Bu tablo bir yerlerde hata yaptığımızı göstermiyor mu?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Türkiye yıllık 17-18 milyar dolar doğrudan yatırım çekme noktasından ancak 5-6 milyar dolar çekebilme noktasına geldi. Ne oldu da üçte bire indik? Yabancı yatırımcı Türkiye'ye gelmeyi neden istemiyor, sakın bir yerlerde hata yapıyor olmayalım...

Türkiye’nin döviz geliri döviz giderini karşılayabiliyor mu, hayır. Kimi zaman günlük çarkı çevirebilsek bile uzun dönemde dövize hep ihtiyaç duyuyoruz. Milyarlarca dolar borcumuz var örneğin ve bunu ödememiz gerekiyor. Yani yurtdışından döviz bulmak zorundayız.

En yararlı döviz kaynağı yabancıların Türkiye’de yapacakları yatırımlar; yani doğrudan yatırımlar. Bu şekilde gelen döviz kalıcı; en azından portföy yatırımı için gelen kadar bir gözü dışarıda değil.

Yabancı gelip Türkiye'de yatırım yapacak, örneğin bir fabrika kuracak, üretimimizi artıracak, istihdam sağlayacak, vergi ödeyecek, belki ihracat yapacak.

Doğrudan yatırımın mutlaka yeni bir tesis kurmak biçiminde olması da gerekmiyor. Yabancı yatırımcı gelir kurulu bir fabrikayı alır ya da ortak olur, bu da mümkün tabii ki. Getirilen yabancı sermaye ile bir şirkete ortak olunması durumunda bu yatırımın doğrudan yatırım sayılabilmesi için yabancı yatırımcının şirketteki payının yüzde 10 ya da daha fazla olması gerekiyor. Yoksa yabancıların BİST’te işlem gören bir şirketin örneğin binde 1 hissesini alması da doğrudan yabancı sermaye girişi sayılırdı.

Yabancı şirket, ortak olduğu şirketin yönetiminde söz sahibiyse bu da doğrudan yatırım sınıfında değerlendiriliyor.

Doğayı katletmeden, geri dönülmez zararlara yol açmadan yatırım yapacak ve Türkiye’ye katkı sağlayacak tüm yabancı yatırımcılara kapımız açık olmalı. Aslında kapımız açık da...

Ama son yıllarda sanki o kapı kapalıymış gibi gelen giden yok! İşte bir yerlerde yanlış yaptığımıza işaret eden durum da bu!

Yabancı doğrudan yatırımdan kaçınıyor

Merkez Bankası bu yıl ödemeler dengesi verilerini revize etti ve yeni seri veriler 2006 yılından bu yana olan dönem için açıklandı. Dolayısıyla elimizde söz konusu yıldan itibaren olan veriler var.

Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımda rekor 2006 ve 2007 yıllarında kırılmış. Bu yıllarda sırasıyla 17 ve 18 milyar dolar giriş olmuş.

2009 ve 2010’da küresel krizin izleri var, girişte hızlı bir gerileme yaşanmış.

Sonra yeniden hızlanma; 2011’de 14 milyar dolara kadar çıkılmış.

2015 yılındaki yaklaşık 12 milyar dolarlık girişten sonra bir daha çift haneyi görememişiz. Son dört yıldır da bir gerileme var ve geçen yılki 5.2 milyar dolar, 2006-2019 döneminin en düşük girişi olmuş.

Aktardığımız bu tutarlar toplam sermaye girişi, yani tabloda A sütunu. Bu tutar yatırımdan tasfiyenin düşülmesiyle bulunuyor.

Bir önemli kalem de “net diğer sermaye” kalemi. Bu kalem çok özet olarak yurtdışındaki ana ortağın Türkiye’deki şirkete açtığı kredileri ve bu şekilde yapılan geri ödemeleri gösteriyor. Burada dikkat çeken geçen yıldan başlayarak net tutarın geri ödemeye dönüşmüş olması. Aynı eğilim bu yıl da sürüyor.

Niye gelmiyorlar?

Türkiye ciddi pazar olanağı yaratabilecek nüfusa sahip büyük bir ülke...

İşgücümüz özellikle Avrupa ile kıyaslandığında çok ucuz...

Ayrıca bulunduğumuz konum ihracat olanakları açısından da çok elverişli...

Yabancı yatırımcıya bir dizi teşvik veriyoruz...

Ama bir türlü olmuyor. İşte veriler ortada. Yıllık 17-18 milyar dolarlık yatırımdan 5-6 milyara inmişiz.

Yabancı Türkiye’de yatırım yaptığı takdirde olağanüstü gelişmeler yaşanmadığı ve aksilikler çıkmadığı sürece para kazanacak, bunu görüyordur.

Ama gelmiyor. Kimi dönem geliyor da doğrudan yatırım için değil kısa vadede para kazanmak amacıyla hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedine yatırım yapmak için geliyor. Gerçi bu yıl o alanlardan da çıkıyor.

Düşünmek gerekiyor; “Biz nerede yanlış yaptık ve yapmaya devam ediyoruz” diye...

İyi ki gayrimenkul satışı var

Yabancıların Türkiye’de edindikleri gayrimenkuller doğrudan yatırım arasında sayılıyor. Zaten son üç yıldır gayrimenkul satışından gelen döviz ile toplam sermaye girişi neredeyse aynı düzeyde seyrediyor.

2018’in eylül ayına kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ancak bir milyon dolarlık gayrimenkul alanlara veriliyordu. Bu tarihte vatandaşlık hakkı sağlayacak gayrimenkul alım tutarı 250 bin dolara indirildi.

Bu karar çok etkili olmuş ve yabancılar vatandaşlık olanağı elde etmek için mi gayrimenkul alımına ağırlık vermiştir, tahmin yürütmek zor. Ancak alımların son yıllarda artmasında vatandaşlık olanağından çok TL’nin değer yitirmesi etkili olmuş gibi görünüyor. Öyle ya aynı miktar dövizle artık çok daha iyi ya da daha fazla gayrimenkul alımı mümkün hale gelmiş oldu.

Tüm yazılarını göster