Türkiye’nin uzunca bir süredir ekonomi gündemi enflasyondu; ancak Çarşamba günü Meclise sunulan kanun teklifiyle birlikte buzdağının görünmeyen yüzü, yani kamu maliyesi, kendini belli etmeye başladı.
Türkiye ekonomisini takip edenler kamu maliyesindeki kronik sorunları bilirler: Sağlık harcamaları ve emeklilik sistemi, artan kamu giderleri, daralan vergi tabanı, düşük vergi uyumu…
2023 seçimleri öncesi verilen vaatlerle beraber kamu maliyesindeki yük daha da belirgin hale geldi. Bu yüklerin başında Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile emeklilik sisteminde yapılan değişiklikler geliyor. Bu düzenlemelerle, hâlihazırda kayıtlı istihdam üzerindeki yüksek prim yükü ve kamu mali sübvansiyonları, yaşlanmaya başlayan bir nüfus ile uzun vadede yönetilmesi çok zor bir yapıya dönüştü.
Kamu maliyesindeki bir diğer yapısal sorun da vergi sistemi. Vergi istisnaları yüksek gelir grubunu kollarken (örn. KKM faiz gelirlerinin vergi dışı tutulması) ortalama her iki yılda bir açıklanan vergi afları ile vergiye uyum azalıyor ve vergi tabanı daralıyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye’de vergi gelirlerinin milli gelir içindeki payı yüzde 15,9 ile OECD ortalamasının yaklaşık 10 puan altındaydı.
Tüm bu sorunların üzerine Kahramanmaraş merkezli depremlerin devasa etkisi geldi. TEPAV politika notumda depremin maliyetini 150 milyar dolar olarak hesaplamıştım. Bu maliyetin önemli bir kısmı 2023 ve 2024 yıllarında doğacak.
Bu sorunların üstüne faiz, kur ve enflasyondaki artışın kamu maliyesine getireceği yük ile kamu personeline yapılan maaş artışları da eklenince bütçe SOS vermeye başladı. Hesaplarıma göre, 2023 yılında tedbirsiz bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 10’u aşıyor.
Bütçedeki yüksek açığa merhem olmak için bu hafta beklenen ilk adım geldi. Teklifte gider ötelemesi, vergi artışı ve borçlanma tavanını artırmak var.
En büyük gider ötelemesi KKM ödemelerinin TCMB’ye devredilmesi oluyor, milli gelire oranı yüzde 3 civarında. Bu politikayı iki şekilde yorumlayabiliriz:
- Yükün bir kısmının TCMB kar/zarar hesaplarından karşılanarak 2023 ve 2024 bütçelerine paylaştırılması.
- Ödemelerin TCMB tarafından bilanço genişletilerek yapılması: bunun tercih edilmesi enflasyonla olan mücadelede ekonomi yönetiminin elini oldukça zayıflatacaktır.
Vergide mali boyutu en büyük kalemler akaryakıt ürünlerinde ÖTV artışı ile kurumlar vergisi ve MTV artışı olarak görünüyor. Teklif bu haliyle yasalaşırsa, milli gelire oran olarak ek 1 puan gelir toplanmasını bekleyebiliriz.
Borçlanma limitinde yapılan artışı da bütçenin, alınan tedbirlere rağmen, bu yıl önemli oranda açık vereceği ve bunun borçlanma ile karşılanacağı olarak yorumlayabiliriz.
Özet itibarıyla; şu aşamada alınan tedbirler kamu maliyesindeki yapısal sorunlara geçici çözüm bulma olarak görünüyor. Başta sosyal güvenlik ve vergi sistemi olmak üzere yapısal çözümler üretemediğimiz sürece, kamu maliyesi Türkiye ekonomisinde buz dağının görünmeyen yüzü olarak risk yaratmaya devam edecek.