Ekonomi açısından büyük risk, tüketicilerin ölüm oranlarındaki artışları görerek davranış kalıplarını değiştirmesidir.
Vaka sayıları hızla artıyor. Önümüzdeki aylar zor geçecek. Hastanelerde yatanların sayısı arttıkça, vefat sayıları da yükselecek. Dünya Sağlık Örgütü, önümüzdeki haftalarda Avrupa’daki günlük ölüm sayısının, nisan ayında görülen zirvenin 5 katı olacağını belirtiyor. Avrupa’da tekrar başlayan kısıtlamaların, sosyal ve ekonomik sonuçları olacak. Dünyanın diğer bölgelerinde yasaklar öyle veya böyle gelecek. Beyaz Saray Genel Sekreteri Meadows’un, ‘‘Virüs kontrol altına alınamaz’’ ifadesi, Trump yönetiminin ekonomiye öncelik verdiğinin göstergesidir. Bu açıklama seçim ajandasının bir parçası olabilir. Ben Trump’ın hiç hoşlanmadığı, ABD’de Ulusal Sağlık Enstitüsü Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi’nin başı olan Fauci’nin açıklamalarını takip ediyorum. Fauci, ‘‘Aşının etkili olup olmayacağı aralık ayının ilk günlerinde netleşir. Etkin bir aşının toplumun geneline uygulanması 2021’in sonuna doğru olur’’ diyor. Kısacası net bir durum yok. Yolumuz uzun. Halk sağlığı mı, ekonomi mi, tartışması alevlenecek. Birisinde veya ikisinde birden aşağı yönlü riskler yüksek gözüküyor. Ekonomi açısından büyük risk, tüketicilerin ölüm oranlarındaki artışları görerek davranış kalıplarını değiştirmesidir.
Ekonomik risklere karşı destekler ve teşvikler sürecek. Dünyada bir enflasyon problemi olmadığı için, merkez bankaları tahvil alım programları ve likidite operasyonlarıyla olağanüstü duruma karşılık veriyorlar. Başta Amerikan 10 yıllık tahvil faizi olmak üzere ülke tahvillerinin faizlerinin hareketlenmesi, yatırımcıları zaman zaman heyecanlandırıyor. Ancak finansman maliyetlerinin artmasına izin verilmez. Fed, tahvil alım programlarını artırır veya getiri eğrisi kontrolüyle uzun vadeli faizleri yönlendirir. Avrupa Merkez Bankası’nın aralık toplantısında mevcut program 500 milyar euro artırılabilir. İngiltere Merkez Bankası, 5 Kasım’daki toplantısında tahvil alım programını 100 milyar sterlin yükseltebilir. Avustralya Merkez Bankası, uzun vadeli tahvil alımı yapabilir. Dünyada sosyal, ekonomik, jeopolitik değişim zaten başlamıştı. Virüsle birlikte turbo motorlar devreye girdi. Merkez bankacılığını da bu kapsamda düşünmek gerekiyor. Merkez bankaları, enflasyon beklentilerine ve risk primine göre fiyatı oluşan 10 yıllık tahvilleri ve riskli bir finansal varlık olan hisse senetlerini almayı düşünüyorlar. Bazı merkez bankaları dijital paraya geçişin sinyalini veriyorlar. Geleneksel merkez bankacılığı sallanıyor. Kısa vadeli gündemlerimizden kurtulabilirsek, hazırlık yapmamız gereken çok konu var.