Cari açığın fazla vermesini nasıl yorumlamalıyız?

Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU

Büyüme açısından işlerin sevimsiz gitmekte olduğuna dair bir veri daha açıklandı. Haziran’da cari işlemler hesabı 0,4 milyar dolar fazla verdi. İki soru hemen akla geliyor: Haziran ayları için bu normal bir gelişme mi? Türk Lirası reel olarak değerleniyorken cari işlemler fazlası verilmesini nasıl yorumlamalıyız? 

Her zamanki uyarı ile başlayayım. Bir aylık gözlemden yola çıkarak derin değerlendirmeler yapmak hatalı olur. Bu tuzağa düşmeyeceğim elbette. Son iki yazımda büyümeye ilişkin bir dizi gelişmeye yer vermiştim. Onları da dikkate alarak yorum yapacağım.

Grafikte 1992-2024 döneminde cari işlemler hesabının haziran aylarındaki gelişimi gösteriliyor. Cari işlemler hesabının artı değer aldığı yıllar kırmızı çubuklar ile gösteriliyor. 2023 bir tarafa bırakılırsa bu yılların hepsi ekonominin daraldığı yıllar: 1994, 1998, 2001, 2002 ve 2019: Hepsinde bir kriz yaşanmış: 1994 krizi, 1998-99 Rusya krizinin bize etkisi, 2001-02 krizi ve 2018-19 krizi. Bir de elbette küresel kriz var. 2009’da cari işlemler hesabı fazla vermiyor ama şunu biliyoruz: Cari işlemler açığında keskin bir düşüş yaşanıyor 2009’da. 39,4 milyar dolardan 11,4 milyar dolara iniyor cari açık. Grafikte 2009 Haziran’ında da benzer keskin bir düşüş var. 2023’te ise seçim öncesi ödemeler dengesi krizinin eşiğine gelmiştik.

Aman yanlış anlaşılmasın; bu haziranda da cari fazla verdik diye kriz geliyor falan demiyorum. Desem müthiş saçmalamış olurdum. Bağlantı şu: Kriz dönemlerinde ekonomi daraldığı için ithalatımız keskin biçimde düşüyor. Bu nedenle, cari işlemler hesabı düzeliyor. Dolayısıyla, son iki yazıda vurguladığım gelişmelerle birlikte ele alındığında, haziran cari işlemler verisi de büyüme açısından yeni bir olumsuz göstergeyi oluşturuyor.

Bir de şu noktaya dikkat etmek gerekiyor: Türk Lirası uzun süredir reel olarak değerleniyor. Döviz kuru, yurtiçi enflasyon ile yurtdışı enflasyon arasındaki farkın altında artıyor. Bu durumda, ihracatın olumsuz etkilenmesi beklenir. İthalatı ise artıcı yönde çalışır bu gelişme. Kısacası, paramızın reel olarak değerlenmesi, cari açığı yükseltici yönde bir gelişmedir. Oysa, ‘normal’ Haziran aylarında gözlenenin aksine, cari açık bu Haziran’da fazla verdi. Bu da ekonomideki faaliyet hacminin belirgin biçimde yavaşlamakta olduğunun bir diğer göstergesi.

Umalım ki bu gelişmeler nedeniyle para politikasına ‘dışarıdan’ bir müdahale olmasın. İhtiyacımız tam tersi çünkü. Bir önceki yazımda ana başlıklarını verdiğim politika adımlarının atılarak programın eksikliklerinin azaltılması gerekiyor. 

 

Tüm yazılarını göster