Koronavirüs pandemisi ile birlikte istisnasız tüm dünya ekonomilerinde çok ciddi boyutta daralmalar yaşandı ve daha bir süre daha yaşanmaya da devam edecek. Tam normalizasyon sürecinin hastalık ile ilgili etkili bir aşı ve tedavi yöntemi bulunana kadar oluşmayacağı ortada. Bu hafta IMF de 2020 küresel büyüme tahminini %-3’den %-4,9’a aşağı yönlü revize etti. Hal böyle iken, Türkiye de dahil, küresel piyasalardaki artan risk iştahı ekonomik tahminlere oldukça tezat bir görüntü oluşturuyor.
Bu hafta Project Syndicate sitesinde piyasalar konusunda 2 uzman ekonomistin görüşleri yayınlandı. Birincisi Nobel ödülü sahibi ve davranışsal ekonomi üzerinde uzman olan Robert Shiller. Diğeri ise BRIC teriminin mucidi eski Goldman Sachs baş ekonomisti Jim O’Neill. ABD borsalarına odaklanarak pandemi sürecinde bu borsaların 3 farklı fazdan geçtiğine vurgu yapıyor. S&P500 Ocak sonundan Şubat 19’a yüzde 3 yükseliş, o tarihten 23 Mart’a kadar yüzde 34 çöküş ve sonrasında bugüne kadar yüzde 42 yükseliş göstermiş. Shiller bu gelişmeleri, her zaman yaptığı gibi haberler ve bu haberlerin yatırımcılar tarafından nasıl algılandığı üzerinden okuyor. İlk fazda hastalığın gelişimi ile ilgili umursamazlık, ikinci fazda hastalığın DSÖ tarafından pandemi ilan edilmesi ile birlikte panik ve üçüncü fazda tüm gelişmiş ülkelerin peşi sıra rekor büyüklükte destek paketleri açıklaması ile birlikte aşırı bir iyimserlik piyasalara hakim olmuş durumda. Bu aşırı iyimserliği körükleyen bir veri de 2009 yılında açıklanan destek paketleri sonrasında borsaların coşmuş olmasının yatırımcı hafızasındaki yeri.
O günlerde ve hatta 2018’de görülen düzeltme hareketi sonrasında pozisyon almamış olanların “bu sefer treni kaçırmayalım” (FOMO – fear of missing out) psikolojisi de etkili olmuş gözüküyor.
Şahsen Shiller’in davranışsal yorumlarına katılmakla birlikte, Fed’in bu sefer finansal olmayan şirketlere yönelik doğrudan desteklerinin daha güçlü olmasının da piyasaları canlandırmada etkili olduğu söylenebilir.
Ayrıca, bir kısım destek paketinin hanehalklarına doğrudan gelir desteği şeklinde olması da borsaları körükleyen bir olgu. Pandemi sürecinde evde kalan ve eline devletten bir miktar “düşeş” para geçen küçük yatırımcıların borsaya girmesi de endeksleri yukarı çıkartıyor. (Borsalar için “taze para” çok önemlidir.
Bu taze para günlük hacme göre çok yüksek olmasa bile fiyatlar üzerinde önemli etki yapar.) Türkiye’de de benzer bir etkiyi gözlemliyoruz. Yavaşlamış olmakla birlikte yabancıların çıkış eğiliminin devam etmesine karşın borsa endeksi küçük yerli yatırımcıların desteği ile 23 Mart’tan beri tam S&P500 kadar (yüzde 42) yükselmiş durumda.
Bu bağlamda asıl soru borsalarda görülen bu aşırı iyimserliğe karşı reel piyasalarda gerçekten de endekslerin işaret ettiği gibi hızlı bir “V” şeklinde düzeltme olup olmayacağı. Bu noktada Jim O’Neill çoğu ekonomistten daha iyimser. Goldman Sachs’deyken geliştirdiği “Küresel Öncü Göstergeler” endeksinin bugünlerde artış eğiliminde olduğuna dikkat çekiyor. ABD, Avrupa ve Asya’da aylık PMI göstergeleri ve son 2 aydır ABD istihdam verilerinin yukarı yönlü olduğuna ve Çin’de ise Caixin hizmetler PMI endeksinin Haziran’da son on yılın en yüksek seviyesi olan 58,4’e yükselmiş olduğuna vurgu yapıyor. O’Neill’in takip ettiği bir başka yüksek frekanslı gösterge olan Güney Kore ihracatının da önceki aylara göre önemli ölçüde toparlanmış olması pozitif bir gelişme.
Açıkçası ben O’Neill kadar iyimser değilim. Öncelikle, çoğu yerde pandeminin ikinci dalgasının ortaya çıkmakta olduğunu görüyoruz. Belki, bu sefer sokağa çıkma ve diğer kısıtlamalar daha lokalize kalacak. Ancak, böyle bir gelişmenin tüketici davranışları üzerinde etki yapmaması imkansız. İkinci olarak da, pandemi atlatılıp normalizasyon sürecine girildiği zaman bile özellikle istihdam piyasasının normalize olmasının uzun zaman alabileceği endişesini taşıyorum.
Bu 2 unsur ekonomilerdeki “efektif talep”i baskı altında tutmaya devam edecektir. Hakeza, bu süreçte merkez bankalarının bilançolarını gereğinden erken bir zamanlamayla daraltmaya gitmeleri durumunda ise piyasalarda yeniden güçlü bir satış döngüsüne geri dönebiliriz.