Bu kontenjanlar Türkiye'yi Endüstri 4.0'a taşır mı?

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI

Bir önceki yazımızda 12 yıllık ilk ve orta öğretim sisteminin karnesi olan üniversite giriş sınavı sonuçlarındaki ürkütücü ve süre giden başarısızlık üzerinde durmuştuk. Bugün üniversite kontenjanlarının halini ele alacağız.

Üniversite eğitiminin esas gövdesini oluşturan devlet üniversitelerinde kontenjanların dağılımına baktığımızda çok çarpıcı, bir o kadar da kaygı verici bir manzara ile karşılaşıyoruz.

Sayfada gördüğünüz tabloyu iki yıllık kontenjan ve yerleştirme sonuçlarını eşleştirerek biz hazırladık. Tabloda devlet üniversitelerinin en fazla kontenjan ayırdığı bölümler, alanlar yer alıyor.

Kontenjanların sıralaması ve dağılımına baktığımızda başka söze gerek bırakmayacak kadar açık bir manzara ortaya koyuyor.

Devlet üniversiteleri en fazla kontenjanı 19 bin 532 kişilik ile İlahiyat ve İslami Bilimler bölümlerine ayırmış. Siyaset Bilimi, Kamu Yönetimi ve Uluslararası İlişkiler gibi aslında her biri başlı başına ayrı bir dal olan üç bölümün toplamı bile ilahiyata yetişemiyor.

Ardından her biri 16 bini aşan kontenjan ile tarih ve Türk dili edebiyatı geliyor. Mezun olan gençlerin hayata atılırken bir meslek söylemekte zorlanacakları bu iki bölümün kontenjanları, mühendislik bölümlerinin iki katını aşıyor. Bunlara ilk 20’ye giren coğrafya bölümünü de ekleyebiliriz.

İlk 10’da bir tek mühendislik alanı yok. Bilgisayar ve bilişim mühendisliği kontenjanı, ilahiyatın yarısından az. Öğretmenlik kontenjanları alt sıralarda yer bulabiliyor. Sizce devletin bu kontenjan tercihleri Türkiye’yi Endüstri 4.0’a taşır mı?

Tüm yazılarını göster