‘Enerji üçlemi’ ile karşı karşıyayız: Dünyamız çevresel performans, enerji güvenliği ve fiyat-maliyet- rekabet parametrelerinde yeni bir optimizasyona gidiyor.
Tüm dünyada tartışıldığı üzere, “Enerji Dengeleri” kavramı ve enerji sistemlerinin bütüncül olarak ele alınması konusu son derece önemli. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri bu çerçevede önemli bir misyonu yerine getirmeye çalışıyor ve ülkelerin kalkınma yolculuğunu yeniden düzenlemeye çalışıyor. Küresel enerji ve iklim etkenli uzun bir net-Sıfır yolculuğu bu… Oluşturulan senaryolarda 2030 ve 2050 durakları çok önemli; herkes için uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimin sağlanması amaç...
Ve ‘Enerji üçlemi’ ile karşı karşıyayız: Dünyamız çevresel performans, enerji güvenliği ve fiyat-maliyet-rekabet parametrelerinde yeni bir optimizasyona gidiyor. Daha güvenli ve temiz bir enerji geleceğine kavuşmak için enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ile temiz enerji teknolojileri anahtar.
Bu iki anahtar konuyu; hem küresel bağlamda hem de ülkemizin belirli alanlardaki potansiyelini dikkate alarak ortaya koymaya çalışalım.
KÜRESEL BAĞLAMDA DURUM:
BM ‘Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı1 incelediğimizde; genel olarak aşağıdaki durumla karşılaşıyoruz:
Elektrifikasyonda etkileyici bir ilerleme yok; yavaşlama sözkonusu.
Enerji verimliliğinde global hedeflere ulaşılabilmesi için yıllık enerji yoğunluğu gelişiminde 2030 hedeflerine ulaşılabilmesinde yoğun bir çabaya ihtiyaç var.
Gelişmekte olan ülkelere, uluslararası finans akışının azaldığı gözleniyor. 2010 yılından 2023’e yenilenebilir enerjinin yükselişine tanıklık ediyoruz.
İncelememizi sürdürüp hedefler ve indikatörler bağlamına geçtiğimizde ise aşağıdaki bulgularla karşılaşıyoruz.
HEDEF
7.1 2030 yılına kadar uygun fiyatlı, güvenilir ve modern enerji hizmetlerine evrensel erişimin sağlanması
7.1.1 Elektriğe erişimi olan nüfus oranı
7.1.2 Temiz yakıtlara ve teknolojiye birincil güveni olan nüfusun oranı
HEDEF
7.2 2030 yılına kadar, küresel enerji karışımında yenilenebilir enerjinin payını önemli ölçüde artırmak
7.2.1 Toplam nihai enerji tüketiminde yenilenebilir enerji payı
HEDEF
7.3 2030’a kadar, enerji verimliliğindeki küresel iyileşme oranını ikiye katlayın
7.3.1 Birincil enerji ve GSYİH cinsinden ölçülen enerji yoğunluğu
HEDEF
7.a 2030 yılına kadar, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, gelişmiş ve daha temiz fosil yakıt teknolojisi dahil olmak üzere temiz enerji araştırma ve teknolojisine erişimi kolaylaştırmak ve enerji altyapısı ile temiz enerji teknolojilerine yatırımları teşvik etmek için uluslararası işbirliğini geliştirmek
7.a.1 Hibrit sistemler de dahil olmak üzere temiz enerji araştırma-geliştirme ve yenilenebilir enerji üretimini desteklemek için gelişmekte olan ülkelere uluslararası mali akış sağlamak
HEDEF
7.b 2030 yılına kadar, gelişmekte olan ülkelerde, özellikle en az gelişmiş ülkelerde, gelişmekte olan küçük ada devletlerinde ve denize kıyısı olmayan gelişmekte olan ülkelerde, ilgili destek programlarına uygun olarak herkes için modern ve sürdürülebilir enerji hizmetleri sağlamak üzere altyapıyı genişletmek ve teknolojiyi yükseltmek
7.b.1 Gelişmekte olan ülkelerde kurulu yenilenebilir enerji üretim kapasitesi (kişi başına watt olarak)
