En büyük şehrin, en büyük arterlerinden birinin kenarında onlarca yıl önce kurulmuş bir fabrika… Neredeyse şehrin göbeği denilecek bir yerde. Önünden binlerce araç geçiyor. Kuruluşundan bugünlere yaşananları uzun bir sohbetle anlatan ‘patron’ sohbetin sonunda ne dese beğenirsiniz? “Biliyor musun? Bizim fabrikanın ruhsatı yok!”
Nedeni başka konu, ruhsatsız nasıl çalıştığı, başına gelenler de…
Ancak sadece o değil, o bölgede olan diğer fabrikalar da ruhsatsızmış. Bunu yerel yönetim ve diğer otoriteler de biliyormuş. Onlarca yıldır ‘böyle gelmiş, böyle gidiyor’muş.
Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri başta olmak üzere altyapılı üretim alanları öncelikle engelsiz çalışmayı temsil eden ‘ruhsat’ sahibi olmak için fonksiyon görüyor olmalı. Sadece onlar değil teknoparklar, teknokentler, özel endüstri bölgeleri, serbest bölgeler de...
Üretimin yapıldığı her üssün sahip olduğu çağdaş altyapı, küresel rekabetle önce başa çıkmanın, ardından daha ileri rekabet gücü kazanmanın ön koşulu.
Ortak sorunların çözüldüğü, ortak ihtiyaçların karşılandığı altyapılı üretim alanları bu nedenle bir zorunluluk. Türkiye’nin dört bir yanında hükmi şahsiyet kazanmış 400 kadar OSB, 125 bin hektar alan üzerine kurulu. Faaliyette olan işletmelerin kapladığı alan 102,1 bin hektar. Yaklaşık 23 bin hektar alandaki parseller henüz faaliyet dışında.
Biliyorsunuz Sanayi Bakanlığı son dönemde tüm OSB’lerde bulunan boş sanayi alanlarını yatırımcıların tahsis başvurularına açtı. İlk 3 ayda 16 OSB’de 2,3 milyon metrekarelik alan için 160 sanayiciye ön tahsis yapıldı. Ayrıca 122 OSB’de 7,1 milyon metrekare büyüklüğündeki 656 yatırım yeri için 1507 sanayici tahsis başvurusunda bulundu. Uygulamanın dördüncü ayında da 96 OSB’de toplam 14,6 milyon metrekare büyüklüğünde 913 yatırım yeri tahsis başvurularına açıldı. 15 OSB’de 5,7 milyon metrekarelik alan da ön tahsis başvurularına açıldı.
Hepsini toplayalım; tamamının tahsisi yapılmış olsa bile ancak 2700 hektar ediyor. Yani sanayi alanları sadece ‘yer’ olarak bile henüz tam anlamıyla değerlendirilebilmiş değil. Parsel tarafından bakacak olursak; 400 civarındaki OSB’de 60 bin civarında parsel var. Bunların 24 bini henüz tahsis edilmemiş görünüyor.
Tüm sanayi alanlarını topladığımızda ise ancak küçük yüzölçümlü bir şehir ediyor. Bir yandan mevcutların doldurulması, bir yandan yeni alanların sanayiye kazandırılması gerekiyor.
Ve nihayet ‘yer sorunu’nu aştıktan sonra reel sektörün diğer dertleri başlıyor. Yatırımdan ihracata, finansmandan teşviğe, faizden krediye, teknolojiden dampinge uğraşmak gerekiyor. Böyle gelip böyle gitmemesi için çok çok çaba gerekiyor.