetimleri, Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi (TAREKS) üzerinden yapılıyor. İthalatta denetlenecek ürünler, Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları ile Ürün Güvenliği Tebliğleri ekinde yayınlanıyor. Ancak gerek Ürün Güvenliği Tebliğleri’nin CE işareti taşıması gereken bütün ürünleri kapsamaması, gerekse denetimlerin risk esaslı yapılması (her partinin denetlenmemesi, çoğu başvurunun denetim olmadan sonuçlanması) nedeniyle; ithalatı gümrük mevzuatına uygun olarak gerçekleşen her eşyanın, aynı zamanda ürün güvenliği mevzuatına da mutlaka uygun olduğundan söz edemeyiz.
İthalatçının sorumluluğu altında
Esasen Ürün Güvenliği Tebliğleri’nin “İthalatçının sorumluluğu” başlıklı maddesi bu durumu çok net açıklıyor:
(1) İthalatçı, bu Tebliğ kapsamında denetlensin veya denetlenmesin, ithal ettiği ürünlerin her halükârda … ilgili tüm mevzuata uygun ve güvenli olmasından, 5/3/2020 tarihli ve 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu uyarınca sorumludur.
(2) Ürünün ithaline izin verilmesi veya ürüne dair TAREKS referans numarası oluşturulması, ürünün mutlaka mevzuata uygun ve/veya güvenli olduğu anlamına gelmez.
(3) Bu tebliğ kapsamında, ürünün ithal edilebileceğine dair verilen TAREKS referans numarası o ürünün ithalat işlemi dışında başka bir amaçla veya ürünün güvenli ve mevzuata uygun olduğunun ispatı olarak kullanılamaz.
İşin mevzuat boyutu bu şekilde. Uygulamaya gelirsek, her ne kadar zaman zaman ithalat denetimleri firmaları süre ve maliyet açısından zorlasa da, “denetimsiz geçmek” (TAREKS referans numarasının doğrudan oluşturulması) her zaman görüldüğü kadar iyi olmayabilir. Ürün ithal edildikten sonra da denetime tabi tutulabilir. Özellikle üründeki “tali eksiklik” nedeniyle denetim “Koşullu Kabul” ile sonuçlanmış, yani ürünün ithaline “tali eksikliğin sonradan giderilmesi koşuluyla” izin verilmiş ise, ürün piyasaya arz edilmeden önce bu eksikliğin giderilmesi gerekir. Kısaca, ürün TAREKS’den “geçmiş” görünebilir, ama TAREKS henüz konuyu kapatmamıştır.
Web tabanlı “Dış Ticarette Risk Esaslı Kontrol Sistemi” yazılımının tescilli markası olan, ancak zamanla ithalatta yapılan ürün güvenliği denetimlerinin bütün unsurlarını kapsayan jenerik bir tabire dönüşen TAREKS, Piyasa Gözetim ve Denetim (PGD) faaliyetleri için de önemli bir bilgi ve veri kaynağıdır. TAREKS başvuruları ve sonuçları, PGD kuruluşları tarafından da takip edilir. Daha açık bir ifadeyle, hangi marka model ürünün eşyanın kimin tarafından ithal edildiği ve ithalatta denetlenip denetlenmediği PGD kurumları tarafından bilinir. Bu nedenle ithal edilen ürünün mevzuata uygun ve güvenli ol masına dikkat edilmeli; özellikle TAREKS başvurusu “Koşullu Kabul” ile sonuçlanmış ürünler piyasaya arz edilmeden önce söz konusu eksiklik mutlaka giderilmelidir.
68 bin 100 TL ile 681 bin TL arasında ceza var
Ürün piyasaya arz edildikten sonra ilgili Teknik Düzenleme hükümlerine aykırılık tespit edilmesi haline öncelikle 7223 sayılı Kanun’da öngörülen idari para cezası uygulanır. Uygulanan idari para cezaları oldukça ağır olup, uygunsuzluğun niteliğine göre farklılık göstermektedir. Uygunsuzluk teknik düzenlemelerin ürün güvenliğine ilişkin hükümlerine aykırılık teşkil ediyorsa 2022 yılı için 68 bin 100 TL ile 681 bin TL arasında değişen ceza söz konusudur. Uygunsuzluk teknik düzenlemelerin ürün güvenliği dışındaki hükümlerine aykırılık teşkil ediyorsa 27 bin 240 TL ile 272 bin 400 TL arasında değişen tutarda ceza uygulanmaktadır.
Ancak bu cezaları ödemek de yetmez, üründeki uygunsuzluğun da giderilmesi gerekir. Uygunsuzluk ürünün güvenliğiyle ilgiliyse, uygunsuzluk giderilmeden ürünün satışına izin verilmez, hatta ürünün geri çağırılması ve piyasadan toplatılması söz konusu olabilir. Güvensiz ürünün test ve geri çağırılma masrafları ithalatçıya (ürün yerli üretim ise üreticiye) aittir. Bunun yanında, parayla ölçülemeyecek bir prestij kaybı da söz konusudur.
Bu açıdan bakıldığında, “güvensiz” bir ürünün ithalat aşamasında tespit edilmesi ithalatçı açısından kötünün iyisidir. Bu durumda ürünün ithaline izin verilmez, ancak ürün mahrece veya Ticaret Bakanlığı izniyle üçüncü ülkelere gönderilebilir. Öte yandan güvensizlik ürün piyasada iken tespit edilirse, ürünün maliyetine ek olarak yüksek idari para cezası ile test ve toplatma maliyetleri de ortaya çıkar. Ancak bu da en kötü durum değildir: Güvensiz ürünün bir kazaya sebep olması durumunda, bütün bunların üzerine, (cezai sorumluluğa ek olarak) bir de ürün sorumluluğu tazminatı ile karşı karşıya kalınabilir.
Unutmayalım ki, ürün güvenliği gerekleri ithalat için tamamlanması gereken prosedürler değil, ürünün piyasaya arz edilebilmesi için titizlikle uyulması gereken kurallardır.