Doğu Karadeniz Bölgesi, Ramazan Bayramı sonrası için turizmde ciddi bir hareketlilik bekliyor. Havayolu şirketleri ve turizm acentelerinin bağlantıları şimdiden buna işaret ediyor.
Türkiye'nin en önemli doğa ve inanç turizm merkezlerinden Trabzon, bu ilkbaharda turizmde ciddi bir talep beklentisi içerisinde. Yaylalarının yanı sıra sahip olduğu tarihi ve doğal güzellikleriyle Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki turizmciler, salgın sonrası sürece yoğun bir şekilde hazırlık yapıyorlar. Seyahat acenteleri de iç piyasaya yönelik, küçük butik turlar, doğa turlarına yönelik paketler hazırlamaya, özellikle sosyal medya üzerinden tanıtımlar yapmaya şimdiden başladı.
Ama akıllardaki esas soru şu: “Bu yıl Arap turist gelecek mi?’’
Acenteler, oteller, restoranlar hediyelik eşya satan işletmeler, araç kiralama firmaları gibi turizm ile doğrudan ilgili sektörler başta olmak üzere; market, kuaför, sanayici, inşaatçı, gıda toptancısı, akaryakıt istasyonları, yedek parça satıcıları gibi birçok sektör bu sorunun cevabını merak ediyor.
Bu soru bölgede nereye gitsek karşımıza çıkıyor. Sorular net. Herkes aynı şeyleri merak ediyor. Suudi kapısı açılacak mı? Bu sene Arap turist gelecek mi?
Pandemi sonrası yaşam, ekonomik zorluklar ile savaşın getirdiği darboğazla Doğu Karadeniz Bölgesi kaderini turizme bağlamış durumda. Arap Yarım Adası’ndan charter seferleri ile Ürdün, Mısır, Kuveyt, Katar gibi birçok ülkeden gelen turistlerinin bölgeyi uzun zamandır ziyaret etmesine rağmen esas umut Suudi Arabistan’dan gelecek turistlere bağlanmış durumda. Çünkü Suudi Arabistan vatandaşları ekonomik olarak diğer Araplara göre daha zengin daha kalabalık geliyorlar ve daha çok harcama yapıyorlar. 34 milyon nüfusu ile Suudi Arabistan en kalabalık Arap ülkelerinden biri. Ayrıca Suudi Arabistan hükümeti vatandaşlarına her yıl tatil için 10 bin dolar veriyor.
Arap Yarım Adası’ndan Ramazan Bayramı sonrası rezervasyonlar başlasa da an itibari ile Suudi turistlerle ilgili net bir durum görünmüyor. Net olan Suudi Arabistan’da birçok ülkeye kısıtlamalar kalkmasına rağmen Türkiye’nin yasaklı ülkeler arasından çıkarılmadığıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan geçtiğimiz günlerde birçok Arap ülkesini ziyaret etmesine rağmen Suudi Arabistan’a henüz gitmedi. Bu ziyaretin iki ülke arasındaki buzları eriteceği ve özellikle turizm hareketini artıracağı beklentisi var. Ama yaşanan bir gelişme bu konuda umut oldu. İki ülke arasında krize sebep olan Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti davası Suudi Arabistan’a iade edildi. Belki bu gelişme buzları eritir ve Türkiye, Suudi Arabistan ilişkileri normale döner diye umut ediliyor. Resmi bir temas, bir ziyaret, bir telefon konuşmasının bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için yeterli olacağı kanısındayım. Özellikle Suudi pazarı Türkiye’nin hiç bir şehrinde Trabzon kadar önemli değil. O yüzden iki ülke arasındaki bu görüşmelileri, bu temasları talep etmesi gereken kişiler Trabzon’u temsil eden ve yönetenler olmalı. Bakanlar, milletvekilleri, Vali, belediye başkanları, ilgili STK’lar ile Suudi kapısının açılmasını önemseyen kim var ise bu resmi temasın yapılabilmesi için gayret sarf etmeliler.
Bölge olarak sahip olduğumuz turizm alt yapısının farkına bir an önce varılarak yeni bir politika oluşturulmalı. Bu potansiyel doğru şekilde doğru pazar ve pazarlama teknikleri ile doğru kitleye pazarlanmalı. Özelikle Trabzon, Rize, Artvin ve ilçelerindeki doğal güzellikler, yerli ve yabancı ziyaretçilerin oldukça fazla ilgisini çekiyor. Oluşturulan turizm politikasını sağlıklı bir şekilde hayata geçirince ne Suudilerin gelişini dert ederiz ne de bu sene turizmin nasıl geçeceğini düşünürüz. Dünya çapında olağan dışı bir gelişme olmadığı taktirde her yıl planlı bir şekilde yürüyen ve bölgemiz ve ülkemizin kalkınmasına büyük fayda sağlayan tıkır tıkır işleyen bir gelir kaynağı elde edilmiş olur.