Kafasını duvara vuranları görmüşsünüzdür. Attığı adımı boşa çıkan, aldığı kararın sonuçlarıyla yüzleşen ve bunun maliyetiyle boğuşan nicelerine tanık oldum, oluyor ve olacağım. Ancak kafasını vurmak için duvar örenlere, sık rastlanmıyor. Bu yüzden kafasını vuracağı duvar örenleri uyarmalı…
Instagramı 1 hafta kapatıverdik. Bize maliyeti; burada iş yapanların ihracatı ve turizm gelirlerimize toplam 3 milyar $ oldu. Birileri Hamas suikastı üzerinden CB’na şirin görünmek için Instagram’ın fişini çekiverebildi. Tutulan bu yolun oluşturduğu kayıpları insanımızın sırtına yükledi, hicap dahi etmedi.
HAMASET KAYBETTİRİYOR
Biz içeride işlerin hamaset ile yürüyeceğini sanabiliriz ancak dünyada durum farklı… Eğer ülkeye hamaset penceresinden değil de dünyadan bakarsan, olimpiyatlarda ilk kez altın alamayışımızın kök sebeplerini görme şansın olur. Değilse içeride yerel siyasetin dilinden yurttaşa masal üfürmek kolay.
Son gelişme, bana göre ürkütücü bir yol tutturduğumuzun işareti… ABD merkezli spor giyim markası Nike, Türkiye'de online satışları askıya aldığını duyurdu. Gerekçesi; hükümetin gümrük mevzuatında yaptığı son değişiklikler; “online siparişlerin sorunsuz şekilde teslim edilmesini garanti edemiyoruz.”
İKİ SORU İKİ CEVAP / Çıkmaz yollar dair…
Daha fazla vergi alamaz mıyız?
Elbette alırsın. Alırsın da senin kendi yurttaşına koyduğun vergileri küresel arenada başkalarına dayatırsan, yolundan da yoldaşından da olursun. Bizler KDV, ÖTV, bandrol, geçici vergiye maruz kalıyoruz. Fakat uluslararası ticarette, kafana göre vergi salamazsın. Onların kendi yasaları var.
Nike vakasındaki detay nedir?
Vergi oranlarının değişmesi… 6 Ağustos tarihli kararla, posta veya hızlı kargo yoluyla bir gerçek kişiye gelen ve ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen, kıymeti 30 euroyu geçmeyen eşya ile kıymeti bin 500 euroyu geçmeyen ilaç cinsi eşyanın üzerinden, AB’den doğrudan gelmesi halinde %30 vergi alınacak.
not/YOL BİR YERE GİTMEZ, O BİR DURMA BİÇİMİDİR
Yılmaz Erdoğan’ın şiiri böyle başlıyor; “Yol bîr yere gitmez / O bir durma biçimidir / Yol yoluyla gidebilir yâre / Yoldan çıkabilir apansız / Ve ömür bitebilir yoldan önce / Ama yol bir yere gitmez /
O bir durma biçimidir.” Hele ki bu yol bir çıkmaz sokak ise, durmanın ötesinde yok olma biçimidir.
Instagram yasağının maliyetini yazınca çoğu kişi “zaten vergi vermiyorlardı, onları savunmayın” diye uyardı. Belki de haklılar kendi zaviyelerinden. Fakat çare fişi çekmek midir? Yasaklamak mıdır? Sen vergi almanın yollarını aramalısın. Sanalda iş kuranın ticaret yapanın yoluna yasakla çıkmak yerine…
Bilinmesi gerekir ki kendi yurttaşına koyduğun yasağı, başkasına dayatamıyorsun. İçeride banknot matbaasına 3 vardiya yaptırıp kendi milli paranı basabilirsin. Bu senin sinyoraj hakkın, hükümranlık alanındır. Fakat dolara, euroya bu yolla laf geçiremezsin. Yabancı senin Resmi Gazete’ni takmaz ki…
Elbette kendi ülkemin çıkarlarını önceliyorum. Tabii ki yabancıların, küresel sosyal medya devlerinin benim ülkemdeki kuralları önemsemesini talep ediyorum. Fakat bunun yolu; yeni ekonominin serpildiği sanal dünyaya erişimi kısıtlamak olmamalıdır. Çin bile VPN’i serbest bırakmışken…
Olimpiyatlarda Kuzey Kore ile aynı düzeye çıkardı bizi heterodoks kıvamlı yollar… Yılmaz Erdoğan şiirini bitirir; “Yol bir yere gitmez / O bir susma biçimidir /Soğuk bir taşıtın uğultusunda…”