İlerleme boyutunda bizi aşağıdaki sonuçlar karşılıyor:
Elektriğe ve temiz pişirme yakıtlarına erişim dünyanın birçok yerinde iyileşti, ancak 675 milyon insan henüz şebekeye bağlanamadı ve 2,3 milyar insan hala güvenli olmayan ve çevreyi kirleten yakıtlarla yemek pişiriyor. Ukrayna’daki savaş ve küresel ekonomik belirsizlik, enerji fiyatlarında önemli dalgalanmalara neden olmaya devam ederek, bazı ülkelerin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlarını artırmasına ve diğerlerinin kömüre bağımlılığı artırmasına yol açarak yeşil geçişi riske atıyor. Mevcut hız devam ederse, 2030 yılına kadar yaklaşık 660 milyon insan hala elektriğe erişemeyecek ve 2 milyara yakın insan yemek pişirmek için kirletici yakıtlara ve teknolojilere güvenmeye devam edecek. 2030 yılına kadar herkesin enerjiye erişimini sağlamak için elektrifikasyonu hızlandırmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımları artırmalı ve elektrik şebekelerini iyileştirmeye yatırım yapmalıyız.
Küresel enerji sisteminde; enerji güvenliği, yeni bir paradigma olgusu, temiz enerjiye geçiş, net sıfır yolları, endüstriyel yönelim ve teknoloji temiz enerji geliştirme ve sürdürülebilir endüstriyel rekabet gücü gibi büyük konular en belirleyici sektörel tartışmaları oluşturuyor. Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji konusu ise bunlar içinde küresel anlamda sahip olduğu potansiyel itibarıyla en belirleyici konular arasında. Bu nedenle, yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretiminde ve tüketimindeki payının hızla yükseldiğini görüyoruz.
Enerji verimliliği akaryakıt ithalat bağımlılığını azaltmak, enerji fiyatlarındaki oynaklığa maruz kalma oranını düşürmek ve iklim değişikliğinin azaltılmasına katkıda bulunmak, sistemleri ve toplumları daha esnek hale getirmek açısından son derece önemli görülüyor.
KÜRESEL ENERJİ TÜKETİMİ YAKLAŞIK %1 ARTTI
Bununla birlikte, enerji talebindeki artış üç kat artabilirdi. Daha yüksek, küresel enerji verimliliği ilerlemesi 2020 ve 2021’de yılda yaklaşık %0,5’ten 2022’de %2’nin biraz üzerinde. 2030’a kadar verimlilik artışının iki katına çıkarak yılda %4’ün üzerine çıkması gerekiyor. Verimlilikle ilgili yıllık yatırımı üçe katlamak gerekiyor.
600 milyar ABD dolar olan yatırımların 2030’a kadar 1,8 trilyon ABD dolara çıkması gerekiyor.
ENDÜSTRİ BAĞLAMINDA DURUM:
Enerji yoğun sektörlere özel bir yol haritası çıkarılmalı. Cam, demir çelik, alüminyum gibi…
Temiz enerji yatırımlarını teşvik edecek bir bilgi ağı kurulmalı.
Tüm paydaşların görüşü alınarak ilerlenmeli; uluslararası tecrübelerden yararlanılmalı.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin yaşama geçmesi için sektöre uluslararası yatırım çekilmeli.
Türkiye’de yeşil istihdama önem verilmeli.
Enerji yoğun sektörlerin dışında; genel olarak sanayideki dönüşüm iyi planlanmalı, yenilenebilir enerji sanayinin kurulabilmesi için altyapı hazırlanmalı. Enerji verimliliği, bireylerden kurumlara kadar yeni bir bilinç penceresinden yeniden kurgulanmalı...
KAYNAK:
(1) https://sdgs.un.org/goals
(2) Turkey Energy Outlook 2020-2022
(3) https://www.bloomberght.com/avrupa-gaz-fiyatlarinda-yenilenebilir-enerji-baskisi-2332152
2050 yılına kadar net sıfır emisyon ortamına geçişin, aynı yıl küresel ekonomiye 10,3 trilyon dolar değerinde yeni endüstriler yaratması öngörülürken, yeni çelişkiler de beraberinde geliyor.
