Pek sürpriz değildi. Yine de Pazartesi saat 10’da açıklanan ödemeler dengesi verileriyle gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Nasıl açılmasın ki? Ocak ayında cari işlemler açığı 9.9 milyar dolar ile tüm zamanların rekorunu kırdı. Dahası, finansmanı neredeyse tümüyle TCMB rezervlerinden karşılandı. Resmi rezervler 9.3 milyar dolar azaldı. Normal kanallardan finansman sadece 0.6 milyar dolarda kaldı. Tek olumlu diyebileceğimiz gelişme, net hata ve noksanın nihayet yok sayılacak bir düzeye düşmesiydi.
2021 sonbaharında “kuru rekabetçi bir düzeye getireceğiz ve cari işlemler açığını fazlaya çevireceğiz” diye çıkılan yolun sonunda geldiğimiz yıllık cari işlemler açığı düzeyi ise 51.7 milyar dolar oldu. Hadi iyi tarafından bakalım; 51.7 milyar dolar tüm zamanların rekoru değil. Mart 2011 – Eylül 2012 ve Eylül 2013-Şubat 2014 dönemlerinde daha yüksek cari açıklar geçekleşti. Rekor ise 76.1 milyar dolar ile Ekim 2011’e ait.
Ancak şöyle önemli bir fark var. O dönemlerde yıllık tüketici enflasyonu yüzde 8 etrafında salınıyordu. Ve daha da önemlisi enflasyon değerini yazarken ya da söylerken ‘TÜİK enflasyonu’ ibaresini kullanmıyorduk. Şimdi ise düşmüş haliyle bile enflasyon çok yüksek: Yüzde 55. İstanbul ücretliler geçinme endeksi ile ölçülen enflasyon ise daha da yüksek: Yüzde 79. Oysa o dönemlerde iki enflasyon arasında bir böyle belirgin bir fark yoktu.
Bir fark daha var ve büyük ölçüde enflasyonu bu denli azdıran nedenden kaynaklanıyor. Ocak ayında tüm zamanların altın ithalatı rekorunu kırdık. Son on iki ayın altın ithalatı toplamı tam 24.8 milyar dolar. Cari işlemler açığının rekor kırdığı Mart 2011 – Eylül 2012 döneminde ise altın ithalatı en fazla 9.2 milyar dolar (son on iki aylık değer) olmuştu.
Evet, işte böyle. Enflasyon hedefi yüzde 5 olan TCMB, enflasyonun yüzde 19.6 düzeyinde olduğu Eylül 2021’de politika faizini yüzde 19’dan 18’e indirdi. İndirimler sürdü ve Aralık 2021 ortasında politika faizi yüzde 14’e geriledi. Sonrasını biliyorsunuz. Eylül ayında 8.4 lira düzeyinde olan dolar kuru birkaç ayda uzaya doğru yola çıktı, 18’lere ulaştı. Tabii, enflasyon da. On bir ay sonra ‘TÜİK enflasyonu’ yüzde 85’e fırlamıştı bile. Buna karşın faiz indirimleri sürdü. Şu anda politika faizi yüzde 8.5, enflasyon ise yüzde 55. Ve otoriteler kur sıçramasın diye görülmemiş işler yaptılar, yapmaya da devam ediyorlar. Bu çerçevede, altın ithalatının tüm zamanların rekorunu kırması bir sürpriz olmasa gerek.
Bu nasıl bir inattır ki, ekonomiyi bu kadar bozan bir politika uygulanmaya devam edilmektedir? Resmi rezervlerdeki keskin düşüş son bir uyarı olur mu? Sanmam. Baksanıza, geçenlerde Suudi Arabistan Merkez Bankası Başkanı Türkiye’deydi ve TCMB’ye beş milyar dolarlık mevduat yatırma anlaşması yapıldı. Yani, ‘dostlar’ sağ olsun, bir süre sonra geri isteyecekleri borç dövizlerle sürdürülemez politikamızı biraz daha sürdürmemize ‘yardım’ ediyorlar.