ANAVATAN Partisi (ANAP), 20 Ekim 1991 seçimlerinde ağır yenilgi alınca, dönemin İstanbul İl Başkanı, iş insanı Erdal Aksoy, sık sık şu soruyla karşılaştı:
- Anavatan Partisi neden kaybetti?
Erdal Aksoy, bu soruya özetle şu yanıtı verdi:
- Çünkü, reformlar yıpratıcıdır. Reformlar ameliyata benzer. Hiç kimse ameliyat olmak istemez, o acıyı çekmek istemez. Bizim yaptığımız o ameliyat devresiydi. Birazcık bize sabretseydiler ameliyatın ardından mükemmel, sağlıklı bir beden ortaya çıkacaktı.
Şu noktanın altını çizdi:
- Zaman yetmedi. Biz 100 yılın kemikleşmiş bürokratik yapısını hızla değiştirmeye soyunmuştuk.
Sohbetlerde bu konudaki değerlendirmesini biraz daha açtı:
- “Ameliyat” dediğim reform sürecinde millete geçici acılar çektirdik. Millet onu geçici olarak görmedi ve kabullenmedi. Partimiz çok yıprandı, bütünlüğünü, gücünü koruyamadık.
Bu aşamada şu mesajı verdi:
- Siyasetçi hatasını da sevabı kadar görmesi gereken kişidir…
Bunları anlatırken aklına sahibi oldukları Conrad Oteli’nde gerçekleşen toplantıları, çıkan sonuçlarını hazırlanan raporları anımsadı. O raporlarda yer alan önerileri aktardı:
Raporlarda yer alan ekonomi politikalarına dönük bazı önlemlere dönemin ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner’in yaklaşımı aklına geldi:
- Bu programı kim uygularsa sandıktan yüzde 5 oy çıkmaz.
Erdal Aksoy, Taner’e yanıtını düşündü:
- Ülkem için doğru olsun, doğrular yapılsın da ben yüzde 5 oy almamaya bile razıyım.
Taner, tartışmayı sürdürmüştü:
- Sen işadamısın, politikacı değilsin. Bakalım Genel Başkan seninle aynı şeyi mi düşünüyor.
Dönemin ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Aksoy’la aynı yaklaşımı benimsemişti:
Aksoy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Aksoy, bugünün de geleceğin de siyasetçilerine önemli ders mesajları içeren bu anılarını Rıdvan Akar ve Hilmi Hacaloğlu’nun kaleme aldığı, Doğan Kitap’tan çıkan “Hayat Problem Çözmekmiş” kitabında aktardı.
Aksoy, kitapta söz konusu raporlarla ilgili şu iddiasını ortaya koydu:
- 2001 krizinde Türkiye, tarihinin en ağır bunalımını yaşarken “kurtarıcı” olarak gelen Kemal Derviş’in o raporları okuduğunu düşünüyorum. Çünkü, o raporlarda yer alan önlem önerilerinin bir bölümünü harfiyen uyguladı, pek çok önemli düzenlemeyi hayata geçirdi.
Kitapta o dönemle ilgili anı ve görüşlerine yer verilen ANAP eski milletvekili, THY’nin eski yönetim kurulu başkanlarından, Coca-Cola International’ın eski Avrupa Bölge Başkanlarından Cem Kozlu da şu mesajı verdi:
- Kemal Derviş sıfırdan o fikirleri getirmedi. O fikirler bu topraklarda vardı. Derviş’in birlikte çalıştığı bürokratların bir kısmı zaten “Conrad Toplantıları”na katılmışlardı.
Kemal Derviş’in Ecevit Hükümeti’ni ikna ederek çıkmasına vesile olduğu “15 günde 15 yasa” şeklinde akıllarda yer eden program daha tam uygulamaya geçemeden Kasım 2002 seçimlerinde DSP-ANAP-MHP koalisyonu sandığa gömüldü.
Programı benimseyen, yanına Avrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecini başlatmayı da ekleyen AK Parti Hükümeti, ekonomideki en başarılı süreci ilk döneminde hayata geçirmiş oldu.
