İnsan kendine böylesi kötülüğü neden yapar? Anlayan beri gelsin. Ağbal’ın 4,5 ayda %19 değerlendirdiği lirayı, 1 haftada %10 değersizleştirdik. Dolar resmen Merkez’in fiili başkanı oluverdi ve durduk yerde enflasyona türbülans yükü biniverdi.
Dün, İMES Makine Organize Sanayi Bölgesi’nde sanayi tesislerini geziyorum. Gördüğüm şu; Türkiye’nin gizli kahramanları, cari açığı indirmek için sadece ithal ikamesiyle yetinmeyip, yüksek katma değerli üretim üssü haline gelmişler.
Salgın sürecinde dahi %20 istihdam arttıran sanayici, küresel rekabet ile mi uğraşsın yoksa kötü yönetilen finansın ilave riskleriyle mi boğuşsun. Akım Metal, savunmadan stratejik sektörlere dek yığınca ürüne imzasını atmış. Silvan Sanayi; küresel kalitede döküm merkezi halini almış.
Arte şirketi, otomotiv elektroniğinden araba farı devresine dek binlerce çeşit kart üretiyor ve dev firmaların küresel tedarikçisi oluvermiş. Erol Makine; 4 bin farklı parça üreterek cari açığa pozitif katkı sunuyor. 955 cari açık kaleminden 313’ünde sanayicinin imzası var.
Pimtaş, 12 bin parça plastikle sanayinin ihtiyaç duyduğu plastik işine odaklanmış. İTÜ Çekirdek Ar-Ge’de geliştirdikleri su tasarruf aparatı perlator ile musluktan akan sudan %50 tasarruf sağlıyor. İMES, yeni nesil OSB mantığında nitelikli üretim için çırpınıyor.
Peki, biz ne yapıyoruz bu insanların hayatını zorlaştırmak, gece yarısı Merkez’i dağıtarak kurun, faizin ayarını bozmaktan başka? Gölge etmesek, başka ihsan istemeyecek hale gelmiş sanayicimiz.
GÖSTERDİĞİN GİBİ ÇALARSAK YANARSIN
Senfoni orkestrası, sahne almak üzeredir. Birinci keman, konser öncesi, yeteneksiz yeni atanmış orkestra şefinin yanına yaklaşır ve kulağına fısıldar; “konserden sonra bize yemek ısmarlamazsan, gösterdiğin gibi çalarız.”
Merkez’deki finans maestrosunun finansal yönetiminde sanayici, sizce kaliteli müzik mi üretir, kuru gürültü mü?