1981 YILI Kasım ayı… O günlerde muhabir olarak çalıştığım Ulusal Basın Ajansı (UBA) adına bir basın toplantısına gittim. Organizasyonda önemli rolü olan İİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’ndan Halkla İlişkiler hocamız, A & B Ajansı’nın patronu Alaeddin Asna beni kenara çekti:
- Seni büyük bir gazetenin İstihbarat Şefi bekliyor.
1 Mart 1981’de Hürriyet Gazetesi çatısı altında ekonomi gazetesine dönüşen Dünya’da 5 Mart 1981’de muhabir olarak çalışmaya başlamış, Eylül 1981’de ayrılıp, daha önce çalıştığım UBA’ya dönmüştüm.
Alaeddin Hocama sordum:
- Hangi gazete Hocam?
Gazetenin adını söylemeden önce söz vermemi istedi:
- İtiraz istemem, o gazeteye gidip İstihbarat Şefi ile görüşeceksin. O da benim öğrencim.
Sonra gazetenin adını söyledi:
- Tercüman Gazetesi İstihbarat Şefi Bekir Aydın seni bekliyor. Benden iyi bir muhabir yönlendirmemi istedi. Ben de senin adını verdim.
Okul yıllarım sol fraksiyonların içinde geçmiş, mezuniyetten 1 yıl sonra Türkiye’de sağın kalesi olan Tercüman Gazetesi’nde muhabirlik gibi bir seçenek karşıma çıkmıştı. Okulda solun farklı fraksiyonlarını temsil eden arkadaşlara durumu anlattım, görüşlerini sordum. Hepsi şu yanıtı verdi:
- Arkadaş, sen gidip muhabirlik yapacaksın. Dolayısıyla git çalış, sıkıntı yok…
Birkaç gün sonra Taksim’den belediye otobüsüne bindim, Cevizlibağ durağında inip o dönemin en görkemli gazete merkezi olan Tercüman’ın “T” görünümlü binasından içeri girdim. Bekir Aydın’la kısa bir görüşme yaptık. Alaeddin Hocamızın tavsiyesi zaten kapıyı açmıştı. Böylece Aralık 1981’de Tercüman Gazetesi İstihbarat Servisinde muhabir olarak çalışmaya başladım.
Tercüman’ın Genel Yayın Yönetmeni Güneri Civaoğlu, Çavuşoğlu-Kozanoğlu Grubu’nun patronajında Güneş Gazetesi’ni kurmak üzere kolları sıvamış, ekibin bir bölümünü beraberinde transfer etmişti. Bana Tercüman Gazetesi kapısı o vesileyle açılmıştı.
Tercüman Gazetesi’nde 2.5 yıl çalıştım. Şimdi EKONOMİ Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı ve Yazarı olan Şeref Oğuz’la da o günlerde tanıştım. Şeref, o dönemde İktisat Fakültesi’nde doktora yaptığı için, gece çalışmayı seçmişti. Şeref, o günlerde gece polis telsizini dinler, polisiye haberler peşinde koşuştururdu.
İstihbarat Servisinde Şef Yardımcıları Tokay Gözütok, İhsan Mungan, usta muhabirler Yalçın Eğilmez, Özden Akbal, Kemal Önder, Ahmet Tanyolaç, Servet Kabaklı, Tancan Baltalı, Haluk Soysal, Aptullah Nebioğlu, Kamuran Abacıoğlu, benim gibi meslek hayatının ilk yıllarında olan Ahmet Yabuloğlu, Mustafa Başdağ, İsmail Güneş sonraları Ruhnaz Kıraç, Cevdet Akyol, Sadettin Erkişi’nin aralarında yer aldığı bir kadro ile birlikte çalıştım. Bu kadroda kısa süre Savaş Ay da yer aldı.
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Öcal, Ankara Temsilcisi Yavuz Donat, Haber Müdürü Şakir Süter, Ekonomi Müdürü Ertuğrul Soysal, Spor Müdürü Atilla Gökçe, Dış Haberler Müdürü Zafer Atay, Dış Yayın Müdürü Şevki Özpeynirci, Yazıişleri Müdürü Ünal Sakman, Ege Bölgesi Temsilcisi Öcal Uluç’tu. Haber Müdürlüğü görevini bir dönem Tayyar Şafak, yardımcılığını da Mehmet Bican yürüttü. Ankara’da İstihbarat Şefi olan Erkan Yiğit daha sonra İstanbul’da da görev yaparken, Kenan Akın da deneyimli muhabir olarak serbest çalışır, her yıl Hacca gidip Mekke’den, Medine’den yazardı.
