Bir ülkedeki üretim, o ülkedeki iç talebi ve ihracat talebini karşılamak için yapılır. Türkiye sanayi sektörü için konuşursak; sanayi üretimi, Türkiye içindeki talep ve Türkiye’den diğer ülkelere yapılan ihracatın seyrine göre değişir. İç talebi, enflasyondan arındırılmış olarak en iyi betimleyen göstergelerden biri perakende satış hacim endeksi. Bu endeks ile sanayi üretim endeksi genellikle birbirine çok yakın seyreder.
Kimi zaman birbirinden ayrışsalar da ana trendleri aynıdır. Ancak iki gösterge arasındaki yakın ilişki 2022’de bozulmaya başladı. Sanayi üretiminde kayda değer bir değişim yokken, tüketim hızla arttı. Sorun 2023’te şiddetlenerek devam etti. Yazının konusu bunun sebepleri olmadığı için o konuya girmeyeceğim ama hepimizin bildiği gibi sorunun temelinde ultra gevşek para politikası ve negatif faizler vardı.
Sonuçta gördüğümüz şey ise, dört çeyrek peş peşe daralan sanayi sektörü, üretimden değil tüketim artışından gelen büyüme, hızla yükselen ithalat ve cari açık oldu. Yandaki grafik, perakende satışlar ile sanayi üretimindeki değişim arasındaki farkı gösteriyor.
Normal şartlarda 0 civarında hareket etmesini beklediğimiz iki gösterge arasındaki fark, tüketim lehine 45 puana kadar yükseldi. Son dönemde tüketim öncülüğünde büyüme eğiliminin zayıfladığına yönelik işaretler var.
Perakende satış hacim endeksi yükselişine yavaşlayarak devam ediyor. Buradaki yavaşlama, tüketimde yavaşlama demek. Tüketimde yavaşlama ise ithalatı aşağı çeken, cari dengeyi iyileştiren bir unsur. Peki bir yandan iç tüketimi yavaşlatırken, diğer tarafta üretimi hızlandırabilir miyiz? Dış talep güçlü olsaydı evet ama bugünkü konjonktürde kısa vadede biraz zor.
Üretim artışını hızlandırmak için ihracata odaklanmak gerekiyor fakat, dış talep 2023’te olduğu gibi 2024’ün de büyük bölümünde zayıf kalacak. Son çeyrekte ihracatta kıpırdanma görene kadar sabretmemiz gerekecek. Diğer taraftan, 2022 ve 2023’ün ilk yarısında içeride hızla artan maliyetlerin, kurdaki yarı sabit seyir nedeniyle ihracat fi yatlarına yansıtılamaması pek çok firma için müşteri kaybı ya da daha düşük miktarlı ihracatla sonuçlanmıştı.
Henüz bu firmaların dış pazarlara geri dönmediğini görüyoruz. Son soru da şu olsun: Üretim ve tüketim büyümesi arasında denge ne zaman yeniden sağlanır?
Ya da grafikteki değer ne zaman yeniden 0’a yakınsar? Bu sorunun cevabı da yine yılın son aylarını gösteriyor. Teorik olarak bunu birkaç ay içinde gerçekleştirmek de mümkün ancak o durumda ticaretin çok hızlı bir şekilde durması ve buna bağlı tepkiler gelişeceği için, şu anda kademeli bir yavaşlama sürecindeyiz. Tüketim ve üretim arasında zayıflayan ilişkinin yeniden kurulması, 2024’te üretim artışından çok tüketim hızındaki yavaşlamaya bağlı.
2024’ün sonundan itibaren ise, üretimin hızlanmaya başladığını göreceğiz. Sonbahara (ihracat büyümeyi yeniden desteklemeye başlayana) kadar, tüketimdeki yavaşlama ila yola devam edeceğiz. Üretim artışı devreye girdikten sonra faiz indirimleri ile tüketim yavaş yavaş rahatlatılacak gibi görünüyor