BRICS üyeleri ağustos ayında, Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde düzenlenen liderler zirvesinde (Putin katılmadı/ katılamadı) Birliğe yeni üye alınmasına onay verdi. Böylece Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan BRICS’in yeni üyeleri oldular.
Artık hemen herkesin bildiği üzere BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın İngilizce isimlerinin ilk harflerinin kısaltılmasıyla ifade edilen bir birlik. Birlik adını 2001 yılında Goldman Sachs'ın baş ekonomisti Jim O'Neill’ın yaptığı bir araştırmadan aldı. Hatta böyle bir birlik fikri de bu araştırmadan doğdu diyebiliriz. Birlik önce dört üye tarafından kuruldu, 2010 yılında da Güney Afrika gruba katıldı.
BRICS’in dünyadaki yeri
Dünya nüfusunun yüzde 41’i yani 3,2 milyar insan bu ülkelerde yaşıyor. BRICS ülkelerinin toplam yüz ölçümleri dünyanın karasal yüz ölçümünün yüzde 26,7'sine karşılık geliyor. Rusya tek başına dünya karasal alanının yüzde 17’si üzerine oturmakta. BRICS, üye ülkelerin toplam gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) 56 trilyon dolar. Yani dünya GSYH’sinin yüzde 31,5'i dolayında. BRICS ülkelerinin dünya dış ticaretindeki payları ise yüzde 18. Yabancı yatırımların yüzde 22'si de bu ülkelerde.
BRICS, gevşek bir örgütlenmeye sahip. Bundan dolayı AB, NATO hatta Dünya Bankası’yla bile karşılaştırılamaz. Son genişlemeye kadar üyelerin tümü G-20 grubundaydı. Halen 40’a yakın ülke Birliğe katılmayı düşünüyor. Bu ülkelerin yirmi ikisi başvurdu bile; yeni kabul edilenler bu yirmi iki ülkenin içindeydi. BRICS’e gözlemci üye statüsünde katılan Türkiye de katılıma çok sıcak bakan ülkeler arasında. Yeni katılanlar arasında dünya petrol ve doğal gaz rezervinin önemli bir kısmına sahip ülkeler olması grubu güçlendirdi.
Artık Birliğe (guruba) ilişkin çıplak gözle görülebilen saptamalarımızın arkasında gizlenen diğer olgulara bakabiliriz.
BRICS’in az konuşulanları
BRICS’in üyelerinin birçoğu kendi arasında kanlı bıçaklı. S. Arabistan ve İran Orta Doğu’da; Afrika da emanetçi örgütler ve devletler aracılığıyla sürekli kavga halindeler. Gözlemci üye Türkiye yakın tarihe kadar BAE, Mısır ve S. Arabistan’la kavgalıydı. Çin ile Rusya arasındaki toprak anlaşmazlığı devam ediyor. Hindistan, ülkesindeki Müslüman azınlığa yapmadığını bırakmıyor. Rusya ve Çin, Türk azınlıklara soykırım yapıyor. Rusya, Kırım tatarlarını sürgüne gönderdi; Çin, Uygur Türklerini toplama kamplarına doldurdu, Tibetlileri yok etmek, Tayvan’ı işgal etme niyetinde. Etiyopya kendi halkı ve çevre ülkelerle savaş halinde.
Bu ülkelerin tamamına yakını din ve milliyetçilik gibi iki tuzağın içine düşmüş durumdalar. Ülkelerin yöneticileri iktidarda kalmak için sürekli düşman üreterek bu gerici ideolojilerle halklarını bir arada tutmaya çalışıyor.
BRICS ülkelerinin tamamı tam demokrasiyle yönetilen ülkeler değil. Demokrasi endeksinde en iyi durumda olanı 45. sıradaki Güney Afrika. O da kusurlu demokrasiyle yönetilen ülkeler grubunda. Demokrasi endeksinin en altında yer alan ülkelerin sıralamadaki yerleri şöyle: Çin 156., İran 154. ve S. Arabistan 150. sırada. Demokrasi endeksinde sıralamada 100’ün üstünde yer alan diğer ülkeler Rusya 146., Etiyopya 122., Mısır 131., BAE 133. sırada ve gözlemci ülke Türkiye 103. sırada. Tablodan da göreceğiniz üzere BRICS ülkelerinin önemli bir kısmı otoriter rejimlerce yönetilmekte. Bu ülkelerin bazılarında seçim olması onların demokrasiyle yönetiliyor olması anlamına gelmemekte. Nitekim Rusya’nın yeni Çarı Putin seçimden önce muhalefet liderlerini hapse göndermekte.
Sonuç olarak BRICS ülkeleri dünya GSYH’sinde önemli bir yer tutsa da dünyanın karanlık yüzünde, hatta Yeni Orta Çağın karanlığında yaşayan ülkeler. Bizden uzak olsunlar diyeceğim ama ülkemizi yönetenler bu karanlığa dalmakta hevesli gibiler.
Okuma önerisi: Ersin Kalaycıoğlu, Halk Yönetimi.
David Runciman, Özgüven Tuzağı.