Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) gönderdikleri mali tablolara göre, dört kulübün toplam borcu 20,5 milyar TL’ye ulaşıyor.
Bu tutar Süper Lig’in borç stokunu da artıran önemli bir miktar. Toplam borcun %62’lik kısmı banka kredilerinden oluşuyor. Bilançoda banka kredilerinin ticari borçlardan fazla olması, kulüplerin finansal maliyetlerini daha da artırıyor.
Kulüpler pandemi nedeniyle dramatik düşen gelirlerine ulaşmaya, pandeminin yarasını sarmaya başladılar. Tablo.1’den de görülebileceği üzere dört kulübün toplam gelirleri 4.780 milyon TL’ye yükseldi. Gelir artışlarında en önemli etki maç günü gelirleri ve UEFA gelirlerindeki artıştan geliyor. Ticari gelirlerde bir kımıldanma gözlemleniyor. Bu olumlu gelişme kulüplerin 31/8/2022 itibariyle dönemsel karlarına da olumlu bir katkı yaptı. Ne var ki, kulüplerin dönemsel faaliyetleri sonrası 669 milyon TL’lik bir kar oluşsa da, dört kulübün geçmiş yıllardan gelen birikimli zararları 7.8 milyar TL’ye ulaştı. Bir diğer ifadeyle kulüplerin toplam zararları, 4.8 milyar TL’lik gelirlerinin % 183 üzerine çıkmış durumda. Doğal olarak bu olumsuzluk, kulüplerin özkaynak açıklarını da artırıcı bir etkiye sahip. Nitekim tablo:1’den de görülebileceği üzere dört kulübün özkaynak açıkları toplamı 31/8/2022 itibariyle 4 Milyar 976 milyon TL olarak gerçekleşti.
Geçmiş yılların mali tabloları ile karşılaştırıldığında kulüplerin; UEFA, sponsorluk, reklam, loca ve kombine bilet satışı gibi gelirlerde önemli tutarlara ulaştığı bir dönemi yaşadıklarını görüyoruz. Bunda pandeminin olumsuz etkisinin giderek azalmasının yanısıra, enflasyonun şişirici etkisinin de önemli rolü bulunuyor. Her ne kadar kulüplerin gelirlerinde pandemi sonrası önemli sayılabilecek artışlar yaşanmış olsa da, borçlanmadaki artışın gelirdeki artıştan daha hızlı olduğunu tablo: 22den görüyoruz. Bu kapsamda değerlendirdiğimizde; dört kulübün 31/5/2021- 31/8/2022 döneminde gelirleri %15,57’lik bir artışla, 4.780 milyon TL’ye ulaşsa da, aynı dönemde toplam borçlar %25,79’luk artışla 16.3 milyar TL’den, 20.5 milyar TL’ye yükseldi. Yani, kulüplerin borçları gelirlerinden daha hızlı artış kaydetti. Bu bağlamda değerlendirdiğimizde, oransal olarak en fazla gelir artışını %41,4’le Trabzonspor gerçekleştirirken; en yüksek borç artışı da % 50’lik artışla yine Trabzonspor’da oldu. Trabzonspor’un gelir artışına en büyük katkı ise 206,4 milyon TL ile UEFA gelirlerinden geliyor.
Nominal olarak gelirini en fazla artıran kulüp 1.465 milyon TL ile Fenerbahçe olurken, onu 1.235 milyon TL’lik gelirle Galatasaray izledi.
Sezon başında 14 futbolcu ve yeni teknik ekiple sözleşme imzalayan Fenerbahçe en borçlu kulüp olarak karşımıza çıkıyor. Toplam borç artışında, Fenerbahçe 6 milyar TL’yi aşan borcuyla, borç liginin liderliğine yerleşirken, Fenerbahçe’yi 5.6 milyar TL’lik borçla Beşiktaş takip ediyor.
Galatasaray ise en az gelir artışı sağlayan kulüp konumunda. Sarı kırmızılılar bu dönemde gelirlerinde % 3,87’lik bir artış kaydederken, borçlanma artış hızları ise % 25,1 oldu. Bu haliyle Galatasaray, gelirine göre borçlanması en çok artan kulüp oldu.
Gelir artışlarında enflasyonist etkiyle oluşan artışlar da söz konusu. Bu anlamda dört kulüp gelirlerinde nominal bir artış kaydetmiş olsalar da, enflasyondan arındırılmış (reel gelir artışları) gelirleri enflasyonun altında kaldı. Tablo:2’de kulüplerin 31/5/2021 ile 31/8/2022 arası gelir ve borçlarındaki artışları görebilirsiniz.