YEŞİL BEYİN YIKAMA
Yeşil beyin yıkama da kafaları karıştıran konular arasında yer alıyor. İş hedefleri, zayıf emisyon muhasebesi, sorunlu karbon dengelemelerine bağımlılık ve gerçek emisyon azaltımları için belirsiz planlar ile karakterize edilen bir süreç olarak gelişebiliyor. Gönüllü inisiyatiflerin tek başına bu sorunu çözemeyeceği de bir gerçek - hükümetler ve düzenleyicilerin devreye girerek şirketleri Paris Anlaşması uyarınca emisyonları kısmaya zorlaması bekleniyor.
ÇİN’DE YEŞİL FİNANSMAN ÇÖZÜMÜ VE SONUÇLARI
Yeşil finansman çözümlerini oluşturmak için Çin'deki hidrojen enerjisi projelerinin ekonomik ve finansal fizibilite analizini inceleyen bir çalışmada, üç hidrojen projesi için maliyet-fayda ve duyarlılık analizi yaklaşımları gerçekleştirilmişmiş olduğunu öğreniyoruz. Hidrojen projeleri, diğer finansman maliyetlerinin yanı sıra borçlanma faiz oranlarına ve gelir vergisi oranlarına daha duyarlı bir karakter çiziyor. Bunun başlıca nedenleri, yeşil enerji projelerinin sermaye yoğun yapısı ve uzun vadede yeşil projelerin geri dönüş oranında verginin rolü olarak gösteriliyor. Çin'de incelenen hidrojen projeleri için banka kredilerinin optimal ağırlığı yaklaşık %56 olarak hesaplandı, bu da yeşil tahvillerin ağırlığının yaklaşık %44 olduğu anlamına geliyor. Diğer bir deyişle, finansman riskinin ve sermaye maliyetinin azaltılması için sadece banka kredilerine güvenmek yerine finansman kanallarının çeşitlendirilmesi de öneriliyor. Önemli bir politika çıkarımı olarak, hidrojen projelerine özel yatırımları çekmek için yeşil kredi garanti şirketi gibi çeşitli risk azaltma araçları öneriliyor.
YEŞİL EKONOMİNİN SUNDUĞU FIRSATLAR
Arup ve Oxford Economics'ten iklim uzmanları da endüstri uzmanları ve ekonomistlerden oluşan bir ekiple son 12 aydaki gelişmelere odaklanmışlar. Amaçları, hükümetlerin, yatırımcıların ve toplulukların yeşil ekonominin sunduğu fırsatları daha iyi anlamalarına yardımcı olmak… Bu çalışmada, fırsatları değerlendirmek ve küresel ekonomiyi çevresel olarak sürdürülebilir bir yola sokmak amaçlanırken, gerekli stratejik ekonomik karar üretilebilmesi için yeni çözümler aranıyor. 2050 yılına kadar net sıfır emisyon ortamına geçişin, aynı yıl küresel ekonomiye 10,3 trilyon dolar değerinde yeni endüstriler yaratacağı vurgulanıyor.
‘SHELL HİDROJEN’ İÇİN YENİ GELECEĞE HAZIRLANIYOR
Shell’in, özel bir iş birimi olan ‘Shell Hydrogen’ ile onlarca yıldır hidrojen üretiminin yanı sıra araştırma, geliştirme ve uygulama alanlarında faaliyetlerde bulunduğunu gözlemliyoruz. Şimdi, Almanya'daki Wuppertal Enstitüsü ile işbirliği içinde, geleceğin enerji kaynağı olarak hidrojen üzerine bir çalışma yürütülüyor.
