Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuçları, yine aynı başarısız karneyi ortaya çıkardı. Gençlerin eğitim yaşamı daha ilkokuldan başlayarak iyi bir üniversiteye girebilmeye endeksli olarak şekilleniyor. Bu hayalle 12 yıllık eğitim hayatı, gençler için zorlu mücadeleyle, aileler için büyük maddi yüklere katlanarak geçiyor. Bunca çaba ve fedakârlığın sonunda girilen sınavın sonuçları, gençlerin 12 yıllık eğitim sürecini bilimsel donanım açısından çok yetersiz tamamladıklarını ortaya koyuyor.
2023 YKS sonuçlarıyla bir kez daha tekrarlanan bu manzarayı ortaya çıkan sayısal sonuçlarda net olarak görüyoruz:
● Bu yıl sınavlara girmek için 3,5 milyonun üzerinde genç başvurdu. Bu sayı son 2 yılda 935 bin kişi ve yüzde 36 arttı. Üniversite kapısında yığılan genç sayısındaki hızlı artış dikkat çekici, bu durum eğitim sistemi ve istihdam yapısı alanındaki sorunlara işaret ediyor.
● Sınavın alt aşaması olan Temel Yeterlilik Sınavı’na (TYT) 2 milyon 995 bin genç katıldı. Bunların 855 bini yeni mezun öğrencilerden oluşuyor. Buna göre sınava girenlerin 2 milyon 140 bini, yani yüzde 71,44’ü önceki yıllarda mezun olmuş gençler. Bu veri de üniversite kapısındaki yığılma ve tıkanmanın bir göstergesi.
● YKS’nin alt düzeydeki aşaması olan TYT’de 40 Türkçe sorusunda ortalama doğru yanıt sayısı 19.17’de kaldı. İkinci aşama olan Alan Yeterlilik Sınavı’nda (AYT) 24 Türk dili ve edebiyatı sorusunda ise doğru yanıt sayısı ortalama 6,4’le sınırlı. Doğru yanıt oranı TYT’de yüzde 47.92, AYT’de ise sadece yüzde 26.67. Öğrenciler kendi eğitim dillerinde bile orta düzeyde bir bilgiye sahip değil.
● Sosyal bilimlerde de karne pek farklı değil. TYT sosyal bilimler testinde 20 soruda doğru yanıt ortalaması 8.49. AYT’de 21 tarih sorusunda ortalama doğru yanıt sayısı 4,32, 17 coğrafya sorusunda ortalama doğru yanıt sayısı 4.29 ve 18 felsefe sorusunda ortalama doğru yanıt sayısı 3,79. Öğrenciler coğrafyada 4 sorudan 1’ine, tarih ve felsefede ise ancak 5 sorudan 1’ine doğru yanıt verebilmiş.
● Matematik ve fen bilimlerinde durum çok daha kötü. TYT’de 40 temel matematik sorusunda doğru yanıt sayısı 7,37. Fen bilimlerinde doğru yanıt sayısı 20 soruda 2,91. AYT’deki doğru yanıt sayıları matematikte 40 soruda 7,20, fizikte 14 soruda 2,18, kimyada 13 soruda 1.48 ve biyolojide 13 soruda 1,89. Bu alanda doğru yanıt oranları yüzde 18,4-11,4 aralığına düşüyor.
● Yabancı dillerde de benzer bir durum var. Dillere göre ortalama doğru yanıt sayısı 80 soruda 19.40 ile 23.88 arasında.
● Doğru yanıt sayılarının dağılımı ve standart sapma verileri, durumun bu sayıların ifade ettiğinden de ağır olduğunu gösteriyor. Standart sapmanın yüksek olması eğitimdeki eşitsizliğin bir ifadesi. Özellikle Matematik ve fen bilimlerinde en düşük doğru yanıt sayılarının en yüksek paya sahip olması ve zirvenin sıfıra yakın olması, resmin en ürkütücü yanı.
● Geçmiş yılların karneleri de çok farklı değil. Bu yıl deprem gerekçesiyle ikinci dönem dersleri sınava dahil edilmedi. Göreli kolaylığa rağmen sonuçlar pek farklı değil. Hatta AYT’de doğru yanıt ortalamalarında düşüş var.
● Bu durum üniversitelerin eğitim kalitesini de aşağı çekiyor. Çünkü öğrenciler gerekli ve yeterli donanıma sahip olmadan ve esas olarak ezbere dayanan bir bilgi ve beceri kapasitesi ile yükseköğrenime başlıyor. Yükseköğrenim sürecinin ilk yılları bu boşluğu kapatmak için verimsizliğe mahkûm oluyor.
Bu kötü sonuçların sorumlusu ne gençler ne de aileleri. Bu kötü karnenin asli sahibi ve sorumlusu mevcut eğitim sistemi ve Milli Eğitim Bakanlığı’dır.