Büyüme rakamlarının beklenenden düşük çıkması "yumuşak iniş" beklentilerini boşa çıkarıyor desem yanlış olmaz. Hanehalkı tüketiminde yavaşlama kaydedilse de büyüme devam etmiş. Bu arada ne zaman ekonomi yavaşlasa devreye giren net ihracat gözle görülür şekilde büyümüş, yatırımlar durma noktasına gelmiş, stoklarda gerileme gerçekleşmiş. Kamu harcamalarındaki çok az artış ise düşündürücü. Bütçe gerçekleşmeleri ile uyumlu gözükmüyor.
Sanayideki %2'ye yakın daralma dikkat çekici, inşaat ise eski gücüne geri dönmüş gibi %6,5 büyümüş, tarımda %4'e yakın hizmetlerde ise %3'e yakın büyüme gerçekleşmiş. Açıkçası ikinci çeyrek bu haliyle farklı zamanlardaki halimizi hatırlatıyor. Ülke inşaat olmasa büyümeyecek imiş, hane halkı harcaması yardımcı olmuş, hizmetler yolunda gidiyor, ihracat ise can simidi haline gelmiş yine.
1990'ların başında araştırma görevlisi iken ihracat ile büyüme arasındaki ilişkide tersine paralellik vardı. Ülke büyürken iç piyasa ile büyüyordu. Sonra 2000'li yıllarda bu yapısallık düzeldi. İhracat ile büyüme arasında korelasyon sağlandı. Ancak bugün uygulanan reçete ile her şeyin 1990'ların sonu ve 2000'li yılların başına dönmesi riskini yaşıyoruz desem yanlış olmaz. Bir başka gerçek de vergi rekortmenlerinin Türkiye'de bankalar, Almanya'da ise sanayi şirketleri olması. Her iki ülkenin ilk 10 "en fazla vergi veren" firması arasındaki fark zaten her şeyi açıkça ortaya koyuyor.
Enflasyonla mücadeleyi ülkenin ekonomik modelini yeniden tasarlamadan başlattığımız için, pek de başarılı geçmeyeceği belli olan bu sürecin neticesinde sanayi ve ihracat ile ilgili elimizde pek birşey kalmayabilir. Üçüncü ve dördüncü çeyrekteki büyüme performansı ile hala yıllık %3,5 civarında bir sonuç beklesem de, öngörülenden daha düşük bir büyüme performansı ihtimali her zaman var. Tabii büyüme rakamları 2 ay gecikmeli açıklandığı için "zaten yaşanmış bitmiş" diyeceğiz.
Tekrar hatırlatmak gerekirse Türkiye için %3'ten daha düşük bir büyüme oranı durgunluk olarak kabul ediliyor. Daralan ekonomi Türkiye'nin çok ciddi bir sıkıntı yaşamadan tecrübe ettiği bir durum değil.