Kulüplerin özellikle ücret ve maaş giderlerindeki artış ile katlandıkları finansal maliyetler, faaliyet giderlerle birleşince, toplam giderler 7.9 milyar TL’ye yükseldi. En yüksek gider 2.3 milyar TL ile Fenerbahçe’ye ait iken, sarı lacivertlileri 2.2 milyar TL’lik giderle Beşiktaş izliyor.
Dört kulübün gelirleri toplamı 4.780 milyon TL’ye ulaşırken, Gider/Gelir oranında %189’luk oranla Beşiktaş ilk sırada yer alıyor. Yani, bu rasyoya göre Beşiktaş’ın giderleri, gelirlerinin %189’una ulaşmış vaziyette. Giderleri gelirlerini aşan dört kulübün giderlerini karşılayabilecek bir gelir yaratamadıklarını tablo:3’ten görebiliyoruz.
Dört kulübün gelirleri ile giderleri arasındaki fark 3.160 milyon TL’ye ulaşmış durumda. En fazla gider açığı veren kulüp ise 1.026 milyon TL ile Beşiktaş. Gelir ve gider dengesizliği kulüpleri ilave borçlanmaya itiyor ne yazık ki.
Tablo:4’ten de görülebileceği üzere, kulüplerin toplam gelirleri, onların borçları ve oluşan kümule zararlarını karşılamaya yetmiyor. Kulüplerin toplam gelirleri ile toplam borçlarını karşılaştırdığımızda: Beşiktaş’ın toplam borçları, gelirlerinin 4.9 katına; Galatasaray’ın ise 4.2 katına ulaştığını görüyoruz. Toplamda ise dört kulübün borçları, gelirlerinin 4.28 katına ulaşmış durumda. Borçlanmadaki aşırı artış, toplam gelirin yetersizliği ile birleşince ortaya zararlar çıkmaya başlıyor. Nitekim geçmiş yıllardan gelen zararlar toplamı da dört kulübün 7,8 milyar TL’ye ulaşıyor.
Toplam da kulüpler sahip oldukları her 100 TL’lik gelire karşın, 428 TL borçlanmaya yönelmiş durumdalar. Kulüpler yoğun bir şekilde borçlanma kaldıracı ile hareket ediyorlar. Bu durum zamanla onların finansal dengelerinin giderek bozulmasına ve sonuçta zarar etmelerine neden oluyor.
Dört kulübün geçmiş yıllardan gelen birikimli zararları ise toplam gelirlerinin 1.7 katına yükselmiş vaziyette. Kulüpler her 100 TL’lik gelire karşın, 170 TL’lik bir zararı bünyelerinde taşımak, bu zararı finanse etmek zorundalar.
Toplam geliriyle kıyaslandığında en yüksek zarara sahip kulüp olarak karşımıza %231’lik oranla Beşiktaş çıkıyor. Beşiktaş gelirinin 2,3 katı bir zararı mali yapısında taşıyan bir yapıya sahip.
Gelirin üzerinde bir borç ile faaliyetlerini devam ettirmeye çalışan kulüp yapısı sürdürülebilir bir mali yapının oluşmasına ne yazık ki, izin vermiyor. Mevcut gelir, gider ve borçlanma yapısı içerisinde bu kulüplerin borçlarını sıfırlayabilme olanakları bulunmuyor. Aksine, artan finans maliyetleri, kur farkları, önü alınamayan giderler kulübün borçlarını ve zararlarını kapatmaya yetmiyor.
Dört kulübün genel finansal durumu, bu kulüplerin önemli finansal yetersizliklere sahip olduklarını bize gösteriyor. Gelirleri giderlerini karşılamadığı için sürekli borçlanmak zorunda kalan, bunun sonucu önemli zararlara uğrayan, uluslararası sportif performansta gerileyen, mali disiplinden tamamen uzaklaşmış yönetsel, ekonomik ve finansal kulüp yapılarıyla karşı karşıyayız. Sürdürülebilir bir finansal yapı oluşturulamadığı sürece sorunların daha da giderek artacağını söylemek bir kehanet sayılmasa gerek. Sürekli zarar üreten bir yapı ile kalıcı performanslara ulaşmak günümüz finansal futbolunda mümkün görünmüyor. Bu çerçeve içinde bu kulüplerin kısa-orta ve uzun vadede finansal yükümlülüklerini nasıl yerine getirebilecekleri ise bir soru işareti. Türkiye Futbol Federasyonunun bu tablolar karşısında göstereceği tutum ise merak konusu.