Gazetenin gece sorumluluğunu Yüksel Baştunç yürütür, Ahmet Taşgetiren de gece editörü olarak görev yapardı.
Kemal Ilıcak’ın sahibi olduğu Tercüman’ın yazar kadrosunda da o dönemin sağ kanattaki önde gelen isimleri vardı:
Nazlı Ilıcak, Rauf Tamer, Ahmet Kabaklı, Ergun Göze, Prof. Emre Gönensay, Ertuğrul Soysal…
12 Eylül 1980 darbesi döneminin Devlet, sonraları da Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren’i, 1983 seçimlerinin kazananı ANAP Lideri Turgut Özal’ı, Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp’ı İstanbul’da izlemek görevlerim arasındaydı.
Sıkıyönetim kararıyla bir yazıdan dolayı gazetenin kapatılmasına Tercüman’da tanıklık ettim, sancısını yaşadım.
Tercüman Gazetesi’nin “T” harfi görünümlü binasının yıkılması anını gösteren fotoğraflara bakınca orada geçen 2.5 yılı düşündüm. O günler film şeridi gibi gözümün önünden geçti.
O bina, dönemin sembol yapılarından biriydi… Yıkılmasına üzüldüm…
OPTIMIST Group Ajans Başkanı, Gentleman Dergisi Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Feyzan Ersinan davet etti, Hakan Güldağ’la birlikte “Gentleman Gecesi”ne katıldık.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, sektördeki sıkıntıyı anlatırken kendi işlerinden örnek verdi:
- Erzincan’da yatırım planım vardı. Askıya aldım. Trakya’daki fabrikamda işlerimi sürdürmeye çalışıyorum. Artan maliyetler ihracatta fiyat tutturmamızı oldukça zorlaştırdı.
Fayat, sektörde Mısır gibi üretim maliyetinin daha düşük ülkelere dönük arayışın yeniden gündeme geldiğini belirtirken, yıllardır Mısır’da fabrikaları çalışan Eroğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Eroğlu yanımıza uğradı. Eroğlu’na sorduk:
- Mısır’da ortalama işçi ücreti ne düzeyde?
Eroğlu, cep telefonundan hesap makinesi uygulamasını açtı, 1400 kişinin çalıştığı kumaş fabrikasındaki ortalamayı hesapladı:
- Servis ve yemek gibi maliyetler dahil ortalama işçilik 270-280 dolar düzeyinde.
Türkiye’deki işçilik maliyetini merak ettik, Fayat ve Eroğlu aynı yanıtta buluştu:
- Ülkemizde asgari ücretlinin işverene maliyeti 700 dolar dolayında.
Birkaç gün sonra Saat & Saat Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Kaya’nın oğlu Emir Kaya’nın Serra Türkün ile evlilik töreninde LC Waikiki’nin ortaklarından, grubun üretim tarafına bakan İsmail Kısacık ile karşılaştık.
Kısacık’a Malatya’daki fabrikaların durumunu sordum, 6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremlerinin şokunun etkisine işaret etti:
- Çok ciddi personel sıkıntısı yaşıyoruz. Personel bulmakta zorlanıyoruz. Depremin yarattığı travmanın yansıması olsa gerek, verim ciddi anlamda düştü.
Yıllardır Mısır’da da üretim yaptıklarını anımsattı:
- Normalde Malatya’daki verimlilik, Mısır’dakinin iki katı idi. Şimdi iş tersine döndü. Mısır’daki verimlilik Malatya’yı ikiye katlıyor.
Mısır ve Türkiye ücret karşılaştırmasını Kısacık’tan rica ettim, paylaştı:
- Bizim Mısır’daki fabrikada giydirilmiş aylık ücret 250 dolar dolayında. Malatya’da ise 650 dolar.
Asgari ücret yükselse de paranın alım gücü yerlerde süründüğü için çalışanı doğal olarak memnun etmiyor.
2021 ve 2022’yi iyi geçiren özel sektör, asgari ücretin yıl içinde iki kez artırılmasına sıcak yaklaşıp daha yüksek artışı savunuyordu.
2023’te hem ihracatta, hem iç piyasada daralma yaşanınca, asgari ücret pazarlığını ciddi tedirginlikle izliyor…