Enflasyon oranları açıklandığı saatlerde Selanik'te Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün evini ziyaret ediyordum. Başkonsolosumuz Sn. Efe Ceylan ile sohbet ederken telefonlar hiç susmadı. Sesini kapatsam da ekrandan ardı ardına arayan numaraları görebiliyordum.
Harika sohbet ve Atatürk Evinin bahçesinde resimler çektikten sonra yorumlar ve analizleri dikkatle okudum. Dünkü yazının üzerine söylenecek pek az şey kalsa da bazı ayrıntılara değinmeden edemeyeceğim.
Dün de belirttiğim gibi, Beklentilerin çok az altında olmasına rağmen %80 civarında bir enflasyondan bahsediyoruz ki bu haliyle baz etkisine rağmen TÜFE’nin yıl sonu % 60’ın altında gelmesi oldukça zor.
Şakası bile olmaz diyeyim, ÜFE ve TÜFE arasındaki makas 60 puana çıktı. Eğer mal ve hizmet fiyatlamaları ile ücret ayarlamaları bu hızla devam ederse gelecek yıl sonunda bile hala % 40-50 arasında bir enflasyon ile karşı karşıya kalabiliriz. Erkenden yapılacak seçimlerin “kurtarıcı” olarak değerlendirilmesi bu sebepten diyebilirim. Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, şu an yürütülen politikalardan vaz geçileceği beklentisi tavan yapmış durumda.
"Krediler Zarar Fonlamaya Dönüşmesin.."
Elbette zamlardan sonra, haziran ayında en yüksek artış enerjide gerçekleşmiş, sebze fiyatlarında da gerileme olmuş gözüküyor. Yine de gıda fiyatları yıllık bazda rekortmenlerin arasında. Neredeyse bir yılda % 100 artış gerçekleşmiş. Dövizin güçlü seyri yan etkileri artırıyor elbette.
Dün bana gelen telefonların arasında finans kesimi de vardı. Üreticide % 140, tüketicide %80’lik enflasyona bakarak “faizler buna göre çok düşük” diyerek pembe tablo çizen de oldu. Ben de “o şekilde düşünmeyin” dedim. Sonuçta kredilerin geri ödemesi sadece ciroların enflasyona göre artışına bağlı değil. Kar etmeyen firmalar istedikleri kadar cirolarını artırsınlar, aldıkları krediler “zarar fonlama” gibi bir faaliyete dönüşüyor. Yaşamak için genişlemeyi düşünenler ile küçülmeyi düşünenler arasından bakalım kim haklı çıkacak ?
Bildiğim önemli gerçek enflasyonla şişen aktif değerlerinin hep aldatıcı olduğudur. Borç gerçek, alacak ise beklentidir.