Şu ana kadar otomobil markaları, öndeki aracı takip eden radarlı dinamik hız sabitleme sistemi, öne çıkan engeli görüp durabilme, şerit ortalama ve takip, direksiyona dokunmadan sollama yapabilme ve araçtan indikten sonra otomatik park etme gibi oto-pilot Level 3'ün altındaki günümüz otomobillerinde kullanmaya başladığımız sistemleri başarıyla uyguladılar. V2X yani otomobilin bulutla iletişim içinde ilerlemesine ise 5G ile başlanmak üzere. Fakat, asıl gerçek otonom sürüşe, bulutun tüm otomobilleri ve tüm trafiği uzaktan kumandalı gibi yönetmeye başlamasına ise daha uzun yıllar var. Auto-Pilot Level 3 ve üstüne doğru nesnelerin interneti IoT ile ilgili çalışmalar ise, otomobil markalarının Ar-Ge kapasitelerini aşan konular.
Nvidia CEO'su Jen-Hsun Huang'ın açıklamalarında geliştirdikleri tüm elektronik ve yazılım sistemlerinin "otonom otomobiller" için değil "otonom trafik" için olduğunu görüyoruz. Teknoloji kâhini Jensen, geleceğin hatasız ve kazasız ulaşımının, ancak düşük data tüketimiyle bulut ve otomobil ilişkisiyle gerçekleşebileceğinden bahsediyor. Connected Car veya telekom şirketlerinin tanımıyla yazılım tanımlı araç, aslında gelecekte yolda yüksek hızla giden karmaşık bir veri merkezi olarak düşünülüyor. Bu konuda yapılan Ar-Ge, yazılım tanımlı kokpit SDC domain'deki araç bilgi sistemi IVI, küme ve arka koltuk eğlence sistemi gibi otomobilin içindeki tüm elektronik sistemlerini tek bir uygulama işlemcisinde toplamakla başlıyor.
Otonom sürüş için gerekli olan Data Tsunami'si AD Domain'in ise, 4 bin GB'lık veriye ihtiyacı olması, yani tek bir otonom aracın binlerce kişinin kullanacağına denk veri oluşturacak olması gibi büyük kapasite problemleri de görünüyor.
Comms Domain yani İletişim Alanı: 5G, Bluetouth/Wİ-Fİ, ses, CAN (100k) ve 1 Gbit/s ethernet bağlantılı iletişim aygıtları ile güvenli ağ geçidi konularında da hazırlıkların tamamlanmış olması gerekiyor. Diğer yanda, araçtan her şeye İletişim V2X ve çift aktif dual Sim DSDA başlıklarındaki gerekli çalışmalar da güvenli bağlantı olarak hallolmuş olmalı.
Otomobil omurgası içindeki zamana duyarlı veri ağı oluşturma problemleri de çözülmeli. 100 kbit/s'ye kadar destek veren eski nesil otomobillerin geleneksel CAN veri yolu, IEEE 802.1 kapasiteleri incelendiğinde zamana duyarlı ağ TSN ve ethernet ses/video köprüleme E-AVB için yeterli de değil. Sanal zekalı otomobillerdeki ASAS/ kamera vs ve harici V2X'İ desteklemek için veri hızı, 1 ila 10Gbps'i gerektiriyor.
Domain arka planı veri merkezi gruplarının, depolama ve bulut bilgi işlem için tüm TeraBayt verilerin gönderileceği tüm ağ ekipmanının tüm dünyaya yayılmasını ve böylece bulut bilişim ağının eksiksiz hale getirilmesi için telekomcuların da trilyon dolarlık tüm yatırımlarını tamamlaması şart.
Ayrıca; güç aktarma organı denetleyicisi yani omurga anahtarı ile buluttan gelen komutlarla otomobili hareket ettirecek "oto-pilot"un donanım ve yazılım olarak kusursuz hale getirilmesi de, tekerlekli "datacenter"larımızın kendi başlarına yürümeleri için mecburiyet.
Otonom sürüş için sektörlerin kullanacağı teknik ve yasal kanal olan işlevsel güvenlik FUSA, yani otomotiv endüstrisindeki IEC 61508 ve ISO 26262'nin kesinleştirilmesi gerekiyor.
Tüm bunlarla; otomobilin üstündeki sistemlerle değil, bilgi bulutunun otomobili yönlendireceği Car-to-Cloud teknolojisiyle ancak, sürücüsüz trafiğin mümkün olabileceğine hemfikir olunuyor.
Yani; geleceğin kendi başına giden araçlarının, aslında uzaktan kumandalı otomobiller olacağını, fakat kumandada "bulut"un olacağını söyleyelim.