Bu başlık altında binlerce öykü sıralayabilirim ama ben sadece bir tanesini aktarmakla yetineceğim. Bundan tam 10 yıl önce yeni Türk Ticaret Kanunu konuşuluyordu. Yasayı yazan Ünal Tekinalp idi ve işletmelerimizin çağ atlamasını sağlayacaktı.
İçindeki yığınca güncellemenin yanı sıra hayati 3 madde vardı; 1-Hesap verebilirlik, 2-Şeffaflık ve 3-Ortaklık hesabından para çekememek… Yasa, kamuoyundan genişçe tartışıldı ve ne yazık ki iş dünyasının “istemezükçüleri” sadece bu 3 maddeye itiraz ettiler.
Zira bu yasanın özünden gelen güç, ortağını dolandırmanı engelliyor, hesap verebilir olmanı şart koşuyor, şeffaflığı zorunlu kılıyordu. Öyle ya kasaya yakın ortak, diğerini dolandırmayı, ortaklık hesabından para çekerek yapıyordu. Ortaklardan biri zengin olurken kasaya uzak duran; kaybediyordu.
Peki ya hesap verebilirlik? Ne gereği vardı şimdi… AB müktesebatı iyi de devletimi dolandıramayacak mıyım? Ben Allah’tan başkasına hesap vermem hamasetinde iken kim benden hesap sorabilir ki? Şeffaflık ise başka bir komedi… Ne demek şirketin sırlarını ortalığa dökmek?
Ne oldu dersiniz? Yürürlüğe gireceği 1 Temmuz 2012’den bir gün önce Rize’deydik ve bu yasadan sorumlu bakan ile kahvaltı yapıyorduk. İş dünyasının pek sevmediği bu 3 maddenin akıbetini sordum, aldığım cevap şuydu; “bizim töremize uygun olmadığı için bu 3 maddeyi çıkardık.” Elimdeki bardağı düşürdüğüm hatırlıyorum şaşkınlıktan; “töreniz batsın” diyebildim sadece… O güzelim fırsatı heba etmiş, günü kurtarma gayretindekilerin marifeti yüzünden yarınımızı harcamıştık.
Doğmamış yasaya ana karnında iken “kısırlaştırma” ameliyatını yapanlar, iş kültüründeki bu devrime ihanetin bedelini anlatamadılar. KOBİ’lere ek maliyet gelmesin gerekçesine sığınanlar, yasayı delmenin toplumsal maliyetini izah edemediler.
Yönetime hâkim patronun şirket kasasından para çekmesine izin verir, denetim kaldırır, ortağına ve paydaşına hesap verme yükümlülüğünü budayınca; küresel güç, bölgesel marka ve dış ortaklıkları oluşturmada zorlandık. Günü kurtarmanın bedeli, yarını harcamak olmamalıydı. Siz hala orta gelir tuzağında patinajımızı, dış güçlere, kadere mi bağlıyorsunuz? Eğer bunu yapanınız varsa kendi ahlak envanterine göz atsın derim.