Bu savaşın kazananı olmayacak

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Dünya tarihi ticaret savaşlarının örnekleriyle doludur. Bu örnekler de göstermiştir ki, ticaret savaşlarının kazananı olmuyor.

İki ay sonra ABD Başkanlık koltuğuna oturacak olan Trump çantasında yüksek gümrük tarifeleri ve kota kısıtlamaları ile geliyor. Daha önceki başkanlık döneminde attığı adımların daha fazlasını atmaya hazırlanıyor. 

Çok büyük ihtimalle ABD ilk etapta Çin’e uygulanan gümrük tarife oranlarını yüzde 14 dolayındaki mevcut seviyesinden gelecek yıl ortası itibariyle yüzde 25’e çıkacak. Çin’de aynı oranda karşılık verecektir.  Trump’ın seçim kampanyasında dillendirdiği gibi diğer ülkelere genel bir tarife artışı yapar mı emin değilim ama yaparsa o ülkelerden de aynı karşılığı alacaktır. Böylece savaş tırmanacaktır.

Aslında korumacılık ve ticaret savaşları Trump ile başlamadı. Dünya ne zaman bir krize girse çıkış yolu olarak görüldü. Mesela 1929 bunalımından çıkışta başta Amerika olmak üzere birçok ülke çareyi yine korumacı tedbirlere başvurmakta bulmuştu. Sonuçta uluslararası ticaret durmuş ve ekonomiler yavaşlamıştı. Ardından da İkinci Dünya Savaşı geldi.

1839 yılındaki Afyon Savaşları da farklı bir tür ticaret savaşıydı; hem de en acımasızından. Çin, İngilizlerin ülkeye soktuğu afyonun halk arasında bağımlılık yaratması üzerine afyon ticaretini yasaklayınca, İngilizler “serbest ticaret ilkesine aykırı davrandığı” gerekçeyle Çin’e saldırdı. Ve silah zoruyla Çin’in önemli limanlarını her türlü malın serbestçe ticaretine açtırdı. Yetmedi bir de Hong Kong’a el koydu.

Filler tepişecek çimenler ezilecek

Hafta başında Çin’in ABD Büyükelçiliği yazılı bir açıklama yaptı. “Ticaret ya da tarife savaşının kazananı olmaz” dedi. İki ülke arasındaki ticaretin her iki ekonominin de çıkarına olduğunu söyledi. Bunlar biraz da afaki söylemler olabilir ama dünyanın en büyük iki ekonomisinin arasındaki bir ticaret savaşının muhtemel etkilerini biliyoruz.

Global ticaret hacmi daralacak, küresel büyüme olumsuz etkilenecek, tedarik zincirlerinde aksamalar yaşanacak, ülkelerde enflasyon artacak, jeopolitik gerilim artacak, küresel piyasalarda istikrarsızlık beslenecek, aynı şekilde finansal piyasalara da olumsuz etkisi olacak, en fazla gelişmekte olan ülke ekonomilerini ve paralarını etkileyecek. Anlayacağınız, filler tepişecek, çimenler ezilecektir.

Bu savaş iki ülke arasında kalmayacak, diğer ülkeleri de içine alacak. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi de çeşitli kanallardan etkilenecek. Bu savaşı fırsat olarak gören bazı sektörler ve ürünler olabilir ama net etkisinin negatif olacağını sanıyorum. Enflasyonu düşürmeye çalıştığımız bir dönemde savaş nedeniyle dışarıdan enflasyon ithal etmeye başlayacağız. Türk lirası üzerinde değer kaybı baskıları artacak. Küresel ekonomideki yavaşlama turizmi ve yabancı sermaye girişlerini olumsuz etkileyebilir. 

Mumcular Dilekçesi

Fransız politikacı ve iktisatçısı Frederic Bastiat, 1800’lü yılların ilk yarısında zamanın Fransız meclisine bir dilekçeyle başvurur. Dilekçesinde mum ve kandil üreticilerinin satışlardaki daralma yüzünden zarara uğradıklarını söyleyerek, “Lütfen güneşin neden olduğu haksız rekabeti önleyin” der. Herkesin perdelerini sıkıca kapatmasını ve evlerine güneş ışığının girmesini engellemelerini talep eder. Böylece mum ve kandil üreticileri “güneş ışığının yol açtığı haksız rekabet”ten korunacak ve maddi zarara uğramaları engellenecekti.

Liberal ve sıkı bir serbest ticaret savunucusu olan Bastiat aslında bu dilekçeyle dalgasını geçiyordu. Dalga geçtiği şey korumacılıktı. Bastiat’ın dilekçesi o kadar ünlü oldu ki; modern zaman ekonomistleri korumacılığa karşı serbest ticareti savunurken hep “Mumcular Dilekçesi” örneğini verdiler. Bastiat amansız bir korumacılık düşmanıydı. “Eğer mallar sınırları aşamazsa, ordular aşar” sözü onundur. Bundan 6 yıl önce olduğu gibi yine Trump’ın savaş çığlıkları attığı bir dönemde Bastiat’nın ünlü dilekçesi aklıma geldi.

Tüm yazılarını göster