Büyüme, PMI ve enflasyon

Uzun süredir devam eden ve pek çok kişi tarafından “bir şey çıkmaz” gözüyle baktığı Rusya-Ukrayna gerilimi, 24 Şubat sabahı, Rus askeri güçlerinin Ukrayna’ya girmesi ile tehditten gerçeğe dönüştü. Türkiye’nin dış ticaret, turizm, enerji ve tarım alanındaki çok önemli iki partnerinin savaşa girmesi, 2022 için ekonomik açıdan önemli bir risk.                

Haftaya büyüme verisi ile başlıyoruz. Bu sabah TÜİK, 2021 yılı son çeyrek ve yıl geneli büyüme hızını açıklayacak. İlk üç çeyrekte Türkiye ekonomisi sırayla yüzde 7,4, yüzde 22 ve yüzde7,4 büyümüştü. Ancak yılın son üç aylık döneminde kurlarda sıçrama ve buna bağlı olarak bozulan beklentilerin de etkisiyle sektörlerin çoğunda ilk dokuz ayın altında bir performans izlemeye başladık. Bu nedenle son çeyrekte öncekilerden oldukça düşük bir büyüme göreceğiz. Bununla birlikte yıl genelinde yüzde 9 civarında bir orana ulaşmış olacağız ki; bu da küresel büyümenin üzerinde bir oran olarak kayda geçecek.              

Salı sabahı İSO, Şubat ayı PMI verisini açıklayacak. Geçtiğimiz Mayıs ayından bu yana 50’nin üzerinde, büyüme yönünde değer alan PMI, Ocak ayında son sekiz ayın en düşük değerine inmekle birlikte, 50,5 puan ile yine de eşik sınırın hafif üzerinde kalmıştı. Ancak on sektörün sadece dördü 50 üzerinde değer almış ve beş ayrı alt endeks içinde büyük oranda istihdam alt endeksindeki güçlü duruş ana endeksi 50’nin üzerinde tutabilmişti. Şubat ayı verisi açıklandığında endeksin 50’nin altına inme olasılığı biraz daha artmış durumda. Önümüzdeki birkaç ay boyunca sanayide yavaş bir seyir izleyebiliriz.                

Ticaret Bakanlığı bu hafta Şubat ayı geçici dış ticaret verilerini açıklayacak. Ocak ayında ihracatta yüzde 17, ithalatta yüzde 55’lik artış görmüştük. İthalattaki bu hızlı yükselişin ana nedeni enerji kalemindeki sıçrama. 2021 boyunca her ay yükselen enerji ithalatı geçen Ocak’ta 9 milyar dolara ulaşmıştı. İhracat tarafında 2022’nin ilk aylarında 2021’deki canlılığın devam ettiğini ancak bahar aylarından itibaren daha ılımlı artışlar geldiğini görebiliriz.  Haftanın en kritik verisi Perşembe sabahı açıklanacak olan Şubat enflasyonu. Normal bir süreçte gidiyor olsaydık, manşeti büyüme belirleyebilirdi. Ama son 19-20 yılın zirvesinde dolaşan enflasyon ve hayat pahalılığı, enflasyon verisini her zamankinden önemli bir hale getirdi.          

Ay boyunca kurlarda stabil bir seyir izledik. Son günlerde kısa süreli bir atak yaptıktan sonra dolar/ TL yeniden 14’ün altına indi. Bu nedenle kur tarafından bir enflasyon etkisi çok sınırlı olacak.  Ay içinde gıda ürünlerinde yapılan KDV indirimi, enflasyonu aşağı çekici bir etkiye sahip. Ancak bu etki 1 puanın altında. O nedenle sadece buna bakarak iyimserliğe kapılmamak gerekir. Daha önce yapılan zamların kademeli etkileri ve ÜFE’den geçişkenlik bu hafta yine yüksek bir enflasyon görmemize neden olacak. Ocak’ta yüzde 48,7 olan tüketici enflasyonu bu hafta yüzde 50’nin bir miktar üzerine çıkacak. ÜFE tarafında ise Ocak’ta yüzde 93,5’e çıkan artışın az da olsa yavaşlaması mümkün. Yani geçen aya göre daha yüksek bir TÜFE, daha düşük bir ÜFE artışı şaşırtıcı olmaz.

Tüm yazılarını göster