Büyük döviz operasyonunun yıldönümü kutlu olsun!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Üç tarihi hiç unutmayalım...

✔ 16 Aralık 2021, 19 Aralık 2021 ve 20 Aralık 2021...

✔ 16 Aralık faiz indirim, 19 Aralık Erdoğan'ın faiz indiriminin devam edeceğine ilişkin açıklaması, 20 Aralık vatandaşın dövize hücumu ve doların 18.30'a tırmanması, yine 20 Aralık akşamı KKM'nin açıklanması ve yüksek kurdan döviz alanların büyük kayba uğraması...

İlk adım 23 Eylül 2021'de atıldı. Mart ayında yüzde 19'a çıkarıldıktan sonra beş ay boyunca sabit tutulan Merkez Bankası'nın politika faizi 23 Eylül'de indirilmeye başlandı. Faiz indirme operasyonunun ilk bölümü 16 Aralık’ta tamamlandı.

16 Aralık Perşembe de sanki operasyonunun ikinci bölümünün ilk günüydü. Merkez Bankası nisan-ağustos döneminde hep politika faizinin enflasyonun altında tutulmayacağını açıklamış ve buna göre tutum alınacağının altını çizmişti ama artık sanki bu politika değişiyordu. 16 Aralık’ta faiz yüzde 14’e indirilmiş ve çoktan enflasyonun altına çekilmişti.

16 Aralık’ta kısa süreli yeni bir dönem başlatılıyordu. Merkez Bankası’nın faizi yüzde 15’ten yüzde 14’e çekilince vatandaş dövize hücum etmeye başlamıştı. Kur tırmanıyordu.

Geliyoruz üç gün sonrasına, 19 Aralık Pazar gününe... Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin Akademi Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada faizlerin düşürülmesine dönük eleştirileri hatırlatarak “Benden farklı bir şey beklemeyin” demek suretiyle faiz indiriminin devam edeceği konusunda çok net bir mesaj veriyordu.

Artık ok yaydan fırlamıştı... Merkez Bankası’nın 16 Aralık’taki faiz indirimi, Erdoğan’ın üç gün sonra indirimin daha da devam edeceğine dönük mesajı...

20 Aralık Pazartesi... Vatandaş elinde avucunda ne varsa dolara yatırmaya başladı. Dolar bir günde iki liraya yakın artış gösterdi. 18 lira sınırı aşılmış ve artık 18.30 görülmüştü.

20 Aralık Pazartesi akşamı... Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısından sonra yaptığı konuşmada kur korumalı mevduat uygulamasını açıkladı.

Ve nasıl olduysa o gece vatandaş elindeki dövizi satmaya başladı! Daha kur korumalı mevduatın ne olduğu bile tam anlaşılamamışken tabii ki vatandaş döviz satmıyordu. Kaldı ki vatandaşın satmasıyla kur öyle bir gecede neredeyse üçte bir oranında geriler miydi?

Dolar 11 liraya iniyor

Türkiye 21 Aralık sabahına çok farklı bir manzarada uyandı...

Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Uzun süredir yükseliş eğiliminde olan dolar hızla gerilemiş ve 21 Aralık’ta 13 liralara inmişti. Gerileme sonraki günlerde devam etti ve bir ara 11 liralar görüldü.

Vatandaşın döviz sattığı yoktu. Hele hele KKM’nin açıklandığı saatlerin hemen sonrasında dövizi üçte bir aşağı çeken inişte vatandaşın etkisi neredeyse hiç yoktu.

Merkez Bankası ve kamu bankaları piyasaya girmiş ve tüm güçleriyle döviz satmaya başlamışlardı.

Dövizin belini kıran bu satıştı.

Üç beş gün önce, hatta kararın açıklandığı 20 Aralık Pazartesi günü dövize hücum etmeye adeta yönlendirilen vatandaşın da beli kırılmıştı!

Sürekli olarak faizin düşürüleceği söylenerek döviz almaya itilen ve özellikle 13-20 Aralık haftasında çok yüksek fiyattan döviz alan vatandaş 21 Aralık sabahı adeta şoka girmişti. Ve o şoktan da kolay kolay çıkılamadı.

Bir yıl önce 18’e yakın kurdan, hatta 18’in üstünden dolar alan vatandaş yeniden bu düzeyi görmek için sekiz-dokuz ay beklemek durumunda kaldı. Reel olarak çok büyük bir kayıp söz konusuydu.

“Çarpılan küçük yatırımcı oldu”

Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin doların 18’in üstüne çıkıp ardından 11’lere kadar gerilemesinden sonra yaptığı açıklama da çok tartışıldı.

Nebati bu hızlı dalgalanmadan zarar görenlerle ilgili olarak “Çarpılan küçük yatırımcı oldu” dedi.

Öyleyse çarpan kim?

Peki, bir çarpılan varsa, çarpan kimdi?

Dövizin hızla yükseleceğine ilişkin dolaylı yoldan mesajlar verenler miydi?

Daha da önemlisi niye böyle yapılmıştı ki? Niye sonunda vatandaşın zararlı çıkacağı bir adım atılmıştı ki?

20 Aralık akşamı açıklanacak kur korumalı mevduat o gün akşamüstü akıllara gelmiş olamayacağına göre anlaşılan üstünde uzun süre tartışılan bir düzenlemeydi. Bu düzenlemenin Merkez Bankası ve kamu bankalarının döviz satışıyla desteklenmesi ve böylece dövizin gerilemesinin sağlanması da amaçlanmıştı. Bu konuda kamuoyuna küçük ipuçları verilerek, hatta sızdırılarak vatandaşın dövize hücum etmesi önlenip daha sonra zarara girmesinin önüne geçilemez miydi?

Sahi bütün bunlar niye yapılmadı da vatandaş büyük bir zarara uğradı?

Yoksa dövizin iyice tepeye çıkması özellikle mi istendi?

Ya da 20 Aralık’ta döviz zirveye çıktığında yüklü satışlar yapanlar var mıydı?

Tüm yazılarını göster