Bizi IMF paklar

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Geri döndürülemez akciğer hasarı KOAH gibi bizim ekonomimiz… Her ilaçla daha da hasta oluyor. Her müdahale ile bir başka sorun üretiliyor. “Eski libas gibi aşığın ömrü / Söküldükten sonra dikilmez imiş” der Âşık Seyrani… Elbise eskimiş, dikiş tutmuyor, söküldükçe sökülüyor, döküldükçe dökülüyor.

Peki, ne olacak? Faiz nassı ile girdiğimiz heterodoks bataklığından bir türlü rasyonele dönemiyoruz. Bir kördüğüm ki içim, çözdükçe dolaşıyor… Daha önce duruma düşmüştük. Kayıp Yıllar 90’larda bizi bu bataktan IMF kurtarmıştı. İnsansız ekonomi eleştirisine maruz kalsa da enflasyondan kurtarmıştı.

BİZE NEDEN COTARELLİ DAYANMIYOR?

Çünkü biz zora gelmeyiz. Çünkü biz ekonomistiz. Çünkü biz her şeyi biliriz. Çünkü biz öğrenmeden bilenlerdeniz. Çünkü bize ilham olur tüm gerçekler. Çünkü bize göre Keynes de cahilin önde gidenidir. Oysa bizim bakanımız bakmayanımız, IMF’nin Cotarelli’sini kırk kere cebinden çıkaracak güçtedir(!)

Ancak şurası gerçek ki sorun; %20 dış güçler ise %80 iç güçlerdir, yani bizleriz. Üretmeden tüketen, kazanmadan harcayan ve devlet malı deniz, yemeyen domuz anlayışına evirilenleriz. Bireylerin bencilleşmesi, kurumları çürütür, toplumları çökertir. Bu yüzden bize dış güçler (IMF) gerekiyor.

İKİ SORU İKİ CEVAP / IMF’ye dair…

Neden IMF?

IMF’nin parası değil, duası makbul. Eğer bir ülke IMF denetimindeyse, bütçeyi har vurup harman savuramaz, yandaşına kaynak aktaramaz, candaşının 1,5 trilyonluk vergi borcunu silemez, makam aracına, cam binaya, Diyanet CEO’suna milyarlar ödeyemez, bütçeyi talan, güveni yalan edemezsin.

Peki, neden yok?

Çünkü IMF’yi çağırmak, bu siyasi kadroların en büyük zaafı olacaktır. Zira IMF’yi törenle kovmuştuk. Oysa şimdi IMF’ye öylesine muhtacız ki… Fakat IMF olmasa bile onun yerine geçen yığınca yabancı kurum ile görüşüyor, kaynak dileniyoruz. Buna rağmen hiç biri bir IMF stand by etkisi yaratamıyor.

not/KENDİMİZE NEDEN IMF OLAMADIK, VATANDAŞI NASIL HARCADIK

Eğer enflasyon baş belanız olmuşsa, IMF’nin dezenflasyon (enflasyon giderici) politikası gerekecektir. 1-Bütçe açığını kapa, 2-TL’yi değerli tut, 3-Ücret artışlarını düşük tut. Nitekim eski sürüm IMF politikalarıyla biz de acı ilâç içtik, kemer sıktık. Ancak şimdi IMF, insanlı ekonomi sürümüne geçti.

Bütçe açığını kendimiz kapatamıyoruz, aksine daha da arttırıyoruz. Geçenlerde Nevzat Saygılıoğlu açıkladı; bütçe dışı fonlarda patlama, tasarruf ne kelime kamuda genişleme filan… TL’yi değerli tutmayı, doları baskılamakla sağlayabiliyoruz ancak. Ücretleri ise TÜİK marifetiyle buduyoruz.

Mademki IMF tu kaka ve istenmiyor, o halde kendimize IMF olsak? Bunu ben önermiştim ve bin pişman oldum. Zira IMF insaflıymış meğer. Kendimize IMF olalım derken vatandaşı açlığa, emekliyi sürünmeye, çiftçiyi yoksulluğa, işçi, memur, dul, yetim, engelliyi de saldık çayıra, mevlâm kayıra…

Bilim der ki; enflasyonu indirmek için büyümeden fedakarlık yapacak, kamuyu dizginleyecek, parayı sıkılaştıracak, bir bedel ödeyeceksin. Kısaca hız kesmek istiyorsan, gazdan ayağını çekip, frene basacaksın. Oysa bizim ekonomi yöneticileri büyüyerek ve zam yaparak enflasyonu indirecekmiş.

Kendimize IMF olamamanın bir diğer sebebi ise perhiz kararını sürekli hanı yağma ziyafet sofrasından kalktıktan, aksırıncaya tıksırıncaya dek yedikten sonra almamız ve akşama varmadan unutmamız…

Tüm yazılarını göster