Küresel piyasalarda, aşılama çalışmalarının başlaması, ekonomilerin açılmaya başlaması ile birlikte ekonomi ve şirket karlılıklarının iyileşeceği beklentileri, FED’in güvercin duruşunu koruyan açıklamaları ve büyük ölçekli yeni teşvik beklentileri fiyatlamalarda etkili olan konu başlıkları olmaya devam ediyor. Yeni teşvik beklentileri eşliğinde tahvil faizlerindeki yükselişlerin soru işareti yarattığını ve riskli varlık sınıfında yer alan rekor seviyelerdeki hisse senetlerinde sınırlı kar satışlarının etkili olduğunu gözlemliyoruz. Yılbaşından bu yana bakıldığında küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksi yüzde 4, MSCI gelişmekte olan ülke hisse endeksi ise yüzde 11 yükselmiş durumda. Satış baskısı altında kalan altında toparlanma çabası etkili olurken, tahvil faizlerinde ve Ocak 2020’den bu yana en yüksek seviyelere yükselen Brent petrolde yukarı eğilim korunuyor. ABD 10 yıllık tahvil faizi altı baz puan daha yükselerek Şubat 2020’den bu yana ki en yüksek seviyeye ulaştı.
Bu hafta başta FED Başkanı Powell’ın açıklamaları olmak üzere, ABD’de güven endeksi, dayanıklı tüketim mal siparişleri, konut verileri, çekirdek PCE, Euro bölgesinde Şubat ayı güven endeksleri ve revize enflasyon verileri takip edilecek. Diğer taraftan, bu hafta Cuma günü Başkan Joe Biden’ın 1.9 trilyon dolarlık teşvik paketi için ABD Temsilciler Meclisi’nin, gerçekleştirmesi beklenen ilk oylama da haftanın önemli gündem konuları arasında yer alıyor.
Açıklanacak makro verilerde kısıtlamaların etkisini takip etmeye devam ediyoruz. Büyümeye yönelik öncü veriler imalat sektörü öncülüğünde dördüncü çeyrekteki yavaşlamanın daha sınırlı kaldığını, imalat sektöründeki esneklik ve kısıtlamaların yılın başındaki kadar şiddetli olmaması sayesinde ekonomilerdeki görünümün ikinci çeyrekten daha iyi durumda olduğuna işaret etti. Yeni vaka sayıları ve kısıtlama önlemleri ile birlikte küresel büyüme 2020 yılı sonlarında yavaşlama sinyalleri üretse de aşılama çalışmalarının başlaması, ekonomilerin açılması ve mali teşvikler gibi konular eşliğinde önümüzdeki dönem için özellikle de 2021 yılının ikinci yarısı için görünüm daha olumlu yönde şekilleniyor. Geçen hafta açıklanan Şubat ayı öncü PMI endekslerinin de bu görünümü teyit ettiğini takip ettik. Öncü PMI verilerinde öne çıkan en önemli konunun ise enflasyon baskılarındaki artış olduğunu söyleyebiliriz. Hammadde stoklarındaki problemler, tedarik sürelerindeki uzama, girdi maliyetlerindeki artış ve ertelenen talebin yılın ikinci yarısında devreye girecek olması enflasyondaki yukarı yönlü riskler açısından öne çıkan konular. Strateji raporlarımızda uzun bir süredir vurguladığımız gibi küresel enflasyonun piyasa beklentilerinden çok daha fazla artış göstermesini bekliyoruz. Özellikle gelişmiş piyasalardaki enflasyonun önemli ölçüde artacağını düşünüyoruz. Bu doğrultuda bu hafta enflasyon sinyalleri arayacağımız çekirdek PCE verileri de önemli olabilir. Temelde mali teşviklerin desteğiyle Ocak ayında kişisel gelirlerde güçlü artış beklentisi öne çıkıyor. Ayrıca ABD’de dayanıklı tüketim mal siparişlerinin Ocak ayında güçlü toparlanma göstermesi bekleniyor. Verilerde özellikle de enflasyon verilerinde piyasa beklentilerinden sapmaların rekor seviyelerdeki hisse senetlerinde düzeltmeyi tetikleyebilecek konu başlıkları arasında yer alabileceğini düşünüyoruz. 2021 strateji raporunda da belirttiğimiz gibi küresel enflasyonun özellikle de gelişmiş piyasalardaki enflasyonun bu yıl önemli ölçüde artmasını bekliyoruz.
FED Başkanı Powell’ın Kongredeki sunumu bu haftanın öne çıkan konuları arasında. FED Başkanı Jerome Powell Salı günü TSİ 18:00’de ABD Senatosu Bankacılık Komitesi’ne para politikası yarıyıl raporunu sunacak. Çarşamba günü ise ABD Temsilciler Meclisi Finansal Hizmetler Komitesi’ne hitap edecek. FED’in mevcut para politikasında, faiz oranları ve varlık alımları konusunda ileriye dönük yönlendirmede değişikliğe gitmesini beklemiyoruz. Ancak Powell’ın özellikle aşılama çalışmalarının başlaması ve Biden’ın 1.9 trilyon dolarlık teşvik paketi çalışmaları ardından ekonomideki görünüme, hem büyüme hem de temelde baz etkisi ile artmaya başlayacak olan enflasyona ilişkin değerlendirmeleri, özellikle de artan tahvil faizleri ortamında oldukça önemli olacak. Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz günlerde ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’ın, yeterli Koronavirüs (Covid-19) teşvik paketinin hayata geçirilmesi durumunda ülkenin 2022 yılında tam istihdama dönebileceğine dair açıklamaları tahvil faizlerindeki yükselişlere destek olmuş ardından da FED Başkanı Powell’ın güvercin içerikli açıklamalarını takip etmiştik. Powell maksimum istihdama ve yüzde 2,0 enflasyon hedefine ulaşana kadar faiz oranlarının sıfıra yakın kalacağını ve merkez bankasının ayda 120 milyar dolarlık varlık alımını sürdüreceğine vurgu yapmaya devam etmişti. Kısacası bu hafta Powell’ın varlık alımların azaltılmasının tartışılmasına neden olabilecek bir açıklamaya gitmesini beklemesek de açıklamalarında ekonomideki görünüme ilişkin daha olumlu bir değerlendirmenin, piyasalarda parasal genişlemeden daha erken çıkılabileceğine dair beklentilerin öne çıkmasına neden olabileceğini belirtmekte fayda görüyoruz. Geçen hafta yayınlanan Ocak ayı FED FOMC tutanaklarında üyelerin finansal riskler konusunda daha temkinli bir tablo ortaya koyduğunu gördük. Tutanaklarda üyelerin finansal riskleri ‘kayda değer’ olarak tanımlaması ve varlık değerleme baskılarının arttığına ilişkin ifadeler dikkat çekiciydi.