Pandemi sonrasında dünyada talep patladı. Hâlihazırdaki keyfi yerinde olan ihracatçının işi, yakın gelecekte de tatlı olacak. İhracat, 2022’de büyümeyi yine destekleyecek. İhracatçının Türk Lirası (TL) düşük kalsın demesi anlamsızdır. İhracatçı yüksek kârından biraz düşsün. Enflasyon beklentilerini yönetmek için TL güçlenmelidir. Türkiye’de çalışan kesimin yarısı, asgari ücret ve ortanca ücretle çalışıyor. Bu insanlar hayat pahalılığı karşısında eziliyorlar. Düşük faizle reel sektörü desteklemek, ekonomi politikasında bir tercihtir. Ancak sanayi sektörünün desteklenmeye ihtiyacı var mıdır? Geniş kitleyi düşünmek gerekiyor.
Yukarıdaki cümleleri, üç ay önce yazmışım. Sanayi sektörü muazzam bir dönem geçirdi. İşleri yine iyidir. Şirket bilançolarında bu görülüyor. 2022’de ihracat pazarlarımız canlı olacak. Türkiye, tedarik merkezlerinden rol çalmaya devam edecek. Belirttiğim gibi, sektörlerin faiz indirimlerine ihtiyaçları yok. Zaten politika faizindeki düşüş oranı, piyasa faizlerine yansımıyor. Özel bankalar kredi faiz oranlarını düşürmüyorlar.
Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, kurumların temel görevleri konusundaki hassasiyetini belirtiyor. Mevcut politikadan doğan rahatsızlığını dile getiriyor. Ama sonuçta ekonomi yönetiminden birileri bu politikayı oluşturdu. Ekonomiyle ilgili diğer bakanlıklar; Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Bu kurumlardan açıklamaların gelmesi gerekiyor. BDDK ve BİST gibi kurumların görüş belirtmelerine gerek yok. Politikanın yumuşak karnı nedir. Hangi seviyelerden sonra dolar kuru rahatsızlık yaratır. TL’nin 2022’de enflasyon kadar değer yitirmesi mi tercih ediliyor. TL’deki negatif reel faiz oranı için ne kadarlık bir pay var. Akademisyen olarak bir yol haritası görmek istiyorum. İki ay önce USD/TL paritesi 8,20’lerdeyken, ‘‘TL daha fazla güçlenmesin’’ diyen ihracatçılar da rehberlik istiyorlar.