Çalkantılı bir haftayı daha geride bıraktık. TL tasarruflarını enflasyonun altında bir mevduat faizinde değerlendirmek istemeyen kişi ve kurumların dövize ve altına yönelmesi ile başlayan süreç, faizlerin daha da düşürülebileceği beklentisi ve kuruyan likidite ile şiddetlenerek döviz kurlarını hiç olmadığı kadar yüksek seviyelere sıçrattı.
Bu sabah TÜİK, kasım ayı ekonomik güven endeksini açıklayacak. Muhtemelen endekste, şimdiye dek görülmüş en düşük değere şahit olacağız. Geçen hafta tüketici güveni tarihi düşük seviyesine inmiş, ancak sektörel güven endeksleri daha ılımlı değerler almıştı. Salı sabahı ekonomimizin üçüncü çeyrek büyüme verileri açıklanacak. İyi bir büyüme hızı göreceğiz. Ancak bu verinin temmuz- ağustos-eylül dönemine, yani piyasadaki çalkantıların henüz net olarak başlamadığı ait olduğunu hatırlatayım. Büyüme tüm veriler arasında ekonomi yönetimimizin en çok önem verdiği ve öne çıkardığı gösterge. Türkiye gerek COVID-19 sürecinde, gerekse sonrasındaki toparlanma döneminde “büyüme” adına olabilecek en iyi sonuçları alan ülkelerden biri oldu. Fakat bu süreçte yapılan bazı tercihler, ekonominin kırılganlıklarının artmasına ve doğabilecek şoklara karşı duyarlılığının artmasına zemin hazırladı. Çarşamba sabahı İSO tarafından açıklanacak PMI verisi, işte bu etkiyi hissedeceğimiz göstergelerden biri. Ekim’de 51,2’ye gerileyen endeks, hala 50 eşiğinin üzerinde olsa da önceki aylara kıyasla sanayide daha yavaş büyüme işaret ediyor.
Bildiğiniz gibi, Türkiye PMI endeksini güçlü kılan alanlardan biri son aylarda güçlü artış gösteren ihracat oldu. Diğer yandan, yine İSO tarafından açıklanan ve hedef pazarlarımızın PMI değerlerinin ortalama ise hesaplanan ihracat iklim endeksinde de birkaç aydır hız kaybı yaşanıyor. Yani ihracat beklentileri geride bıraktığımız parlak performansın gerisine düşmeye başladı. Bu nedenle bu hafta ve gelecek aylarda açıklanacak PMI endeksleri, sanayi de ve ekonominin genelindeki seyri izlememiz açısından önemli olacak.
Çarşambayı, ülke gündemi açısından önemli kılan başka bir gösterge kasım ayına ait geçici dış ticaret verileri olacak. Hem ihracat hem ithalatta güçlü artışlar gelecek. Muhtemelen ihracattaki artış, ithalat artışından çok daha yüksek açıklanacak. Olur da bunun nedenini kurdaki sıçramaya bağlayanlar çıkabilir diye şimdiden not edelim: kurdaki hareketin ihracattaki artışa etkisi yok denecek kadar azdır ve bu etki kısa vadelidir. İhracatımızdaki artışın temelinde hedef pazarlarımızdaki talep artışı ve mal fiyatlarındaki küresel artış var.
Nihayet haftayı cuma sabahı açıklanacak enflasyon verisi ile tamamlayacağız. Kasım ayında fiyatlardaki sıçrama veriye ne ölçüde yansıyacak henüz bilmiyoruz. Ancak, önümüzdeki haftalarda tüm sektörlerde kur artışı kaynaklı fiyat revizyonları görmeye devam edeceğiz. Son açıklanan ekim verisinde TÜFE yüzde 19,89’a, ÜFE yüzde 46,31’e yükselmiş, ancak otomobil satışları düşük gerçekleştiği için fiyatlarında artış olmadığı varsayılması eleştirilere neden olmuştu.