Çalışma, hidrojen tedarik yollarının ve hidrojen uygulama teknolojilerinin mevcut durumuna bakıyor ve yarının küresel enerji sisteminde bir enerji kaynağı olarak potansiyel sonuç ve beklentileri araştırıyor. Çalışmanın odaklandığı karayolu taşımacılığında ve özellikle yakıt hücreli elektrikli araçlarda (FCEV'ler) hidrojen kullanımı, aynı zamanda otomotiv dışı karşılıkları da inceleniyor.
Yakıt hücreli elektrikli araçların satın alınması ve hidrojen yakıt ikmal istasyonlarının inşası için Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya'da pazar gelişimini teşvik eden devlet finansmanı imkânlarının daha eski yıllardan beri mevcut olduğu da görülüyor. (IEA, 2015)
Hidrojen yakıt ikmal istasyonu maliyetlerine ilişkin derinlemesine araştırmalarda, şu ana kadar yalnızca Kaliforniya'da mevcut olduğu aynı raporda belirtiliyor. Bu çalışmalara göre, hidrojen yakıt ikmal istasyonları için yatırım maliyetlerinde 1 milyon ABD Doları ile 10 milyon ABD Doları arasında değişen büyük bir fark bulunuyor. Günlük kapasiteleri yaklaşık 200 ila 300 kg hidrojen olan en önemli yakıt ikmal istasyonu konseptlerinin maliyetleri 2 ila yaklaşık 3 milyon ABD Doları arasında ve sabit kıymet harcamaları ise 1,5 - 2 milyon ABD Doları buluyor. Almanya için, yakıt ikmal istasyonu başına yaklaşık 1 milyon Euro'luk daha düşük maliyetten bahsediliyor.
Düzenleyici ve teknik standardizasyon ve ölçeğin etkileri (CEC/ CARB 2017) sayesinde 2017 ile 2025 arasında yaklaşık %50'ye varan önemli bir maliyet azaltma potansiyeli bekleniyor. Yine de, yeni bir hidrojen yakıt ikmal istasyonu altyapısının finanse edilmesi ekonomik zorluklarla karşı karşıya çünkü erken pazar geliştirme aşamasında hidrojen dağıtıcılarına hizmet verecek yalnızca birkaç aracı bulunuyor ve düşük verim yetersiz kullanıma yol açabiliyor.
Mümkün olduğunca kapsamlı bir altyapı, yeni bir teknolojinin kabulü ve pazar başarısı için önemli bir faktör olarak gösteriliyor. Bu durum hidrojen ve yakıt hücreli araçlar için de geçerli kabul ediliyor. Ancak, bu altyapıyı oluşturmak yüksek başlangıç sermayesi yatırımına bağlı… Soru, bu yatırım maliyetlerinin ne kadar yüksek olacağı ve bir hidrojen yakıt ikmal istasyonu altyapısının mümkün olduğunca verimli bir şekilde nasıl inşa edilebileceğinde saklı…
Günümüzde hidrojen üretimi için en önemli birincil enerji kaynağının %70'lik pay ile doğal gaz olduğu; onu petrol, kömür ve elektrik (ikincil enerji olarak) takip ettiği görülüyor. Buhar reforming (doğal gazdan) hidrojen üretimi de önemli biryöntem olarak dikkat çekiyor. Elektrikten elektroliz şu anda küresel hidrojen üretiminin yaklaşık sadece %5'ini oluşturuyor.
Hidrojen üretiminde yenilenebilir enerjilerin önemi gelecekte artacak olsa da halen düşük seviyelerde olduğunun altı çiziliyor. Elektrolizle yenilenebilir elektrik üretiminin büyük bir potansiyel sunduğu muhakkak…
* YAYIN HAKKINDA: Gelen talepler üzerine, TÜRKİYE ENERJİ ENDÜSTRİSİ (TEE) yıllık yayımını dijitale de aktardık. EKONOMİ GAZETESİ Enerji Yazarı Neslihan Gökdemir Ağar tarafından, 29 Eylül 2023 tarihli gazetemiz eki için içeriği kurgulanıp kaleme alınan çalışma 132 sayfadır.
Yazar’ın dergide yayına giren yazılarından oluşan bir seçkisini beş gün boyunca peş peşe Siz okurlarımızla paylaşıyoruz.