14 Mayıs 2023 ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu olan 28 Mayıs 2023 seçimlerini geride bıraktık…
Cumhur İttifakı'nın TBMM’de çoğunluğu almasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden seçildi.
Şimdi, 2024’te yapılacak yerel seçimlere odaklanmak yerine, ekonomideki sıkıntıları çözmeye, aşmaya dönük adımları atmanın zamanı değil mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kuracağı hükümet ve Cumhur İttifakı, ekonomiyi, gerekiyorsa acı reçetelerle toparlamak yerine yerel seçimleri ilk gündem maddesi yapar mı?
ERDAL Aksoy’un Anavatan Partisi (ANAP) İstanbul İl Başkanı olduğu dönemdi. Bir akşam geç saatte eve döndüğünde eşi Belkıs Aksoy, yeni aldığı yerli üretim televizyonu gösterdi:
- Bak, bu televizyonu pazarlık edip 5 bin liraya aldım.
Eşi övgü beklerken Erdal Aksoy şu yanıtı verdi:
- Biraz bekleseydin seneye bu televizyonu 2 bin liraya alırdın.
Eşi sinirlendi:
- Sen git onu partililerine anlat. Ben yutmam…
Erdal Aksoy, bu anısını “Hayat Problem Çözmekmiş” kitabında paylaşıp ekledi:
- Hakikaten de iki sene bile geçmeden o televizyonun fiyatı yarıdan daha da aşağıya düştü. Çünkü, rekabet gelmişti.
Aksoy, kitabın aynı bölümünde serbest piyasa ekonomisiyle ilgili ANAP içindeki tartışmalardan şu örneği aktardı:
- Serbest piyasa ekonomisini, rekabetin bu modelin doğası olduğunu anlatmaya gayret gösteriyorduk. İl Başkanı olarak İstanbul’daki ilçe başkanlarımızdan şikayet alıyordum.
ANAP ilçe başkanlarının sorduğu soruya işaret etti:
- Yani, domates pazarda 1 liraya satılıyorsa, isteyen 2-3 liraya mı satacak?
Bu sorulara verdiği yanıtın altını çizdi:
- İsterlerse 10 liraya satsınlar. Piyasayı dengeleyecek olan bolluktur, rekabettir. Piyasalar kendi dengesini bulur, siz endişe etmeyin…
31 MART 2019 yerel seçimlerinden 10 gün önce Eskişehir…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mitingdeki konuşmasını tamamladıktan sonra Valilik binasına geçti. Valilikte oluşan kısa sohbet ortamında konu “emeklilikte yaşa takılanlar”a (EYT) geldi.
Erdoğan, EYT konusunda şu mesajı verdi:
- Onların ne istediğini, taleplerinin ne anlama geldiğini çoğu kimse bilmiyor. Onlar 38 yaşında emeklilik istiyorlar.
Ardından bana döndü:
- 38 yaşında emeklilik olur mu?
O anda 1980’li yılların ortalarını, Turgut Özal’ın Başbakanlığı dönemini anımsadım. Özal Hükümeti emeklilik yaşının kademeli olarak erkeklerde 65’e çıkarılması için harekete geçmişti. Gazetelerin o günlerdeki manşetleri gözümün önüne geldi:
- Mezarda emeklilik…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorusu üzerine şu anımsatmayı yaptım:
- 12 Eylül darbe dönemi siyasi yasakları referandumla kalkınca seçim yarışı sırasında dönemin DYP Lideri Süleyman Demirel emeklilik yaşını indirme sözü verdi. İktidar olunca da indirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan düzeltme yaptı:
- Rahmetli Demirel emeklilik yaşını biraz yukarıda tutmuştu. Şimdikiler emeklilik yaşının 38’e inmesini istiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mart 2019’da kesin ifadelerle karşı çıktığı EYT düzenlemesini, 14 Mayıs 2023-28 Mayıs 2023 seçimlerini kazanabilmek için hayata geçirdi.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu vaatleri sıraladıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan hızla o vaatlerin önünü kesecek adımları attı.
Bu süreçte ekonomide önemli ölçüde güven kaybı yaşandı. Bu durum CDS puanlarına doğrudan yansıdı.
Artık seçim bitti, ekonomide kaybedilen güveni sağlama dönemi geldi…