Tıpkı kredi kartının bir ödeme aracı değil de kredi enstrümanı olduğunu sanan kart sahipleri gibi… Hatırlayın; bir ara herkesin cebinde beş on bankanın kredi kartı bulunuyordu.
Bankalar, sokak ortasına kurdukları kiokslarda, gelip geçene kredi kartı dağıtır olmuşlardı. Bu süreçte herkes kredi kartı limitlerini çabucak doldurdu.
Alışveriş histerisi sebebiyle limitler dolup ödeme vakti geldiğinde, bir karttan para çekip ötekini ödeme kısır döngüsüne saplanılmıştı. Covid 19 Salgın döneminde de bunun benzerini gördük. Ucuz kredi hibe olarak görüldü. Halk krediye koştu.
EN ÇOK KONUT KREDİSİ BORCA SOKUYOR
Türk Bankacılık Sektöründe Mart 2021 itibarıyla; toplam içinde ticari ve kurumsal kredilerin payı; %54 düzeyinde. KOBİ kredileri %23, Tüketici kredilerin (kredi kartları dâhil) %23 seviyesinde...
23 Mart itibarıyla 3,777 milyar liralık toplam kredi tutarının 2,418 milyarı TL cinsinden, 1,359 milyar liralık kısmı yabancı para kredilerden oluşuyor. Bireysel krediler içinde ihtiyaç kredisi %47, konut kredisi %33 ve kredi kartları ise %18 paya sahip. Takipteki kredilerin brütü de 150 milyar lira.
İKİ TARAFI KESKİN BIÇAK
Borç; iki tarafı kesin bıçak gibidir. Alanı da vereni de kesebilir. Tehlikelidir. Tehlike sinyali, daha borç ihtiyacının oluşum sürecinde verilir. Eğer bu borç, acil ve zorunlu ihtiyaca değil de ucuz kredi imkânları ve gösteriş yatırımları için talep edilecekse, tehlike zaten bu ön kabulden tanımlanmıştır. Böylesi bir borçlanma ile şirket de birey de fayda değil, zarar görecektir.
KREDİ ASLA HİBE DEĞİLDİR
Kredi, bir borçlanma çeşididir ve asla hibe değildir. Bunu size veren, vadesi geldiğinde, üzerine koyduğu faiz yükü ile birlikte bu borcu geri ödemenizi isteyecektir.
Kritik tehlike sinyali ise borç taksiti ödemelerinin aksamasıyla gelir. Nakit akışı borç taksitine yetmemeye başlar. Borcu borçla kapama çözümü, kolayda durur. Bu batağa bir kez saplanınca buradan çıkmak ya çok zor veya imkânsız olacaktır.