Gün geçmesin ki vergi ile ve özellikle de KDV ile ilgili doğrudan veya dolaylı bir düzenleme yapılmasın. “Kargadan başka kuş tanımaz” gibi vergiden başka bir konu ile uğraşılmasın.
Gerçekten de bu Hükümet 20 yıllık kesintisiz icraat döneminde;
- 10’u aşkın vergi affı veya teknik ifadeyle vergide yapılandırma yaptı. Bu afların sayısı Cumhuriyet döneminde yapılanların neredeyse yarısına ulaştı.
- Ekonomik reform paketleri adı altında sunulan çalışmaların hemen hepsinde vergi ile ilgili düzenlemelere yer verildi.
- Aynı şekilde tüm torba kanunlarının içerisinde mutlaka vergi ile ilgili düzenlemeler yer aldı.
- Yapılan düzenlemelerin büyük çoğunluğu da istisna ve muafiyet gibi vergi erozyonuna yol açan konular oldu, yani çok az sayıda yeni vergi getirilirken mevcut vergi kanunlarında sürekli vergi indirimleri yapıldı.
- Dolayısıyla bu düzenlemeler çok perakende ve ekonomik etki analizi yapılmadan gerçekleştirildiği için vergi hasılatında sürekli düşüşler yaşandı.
- Hatta vergi afları ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle de son 20 yılda vergi tahsilat oranları hep geriledi.
Anlayacağınız vergi gibi önemli bir silah çok hoyratça kullanıldı. Şimdiler de son barutlar kullanılmaya başlandı.
Nitekim önceki gün olağan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanı, vergi ile ilgili olarak yine ve yeni vergi düzenlemelerinin müjdesini verdi (!)…Özellikle temel ihtiyaç maddeleri ile bazı sektörel talepler çerçevesinde KDV oran indirimlerini özellikle de teknik ifadelerle sıraladı.
Vergi ile bu kadar çok uğraşınca vergi tahsilat rakamları da çok fazla oynaklık göstermeye başladı. Dilerseniz son 3 yılın sadece Dahilde Alınan KDV rakamlarındaki oynaklığa bir bakalım.
- Son yıllardaki rakamlara göre KDV tahsilatının toplam vergi tahsilatına oranı yüzde 10 civarında. Oysa tahminler yüze 7 civarında. Yüksek enflasyon oranları nedeniyle beklenenden çok yüksek çıkan Dahilde Alınan KDV tahsilatının da beklenenin üzerinde arttığı anlaşılıyor.
- Örneğin 2020 yılında Dahilde Alınan KDV gelir hedefi yaklaşık 58 milyar lira öngörülmüş, ancak yılın sonunda 71 milyar lira gerçekleşmiş.
- Aynı şekilde 2021 yılında da 71 milyar lira gelir hedefi çok ciddi bir sapma ile 123 milyar lira olmuş. Bunda da özellikle yılın sonlarında yaşanan çok hızlı enflasyon artışı çok etkili olmuş.
- Dahilde Alınan KDV rakamlarının seyri nedeniyle 2022 yılında da 124.8 milyar lira hedeflenmiş ki bu rakam toplam vergi gelirlerinin yüzde 10’una ulaşmış.
Bu rakamları şöyle okumak lazım.
Hedef ve gerçekleşmeler birbirini tutmuyor. Zira bir yandan enflasyondaki dizginlenemeyen yükseliş ve bir yandan da çok sık düzenlemeler yapılması böyle bir sonuç doğuruyor.
Altını çizmemiz gereken husus, böyle bir gidişatın çok sağlıksız olduğudur.
Bu sağlıksız gidişatın bir başka göstergesi de vergi tekniği diliyle “vergi harcaması” olarak adlandırılan istisna ve muafiyetler şeklindeki ayrıcalıkların olağanüstü yüksekliğidir.
Bunun için de 2022 yılı Bütçe Kanunu B cetvelinin eki olan vergi harcamaları tablosuna bakmak yeterli. Maliye’nin yaptığı hesaplamaya göre 2022 yılında vazgeçilen KDV tutarı tahmini 71.3 milyar lira. Oysa bu yılın KDV tahsilat hedefi ise 124.8 milyar lira civarında. Yani devlet çeşitli mevzuatla yaptığı 48 düzenleme ile 71.3 milyar lira KDV tahsilatından vazgeçmiş durumda. Bir başka anlatımda Maliye toplaması gereken KDV’nin yüzde 57’sini almaktan vazgeçmiş.
Şimdi bu yapılanlar yetmiyormuş gibi yılın daha ilk çeyreği dolmadan yeni vergi indirimleri yeni kanunlarla ve kararlarla gündeme geliyor. Buna göre KDV indirimleri şeklindeki istisna ve muafiyetlerin artacağı anlaşılıyor.
Yani özellikle KDV düzenlemeleri sürekli kırpılıyor ve her seferinde vergi gelirleri ciddi erozyona uğruyor.
Sözün özü: Galiba bu gidişle KDV’nin kaldırılmasına az kaldı!…