Biz uyurken medya nasıl değişti?

Kerem ÖZDEMİR KEREM İLE İŞİN ASLI

Karnaval Medya Grubu’nun “Sesin Dijital Dönüşümü” araştırması ile 12. Baykuş Ödülleri’nde Vizyoner Baykuş kategorisinde Altın Ödül’ün sahibi olduğunu okuyunca, insanların içinde bulunduğu dünyadaki değişimi fark etmede ne kadar zayıf olduğunu bir kez daha anladım. Bu, habercilik açısından dikkatle incelememiz gereken bir konu.

İnsan beyni ile bağırsağı arasındaki iktidar mücadelesi son yılların en önemli konusu. Bağırsaklarla ilgili durumu, eski bir müdür fıkrası dolayısıyla biliyorum ve daha fazlasını merak etmedim. Beyin ise, Kuzuların Sessizliği filminde Hannibal Lecter’ın bize gösterdiği gibi duyu organları üzerinden elde ettiği bütün bilgilere sahip olması ve her şeyi yönetecek bir merkezi olmasına karşın birisi yani Hannibal Lecter gibi birisi beyinden bir parça kesip pişirdikten sonra sahibine yedirdiğinde bunu anlamayacak kadar kendinden bihaber bir yapı.

Uzun süredir medya ile ilgili gördüklerim, biz içinde yer alırken böylesine bihaber olduğumuz bir diğer yapıyı karşıma çıkarıyor. Buna zaman zaman değiniyorum: özellikle dış haberci olarak bütün dünya elimin altında yaşarken şirket içinde kimin nereye atandığı ve bunun bizi nasıl etkileyeceği konularında zır cahil yaşamışım. Şunu mutlulukla belirtmeliyim: çalıştığım bütün yayınlarda işin neden ve ne zaman batacağını tahmin ettim ancak yayını, ekip arkadaşlarımı ya da kendimi kurtaracak bir şey yapmak aklımın ucundan bile geçmedi. Şu anda kendi arşivim olmasa geçmişimle bağlantım olmayacak; kapanan yayınlardaki yazılarımı internette adımla arama yaparak bulamıyorum. Üzerinde güneş batmayacağını düşündüğümüz büyük yayın grupları el değiştirirken ve etkilerini yitirirken, bu çok önemli bir gelişme değil. Bunu bağırsaklarımın bana söylettiğini düşünüyorum.

Beynim ise, Temmuz 2024’te “Doğan Burda Dergi Grubu 10 milyon dolara Rie-Pie yatırım fon grubuna satıldı” haberi ile ilgili notlar almamdan bu yana gözlerimi bu alana dikmemi söylüyor. Bunu yaptığımda, Re-Pie’ın bir yıl önce de Milpa’yı 55 milyon dolara satın aldığını görüyorum. Çok çarpıcı ve benim tezlerimi doğrulayan bir gelişme ama aynı zamanda da bir boyutu ile şaşırtıcı. Milpa, Milliyet gazetesinin pazarlama şirketi olarak kurulmuştu yani bir yancı şirketti. Dergi grubu ise, medyada büyüyen Aydın Doğan’ın Alman (Burda) ve İtalyan (Rizzoli) ortaklarla kurduğu küresel düzeyde bir işti. Beyin, ikincisinin çok daha değerli olmasını bekliyor ve istiyor ancak pazarlama şirketinin bu kadar değerli hale gelmesi de şaşırtıcı değil.

Zamanında Hürriyet gazetesinden “eski yönetici” ağabeyler ile konuşurken gazetenin bağımsızlığı, çalışanlara saygısı ve güvenilir haberciliği konularının yanında iş modelinde seri ilan gelirlerinin önemli yer tuttuğunu dinlemiştim. Muteber ve münevver okur kitlesi, haber almak için kullandığı güvenilir medya aracını ihtiyaç olduğunda malını satmak ya da bir malı almak için de güvenilir bir kanal olarak da kullanıyordu. Yani gazete, insan hayatının içine yerleşiyor ve çok önemli bir işlevi sağlıyordu; likiditeyi.

Bilgi ya da ticarette paranın likiditesini yani akışını sağlamak, o zamanın sınırlı olanakları ile bu ölçüde sağlanırken teknolojinin olanakları geliştirdiği yıllarda medyanın bu işlevinden uzaklaşması trajikomik bir durum oluşturuyor. Bunun güvenle ilgisi ve ilişkisi büyük. Bugünün medyası olarak gördüğüm online satış kanallarından birinde, birisi apartman boşluğunu bahçe gösterip evin metrekaresini 50’den 57’ye çıkara bir ilan veriyor. Tapu nedeniyle bunun bir anlamı olmadığını ve direkten döneceğini düşünüyorum. Sonra bir bakıyorum, bir başka apartmanın önünde çocukların oynadığı alan dönerci olmuş. “Nasıl oldu?” diye sorduğumda, oradaki bakkal dükkanını alıp dönerci yapan kişinin önce dükkan önüne sandalye attığını, sonra branda gerdiğini ve sonra da pimapen ile kapatıp dükkan yaptığını öğreniyorum. “Neden şikâyet etmiyorsunuz?” dediğimde ise, bu kişinin imar barışında gidip o ortak alanı kendi üzerine geçirdiğini öğreniyorum. Biz argoda buna tezgâh deriz ve bu tezgâhların üzerine gidip engellemesi gereken güç medyadır.

