Büyüme dostu vergi sistemi bir ülkenin ve o ülkeyi temsil eden hükümetin, ekonomik büyümeyi gerçekleştirmek ve sakinlerinin refahını iyileştirmek için gerekli mali önlemleri alması anlamına gelmektedir. (Batırel, 2015)
Büyüme dostu vergi sisteminde esas olarak iki ayrı unsur bulunduğu kabul edilmektedir. Bunlardan ilki devletin büyümesini, kalkınmasını ve gelişmesini etkileyen makro unsurlar, ikincisi ise işletmelerin büyümesine, üretimine ve gelişmesine etki eden mikro unsurlardır. Bu iki unsurun çalışmanın ana belirleyicileri olması ve birbirini desteklemeleri nedeniyle eş zamanlı olarak analize tabi tutulması gerekir.
Dolayısıyla amaç her iki unsurun birlikte mukayesesi ile optimal sonuçların alınmasına katkı sağlayacak olmaladır. Bu amaca yönelik olarak, gerekli politikaların üretilmesini sağlayacak modellerinin yapılması ve büyüme dostu bir vergilendirme ile vergi sisteminin kalitesinin ve etkinliğinin arttırılması gerekecektir. Bu bağlamda Türk Vergi Sistemi’nde gerekli uyumun sağlanmasına münhasaır olmak üzere; ekonomik modellerin oluşması, kamu maliyesi işlevlerinin oluşturulması, maliye politikalarının tekrarlanması, hukuki alt yapının oluşturulması gerekmektedir.
Büyümeyle, kalkınmayla, istikrar sağlama dönemi toplumun hemen hemen her alanında kendini göstermekte ve büyüme, makul, sürdürülebilir, dengeli, adil bir şekilde oluşuyorsa istikrar sağlayan bir mekanizma ortaya çıkmaktadır.
Ekonomi - politik; bir mantıkla bakıldığında piyasa ile devlet arasındaki ilişkilerin ortak paydada buluştuğu dönemlerde ekonomide iyi sonuçlarla, ancak sıkıntıya girdikleri dönemlerde ise ekonomik yaşamda kırılganlıklarla karşılaşılmakta olunduğu gözlenmektedir.
Devlet, kamu otoritesi işlemlerde ve faaliyetlerde vergilendirmeyi, diğer paydaşlar olan bireyler ve işletmeler ise evrensel kalitede adil ve eşit şekilde vergilendirme istemektedir. Dolayısıyla taraflar arasında yeni nesil bir konsensüs oluşturulursa paydaşların görev, yetki ve sorumlulukları belirlenirse hem devletin vergilendirme sistemindeki tercih önceliğiyle hem de bireylerin ve işletmelerin yine vergi ile ilgili talep ve beklentilerine yeni nesil bir konsensüs oluşturulabilir.
Bunları yapma sürecinde kamu kurum ve kuruluşlarıyla, iş dünyası meslek kurum ve kuruluşlarıyla, tüketici dernekleriyle, yüksek öğretim kurumlarıyla sivil toplum ve düşünce kuruluşlarıyla, anketler yoluyla, yüz yüze görüşerek ya da belli bir bilgi paylaşarak onların da sürece dahil edilmesi sağlanmalıdır.
Hedeflenen ana konu olan büyüme dostu vergi sistemine; vergileme sisteminin anatomisin güncellenmesi, büyüme ve kalkımanya katkı sağlayacak entellektüel bir bakış açısı getirerek istikrar dostu büyüme ortamı sağlanmasına yöneliktir.
Bu güne kadar yapılan teorik ve anpirik çalışmalar göstermiştir ki, bir ülkede vergiye gönüllü uyumun sağlanması, belirtilen koşulların yerine getirilmesiyle mümkün olabilir. Böylelikle vergi politikalarında ve dolayısıyla vergi yönetiminde yapılacak olan reformlar ve değişimler sayesinde yükümlülerde vergiye karşı olumlu bir yaklaşım sağlanabilecektir. Ancak vergiye gönüllü uyumun sağlanması sadece vergi politikaları ve uygulamacılarının çabalarıyla çözümlenecek bir olgu olmayıp, ekonomik, hukuki ve mali alt yapı oluşturularak sürecin desteklenmesi gerektiği de bilinmelidir.
Yukarıda zikredilen amaç ve hedefler doğrultusunda yapılan bu çalışma ile varılmak istenilen nihai sonuç, konunun kavramsal çerçevesi ve çalışmalardan beklentilere ilişkin detaylı süreç ve açıklamalar uyarınca,
- Ekonomi ve kamu maliyesi arasındaki ilişkinin süre bazında olumlu etkiler sağlamasına münhasır çalışmaların oluşturulması,
- Büyüme, kalkınma, üretim ve gelişme odaklı politikaların gelişmesini destekleyici vergi sisteminin oluşması,
- Öncelikle mükellef bazlı olarak haksız vergi rekabetini de engelleyici nitelikte politikaların üretilmesi,
- Sonuçta hem mükelleflerin hem de devletin büyümesine etki edecek büyüme dostu vergi sisteminin tüm unsurları ile kısa, orta ve uzun vadeli programların oluşturulması sağlanmalıdır.
Teorik olarak büyüme dostu vergi sistemi, ekonomi uygulamalarında OECD ülkelerinde daha çok öne çıkmaktadır. Pek çok üye ülkede tüketim vergileri, mükerrer emlak vergileri ve çevre vergileri gibi vergi türlerinde yapılan artışların belli ölçülerde ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemediği bir çok araştırma tarafından ortaya konulmaktadır.
Bu araştırmalar; vergi gelirlerinin bileşiminin uzun vadede kişi başına düşen gelir düzeyi üzerinde istatiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Diğer bir deyişle, ekonomik büyüme, azalan kişisel gelir vergileri, sosyal güvenlik katkı payları, artan tüketim ve tekrarlanan emlak vergileriyle desteklenmektedir. Ek olarak Keen (2013) tarafından Katma Değer Vergisi yapısı ve Kurumlar Vergisi matrahı dikkate alındığında bireysel vergilerin özel tasarımı da ekonomi (verimlilik) açısından önemli bir rol oynatmaktadır.
Türkiye’de ekonomide önemli ölçüde kayıt dışılık göze çarpmaktadır.
Resmi yetkililerce de ifade edilen konuya ilişkin rakamlar çeşitli zaman ve görüşlere göre yüzde 30 – yüzde 50 arasında değişmektedir.
Vergilendirme içerisindeki değişimin ekonomik büyümeyi nasıl etkiliyeceğini ortaya koyan Avrupa Komisyonu GUEST modelini sunmaktadır.