Büyümede iyi kötü bir ivme yakalanmıştı ki...

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Türkiye ekonomisi bir önceki çeyrekte, yani 2019’un dördüncü çeyreğinde 2018’e göre yüzde 6 büyüdü. Herkes biliyor ki oranın bu düzeye çıkmasının altında yatan en büyük etken baz etkisi. 2018’in aynı çeyreğindeki daralma, geçen yıl bizi böylesine hızlı bir büyümeye götürdü.

Malum, 2019’un tümünü de yeni ekonomi programında tahmin edilen yüzde 0.5’in üstüne çıkarak yüzde 0.9’da kapattık.

Geçen yılın ilk çeyreğinde de düşük bir GSYH büyüklüğü oluştuğu için baz etkisi avantajı bu yılın aynı çeyreğinde de beklenebilir ve yüzde 5-6 dolayında bir hız yakalanabilirdi. Dikkat ederseniz “yakalanabilirdi” diyoruz, yani geçmiş zaman kullanıyoruz. Çünkü artık bu oranı yakalamamız epeyce zora girmiş gibi görünüyor.

İlk darbe Çin'den

Korona virüsüne ilişkin ilk haberler geldiğinde sorunun böylesine büyüyeceğini herhalde kimse öngöremedi.

Çin virüsün görüldüğü belli bölgeleri karantinaya alınca sorunun geride kalacağı sanıldı. Sorun kısa sürede atlatılacaktı.

Oysa gelişmeler hiç de böyle olmadı, sorun büyüdükçe büyüdü.

Korona virüsünden kaynaklanan sorunun iki boyutu var.

Birinci, sağlık yönü. Virüs neredeyse tüm dünyaya yayıldı; ama neyse ki nasıl olduysa bize gelmedi.

İkincisi, dünya ekonomisindeki durgunluk. Ama bakın bu bize geldi.

Ekonomide yaşananları gizlemek pek mümkün olamıyor. Çin özellikle sanayi üretimini neredeyse yarı yarıya kısmak durumunda kalınca ve bu ülkeden ara mal temin edilemez olunca “harç bitti yapı paydos” durumu ortaya çıkıverdi. İthal girdiye, ara mala dayalı olarak çalışan sektörlerde, tesislerde zorunlu olarak üretime ara vermek durumunda kalındı.

Sanayi üretiminde bu yıla ilişkin veri henüz yok. Ocak ayının verilerini 13 Mart’ta öğreneceğiz. Hem zaten ocak ayında bir sıkıntı da pek söz konusu değil. Asıl sorunun kısmen şubatta ve ağırlıkla mart ve sonrasında yaşandığını göreceğiz.

İşte virüs kaynaklı kaygıların tetiklemesiyle tüm dünyada üretim ve ticarette ortaya çıkacak daralma haliyle bizi de etkileyecek ve üretimimizde azalma ya da çok az artış görülecek.

FED laf olsun diye mi önceki günkü kararı aldı ve faizi olağanüstü bir toplantıyla düşürme gereği duydu. Tüm dünya ciddi bir durgunluğa sürükleniyor.

Üretimde ortaya çıkacak daralma GSYH’yi ilk çeyrekte kısmen etkileyecek. Çünkü ilk çeyreğin yarısını normal geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Sorun kendini asıl ikinci çeyrekte gösterecek. Sonrası için bir tahminde bulunmak ise hiç kolay değil.

Operasyonların etkisi

Bir dönem silahlı kuvvetlerin sınır ötesinde bir harekata girişmesi haber olurdu. Ama artık Türk ordusunun bir bölümü hep sınırlarımızın dışında ve bu durum inanılmaz derecede kanıksandı.

Ayrıca şimdiye kadar Türkiye için doğrudan tehdit olan ve Türkiye içinde de faaliyette bulunan terör örgütlerine karşı harekata girişilirken artık adı zikredilmese de hedefte Suriye var.

Adı konmamış bir savaşın içindeyiz...

Böyle bir ortamda gerek üretici, gerek tüketici olarak ekonomiye güven duymak, gönül rahatlığıyla gelecek kaygısı yaşamadan üretmek, tüketmek mümkün mü? Hele hele zaten yıllardır neredeyse yok düzeyine inmiş olan yatırımlara yönelmek söz konusu olabilir mi?

Nasıl büyüyeceğiz şu durumda?

Mevcut üretim düzeyimizi korumaya çalışmaktan öte yapılacak pek bir şey yok.

Yüzde 5 kolay görünüyordu ama...

Bu yılın büyüme hızı hedefi yüzde 5. Geçen yılın özellikle ilk iki çeyreğindeki daralmanın yarattığı baz etkisinin olumlu etkisi sayesinde bu çeyreklerde kayda değer oranda büyüme sağlanacağı tahmini ağır basıyordu. Biz de bunu dile getirmiş ve bu yıl yüzde 5’lik büyümeye ulaşmakta pek zorluk yaşanmayacağına vurgu yapmıştık.

Ama şimdi durum değişti. Bir yandan korona virüsünün yol açtığı ve tüm dünyayı saran olumsuzluk, diğer yanda bizim içinde bulunduğumuz sıkıntı.

Mevcut koşullarda ve bu gidişatla yüzde 5'lik büyüme çok ama çok zor. Hangi düzeyde kalınır, işte bu da meçhul. Söylenebilecek en somut gerçek artık tahmin yapmanın çok zor olduğu.

Tüm yazılarını göster