Faizler öylesin düştü ki 1 yıl vadeli mevduatın net getirisi %6,2 ve bu da enflasyonun yarısı kadar bile değil. Negatif reel faiz ortamında tasarruf, kendine yeni yollar aramaya başlamışken, emlak %15-25 zamlanıverdi, otomobilin ikinci eli neredeyse sıfırına koşuyor ve %25 pahalanıverdi. Altın, döviz? Onların da etrafını dikenli tel niyetine vergi ile çevreledik. Borsa’ya doğru sürü yönelişi başladı.
Yılbaşından bu yana 313 bin yeni yatırımcı, şansını Borsa’da denemeyi seçti. Deneme diyorum zira borsa ülkemizde daima macera arayışlarının adresi oldu. Kurumsalı, yabancısı girip çıktıkça, küçükler ya seyretti veya söğüşlendi.
Şimdi küçükler yeniden Borsa’da… Gerçi son iki yıldır bir trend değişimi yaşanıyordu. Önceleri, yükselirken ilk başta büyük hisseler çıkar sonra küçükler buna eşlik ederdi. Şimdi küçük hisseler yükseliyor ve büyükler, az da olsa onlara eşlik eder oldu.
2018 kur şoku ardından getirilen tedbirler, kredi notumuzun yatırım yapılabilir seviyenin altında olması, risk priminin yükselmesi, yabancının, gelişmekte olan ülkeler içinde Türkiye ilgisini azalttı. Faiz düşüşüyle birlikte getiri marjları azalınca, Borsa’dan da gider oldular.
Onların boşluğunu, diğer yolları tıkanan küçükler dolduruyor. Faiz düşük, emlak fahiş, altın ile döviz zaten mevcut paranın park yeri olmuşken, Borsa’ya yöneliş zaten kaçınılmazdı. Korkum, küçüklerin yine çaylak gibi avlanacağıdır.
GÖÇEBE YATIRIMCININ KISA MOLA MEKÂNI
1986’da 24 kâğıtla başlayan macerasından borsamız, sürekli girilip çıkılan ama asla konaklanmayan yer oldu. Göçerler gibi gelen para; kimine kazandırdı, çoğuna kaybettirdi ve herkes parasını kurtarma derdine düştü.
Giren çıkıyor, acep nedendir? Küçük yatırımcı acep neden korunmaz? Son gelenler acaba Borsa’dan sağ çıkabilecek mi? Şairin sözüyle bitireyim; “Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasılsa içinden sağ çıkamayacaksınız.”