Salı günü Ekim ayına ait Hazine nakit dengesi açıklandı. Bütçe dengesine ilişkin veriler ise Eylül ayı için var. İkinciye göre Eylül’de gerçekleşen bütçe açığı, nakit dengesi tablosunun gösterdiği bütçe açığından yüzde 16 daha yüksekti. Her zaman böyle olması gerekmiyor elbette. Daha güncel olan ve açığın daha düşük düzeyde gittiği nakit dengesi tablosuna göre, bütçe Ekim ayında 524 milyar lira açık vermiş. Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan 2023 GSYH gerçekleşme tahminine göre, ilk on ayın nakit bütçe açığının tüm yılın GSYH’sine oranı yüzde 2.1.
Nakit denge değil de bütçe dengesi dikkate alınsa ve önümüzdeki yılın kalanında gerçekleşecek açık da eklense, hem OVP’de yer alan hem IMF’in Ekim başında yaptığı hem de TEPAV’ın Eylül ayında Ekonomik Görünüm Raporu’nda yayınlanan tahminlerin belirgin biçimde altında gerçekleşecek gibi görünüyor bütçe açığı. Bunun önemli bir nedeni, tahminlerde 2023 için düşünülen deprem harcamalarının 2024’e kayması olabilir.
Seçim sonrasında uygulanmaya başlanan ve bir anlamda rasyonele dönüş programı olduğu ima edilen programın kısa vadede çözmesi gereken iki yakıcı sorun var. Birincisi, malum, dış finansman sorunu. Hem cari işlemlerden hem de vadesi gelen dış borçlanmalardan kaynaklanan finansman ihtiyacını normal yollardan karşılayamıyorduk seçim öncesinde. Bu sorun seçim sonrasında da sürdü. Çözülme yoluna girmesi, büyük ölçüde programın ne derece sürdürüleceğine ilişkin kuşkuların azalmasına bağlı.
İkinci sorun ise önlem alınmazsa çok yüksek düzeylere çıkacak bütçe açığıydı. Burada iki önemli adım atıldı. Birincisi, vergi gelirlerini artıracak düzenlemeler yapıldı. İkincisi, KKM’den bütçeye gelen yük TCMB’ye aktarıldı. Yukarıda değindiğim bütçe açığı tahminleri, bu düzenlemelerin etkilerini dikkate alan tahminlerdi. Deprem harcamalarının alacağı büyüklüğe bağlı olarak 2024 bütçe açığının GSYH’ye oranı belirlenecek. Bu oran, büyük ihtimalle yüksek olacak. Zira tahminler, 2023 için yapılan ve yüksek düzeyde kalacağı anlaşılan orandan ya daha yüksek ya da çok az altında bir düzeye işaret ediyorlar. Bu tahminlerde, yukarıda değindiğim 2023’ten 2024’e daha fazla deprem harcaması sarkması ihtimalinin dikkate alınmadığını da not etmek gerekir.
Bütçe açığının nasıl şekilleneceği, finansman sorunun çözüm yoluna girip girmeyeceğini de yakından ilgilendiriyor. Özellikle yerel seçimler öncesinde -eski alışkanlıkla- yine acısı sonradan çıkan ‘cömert’ uygulamalara gidilecekse, bütçe açığının tahminlerin ötesine yükselmesi söz konusu olabilir. Umarın bu olasılık gerçekleşmez ama gerçekleşirse, 2024, Türkiye için zorlu bir yıla dönüşür.