İlk kısıtlama tedbirleri 16 Mart (ilköğretim) ve 23 Mart (üniversiteler) itibariyle başladı dersek ilk üç ayın yüzde 90’ında COVID-19 etkisi söz konusu değildi. Dolayısıyla pozitif büyüme doğal. Olsa olsa hizmetlerde bir ölçüde ilk haberlerin etkisi var denebilir. Ancak salgın etkisi pek olmadığı halde manşet büyüme tahminlerin altında; yüzde 4,5. 2019 ilk çeyrekte eksi büyüme olduğu için (eksi yüzde 2,3) yıldan yıla düzeltilmemiş veride olumlu baz etkisi var. Bu nedenle (de) ilk çeyrekte yüzde 5,5-6 büyüme beklenebilirdi. Zaten ortalama piyasa beklentisi yüzde 5,2 idi. Bir önceki çeyreğe göre düzeltilmiş veriyle büyüme 0,6; ancak 2019 son çeyreğin 2019 üçüncü çeyreğe göre artış hızı 1,9 olduğu için bu ölçüyle 0,6’ya yavaşlama söz konusu. Yani ilk çeyrek verileri hem yıldan yıla manşet hem çeyrekten çeyreğe düzeltilmiş olarak beklenenden düşük geldi.
Bir önceki çeyreğe göre yavaşlamakla beraber özel tüketim ve kamu tüketimi büyümenin motoru olmuş. Özel tüketimden yaklaşık 3, kamu tüketiminden 1 puan katkı gelmiş. Burada kamu bankalarının kredileri ve artan bütçe açığı rol oynuyor. Stok artışı 5 puan katkıda bulunuyor. Yatırımlar eksi ve ikinci çeyrekte ilk çeyrekte stok artışından gelen 5 puanlık katkıyı en iyi ihtimalle sıfır varsayıyorum. İyi tarafı makine-teçhizat yatırımlarında –olumlu baz etkisini de hesaba katmak lazım- artış sürüyor. Yatırımlardaki düşüş inşaattan kaynaklanıyor. Büyümeye katkılarda yatırımlar ve net ihracat negatif. Net ihracat 4 puan eksi katkıda bulunmuş ve bu daha ilk çeyrek. Nitekim nisan dış ticaret açığı 2019 Nisan ayındaki 2,7 milyar dolardan 4,6 milyar dolara yükseldi.
İkinci çeyrekte ne olabilir?
Yatırımlar ve özellikle net ihracat yine ve çok daha belirgin biçimde eksi katkıda bulunacak. Özel tüketim haliyle azalmış olacak. Bir önceki çeyreğe göre katkıları düzenlersek stok artışı negatife dönerse minimum 5-5,5 puan azalmaya yol açacak. O kadar olmayabilir ama eğilim o yönde olur. Dış ticaret açığı da artıyor. Sadece bu iki kalemden çeyrekten çeyreğe 7 puandan fazla eksilme gelebilir. Dolayısıyla çeyrekten çeyreğe düzeltilmiş büyüme yüzde 10-12 arası daralabilir.
Manşet büyüme için yüzde 7-10 gibi geniş bir aralık verelim çünkü mayıs güven endekslerinin tamamı yükseldi. Nisan belli ki yılın en kötü ayı durumunda. İşletmelerin açılmasıyla birlikte bir ölçüde toparlanma görülecek ve haziran ayı nisan ayını bir ölçüde telafi edebilecek. Bu ‘bir ölçünün’ kaç ölçek olacağını kestirmek zor. İkinci çeyrek GSYH’si yüzde 7-10 arası daralabilir demekle yetiniyorum.
“ABD’ye ve AB’ye bakarsak yine de iyi” denecek ama devamı var. Yıllık daralmayı yüzde 1-2 arası tahmin eden tüm analistler son çeyrekte pozitif büyüme bekliyorlar demektir. Ancak 2019 son çeyrekte yüzde 6 büyüme olduğu için yine baz etkisi olacak. Dolayısıyla çeyrekten çeyreğe mevsim ve takvim etkilerinden arındırılarak yıllıklandırılmış biçimde bakmak daha anlamlı.
Döviz meselesi bir biçimde aşılırsa –nasıl?- ve yeni bir salgın dalgası gelmezse yıl sonuna doğru bir toparlanma söz konusu olabilir. Ancak sadece manşet büyümeye bakmak anlamlı değil, hatta düzeltilmiş büyümeye odaklanmak dahi anlamlı değil. İhracat, yatırım, istihdam ve modelde hala önemli rolü olan inşaat eğilimleri ve elbette her şey krediye dayalı olduğu için ‘normalleşmenin’ son aşamasına gelindiğinde borç ödeme kapasitesi/fon yaratma kritik olacak. Ayrıca kaçınılmaz olarak artmış olan işsizliğin nereye kadar gerileyeceği hem sosyal hem siyasal hem de ekonomik (talep) açıdan çok önemli olabilir.