Çanlar Çin için çalıyor

Şant MANUKYAN Ekofobi

Yıllardır Çin ekonomisi üzerine yaptığım sunumların pek çoğunda ülkede operasyonları olan iş insanları Çin ekonomisinin kaçınılmaz bir şekilde yavaşlayacağını ve talep eksikliğinin akut halde olduğunu vurguladığımda kendilerinin bunun aksi gelişmeler gördüğünü söyler. Bu yaklaşımı Bağdat Caddesi veya Etiler’de kafeleri dolu gören insanların ekonomide bir sorun olmadığı tespitlerine benzetirim. Elbette her ekonomide, en kötü zamanda bile, canlı kalan sektörler veya harcama gücü hiç azalmayan bir kesim bulunur. Ancak bu genelde bir sorun olmadığını göstermez.

Çin kendisini büyük bir başarıya götüren önce ihracat ardından da yatırımla büyüme modelini zamanı geldiğinde değiştirmek için bir çaba harcamadığından dolayı bugün bu modellerin yarattığı sorunlarla boğuşuyor. Alt ve üst yapının büyük ölçüde eksik olduğu bir dönemde fabrikaların verimli çalışmasını, üretilen malların ülke genelinde dağıtılmasını, ihraç edilecek düzenlemelerin yapılmasını, köyden şehre doğru yaşanan göçte gerekli yapılaşmanın gerçekleştirilmesini sağlayacak yatırımlar ülkeyi hızla zenginleştirdi. Ancak alt ve üst yapı tamamlandığında yatırıma devam etmek ve bu yatırımlardan maliyeti karşılayacak verimi alamamak neticesinde özellikle yerel yönetim ve banka bilançolarında sorunlar oluşmaya başladı.

BCA Yatırım’dan altığım bu grafik ayını seviyede üretim için giderek daha fazla yatırım gerektiğini gösteriyor. Geride bıraktığımız haftada açıklanan veriler de soru yansıtacak seviyelerde. Üretici enflasyonundan sonra tüketici enflasyonu da deflasyona dönüşmüş durumda. Detaylara baktığımızda bunun kalıcı bir deflasyon olmasını şimdilik beklemiyorum. Zira önceki aya oranla hem fiyat seviyesi yükselmiş hem de çekirdek enflasyon yükseliş trendi içinde. Ancak Batı enflasyonla mücadele ederken Çin ve Japonya’nın aksi dinamiklere şahit olması manidar. Her iki ülkenin de, Çin’de henüz yeni başlamış olsa da, çok ciddi bir demografi sorunu var ve her iki ülke de aşırı yatırım kaynaklı kötü kredileri bilançolarında taşımakta ısrar ediyor. Japonya’da 1989 sonrası ABD’de krizlerde gördüğümüz tarzda büyük iflaslar görmedik. Ancak bankalar kötü ve geri dönmesi mümkün olmayan kredileri bilançolarında taşımaya devam ettiklerinden yeni kredi hacmi düştü ve verimli sektörlere yönelmedi. Enflasyon verisine ek olarak ticaret verisi de Çin ekonomisinin karşılaştığı sorunları gösterir nitelikteydi. Bazı emtia fiyatlarında görülen gerilemeyi bir kenara koyduğumuzda ithalatta , her ay görülen , gerileme iç talebin ne kadar zayıf olduğunu gösterir nitelikte. Ama daha önemlisi dış talep de zayıflıyor.

Çin ABD’nin koyduğu bazı engelleri aşmak için dolaylı ihracat yolları seçtiği için manşet rakamlarda gerçekten daha büyük bir düşüş görüyor olsak da G. Kore gibi Çin ekonomisine entegre olmuş çevre ülkelerin de ticaret performanslarında zayıflama göze çarpıyor. Dolayısı ile iç talebin zayıf seyretmeye devam ettiği bir dönemde dış talep de zayıflıyor. Öyle bir ortamda finansal piyasalar Çin hükümetinin bir paket açarak ekonomiyi hızlandıracağını düşünüyor. Bu elbette varlık fiyatlarını olumlu etkiler. Ama Çin’in sorunlarını çözmeyeceği gibi fiyat artışları da sınırlı kalır. Çin kendi doğasına uygun bir Japonyalaşma ile radikal bir değişiklik arasında sıkışmış durumda. Nasıl bir karar alacağı bizleri de yakından ilgilendiriyor.

Tüm yazılarını göster