Bugünkü fiyatlamaların Nasdaq balonundan farkı

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS

Dünya piyasaları yaz rehavetiyle ağustosu sakin geçirdi. Sonbaharın başlamasıyla ortalık hareketlendi. Özellikle Amerikan hisse senetlerindeki oynaklığın arttığı görülüyor. Bu da gün içinde sert fiyat hareketlerine yol açıyor. Teknoloji, tıbbi cihazlar, yarı iletkenler gibi pandemi döneminin yıldız sektörleri patinaj yapıyorlar. Bu sektörlerdeki hisse senetleri, değerlemeler açısından tarihsel ortalamaların çok üzerinde fiyatlanıyorlar. Gelecek yıllardaki güçlü nakit akışı beklentisi, fiyatlara yansıdı. ABD’deki teknoloji hisselerinin toplam değerinin, Avrupa’daki tüm sektörlerin değerinden fazla olması gibi tuhaflıklar oluştu. Bugünkü durum, 2000 yılında patlayan Nasdaq balonuna benzetiliyor. Bu senenin mart-ağustos döneminde yaşanan yükseliş hareketinin lokomotifi dev teknoloji şirketleriydi. Bu şirketler, gelecek yıllar için öngörülen nakit akışlarını ve kâr marjlarını yakalama potansiyeline sahipler. Nasdaq balonundan fark, bugünün şirketlerinin güven vermesidir. Tabii ki başta teknoloji olmak üzere, bahsettiğim sektörlerde düzeltme hareketleri yaşanabilir. Fiyat düşüşleri kısa vadede alım fırsatı olarak değerlendirilebilir. Virüsün etkisi azaldıkça, daha sert düşüşler de görülebilir.

Türkiye’deki hisse senetleri beş aylık yükseliş hareketine genelde katıldılar. Döviz kurlarında geçen ay yaşanan sert yükselişten sonra bir duraklama dönemindeyiz. Yabancı satışları devam ediyor. Ağustostan önce yabancıların sattıklarını yerli yatırımcılar alıyordu. Artık satışları pek karşılamıyorlar. Hisse senetlerimizin ucuzluğunu tartışmanın anlamı yok. Değerlemeler ortadadır. Ancak döviz kurlarının yüksekliği hisse senetlerine sıkıntı yaratıyor. Yatırımcıları tedirgin ediyor. Geçen hafta da yazdım. Ekonomi ve kur politikası konusunda yeni bir yol haritasına ihtiyaç var. Bu ay açıklanacak Yeni Ekonomi Politikası (YEP) bir rehber olabilir. İhracatı artırmak açısından son dönemde rekabetçi kur vurgusu yapılıyor. YEP’te bunun altının doldurulması gerekir. Hâlihazırdaki döviz kuru seviyelerinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Enflasyon sarmalından çıkamıyoruz. Türk Lirası (TL), Amerikan Doları karşısında 2018’de yüzde 40, 2019’da yüzde 13, yılbaşından beri yüzde 26 değer kaybetti. Her yılın kendine has bir hikâyesi vardı. Ama TL’deki bu değer kayıplarıyla enflasyon beklentilerini yönetmek zorlaşıyor. Enflasyonu kontrol altına alabilirsek; büyüme, cari açık, işsizlik oranı tahminleri de yerli yerine oturur.

Tüm yazılarını göster