Hiç doğru haber, doğru yorum gibi soyut ifadeler kullanmayacağım; bir ülkede bu tür uygulamalar oluyorsa, bunda medyanın eksikliğinin payı büyüktür. Bir toplumda, insanlar neyin içinde olduklarını anlamak için medyaya ilgi duyarlar ve o zamanki Hürriyet gazetesi olsaydı, bu tür araklamaların olmayacağını ya da daha az olacağını düşünüyorum. Anlamadığım ancak şaşkınlıkla izlediğim bu tür mal/mülk el değiştirmelerinden biraz daha iyi anladığımı düşündüğüm medya dinamiklerine dönmek ve spotta atıfta bulunduğum Karnaval Medya Grubu ile ilgili konuyu anlatmak istiyorum.

Medyada sesin değerinin yükselişi

Karnaval Medya Grubu ile ilgili haberde dikkatimi çeken ilk konu, “Türkiye’nin en büyük dijital ses platformu” ifadesi oldu. Bizim zamanımızda basılı gazete ve dergiden radyo, televizyon ve online kanallara kadar uzanan bir yelpaze olsa da dijital ses platformu diye bir tanımlama yoktu. Hatta Karnaval Radyo olarak çıktığı dönemde, Karnaval’ın kendi içinde de böyle bir tanımlama olduğunu hatırlamıyorum. O zamanki yöneticileri ile tanışmamı önerdiklerinde, hazırlık olarak bilgisayardan sitelerine girip bir şeyler dinlemiştim diye hatırlıyorum ama üyelik olup olmadığı konusu dahil olmak üzere başka hiçbir şey hatırlamıyorum. Konuşurken dinlediğim verilerin beni şaşırttığını ve cehaletimin de yüzümü kızarttığını hatırlıyorum. Online radyo diye gittiğim görüşmedeki reklam ve gelir projeksiyonları o zamanki geleneksel medyanın aklının ermeyeceği şeylerdi.    

Daha sonraki yıllarda Fortune Türkiye’de çalışırken, Fortune dergisinde bizim arkadaşlarımızın çevirip dergiye koymaya değer bulmadığı bir kısa haberde, müzikteki lisans bedellerinin yüksekliği nedeniyle Spotify’ın 300 milyon dolara iki podcast şirketi satın aldığını okudum.

Şimdi Karnaval Medya Grubu CEO’su Burak Can’ın ifadeleri, bunları ve diğer birçok bilgimi temize çekiyor. Can, “Adex’in verilerine göre, küresel dijital reklam yatırımlarında 29 ülke arasında sekizinci sırada yer alan Türkiye, yüzde 118’lik büyüme oranı ile 2022’de olduğu gibi 2023’te de en fazla büyüyen ülke konumunu koruyor. Türkiye, aynı zamanda küresel dijital ses pazarında yapılan medya yatırımlarının 5,6 kat’lık büyümesi ile en fazla büyüme gösteren ülke konumunda yer alıyor. Türkiye’de kesintisiz canlı radyo deneyimini, farklı müzik türlerini ve Türkiye’nin en çok dinlenen podcast yayınlarını tek bir platformda bir araya getirerek dijital ses dünyasında önemli adımlar atıyoruz. Geliştirdiğimiz içeriklerle de dijital ses dünyasının yeni kavramlarla zenginleşmesine olanak sağlıyoruz. Tüketicilerin değişen ses dinleme alışkanlıklarına paralel olarak müzikten iletişime kadar geniş bir yelpazede yenilikler sunarak ses yatırımlarımızı artıracağız” diyor.

Bu ifadeler ile Karnaval Medya Grubu’nun Dijital Seste Segmentasyon başlığı altında ödül alması mükemmel bir uyum gösteriyor. Bu yıl 12. kez düzenlenen Baykuş Ödülleri töreninin, araştırma, reklam, pazarlama, iletişim, akademi ve marka dünyasının profesyonellerinden oluşan katılımcı portföyü de, medya işinin neye dönüştüğüne ışık tutuyor. Ya da  bizim zamanında farkında olmadığımız ezeli bir gerçeğe. Ebedi tarafa ise Can’ın, “Dijitalleşen dünyada sesin hiç durmayan dönüşümünün izinden gitmeyi sürdürecek, ses yatırımlarımızla tüketicilerin değişen alışkanlıklarına yanıt vermeye devam edeceğiz” şeklindeki sözleri ışık tutuyor. Türkiye’nin en çok dinlenen radyo frekanslarının yanı sıra farklı müzik zevklerine hitap eden 30’u aşkın dijital radyo frekansı, farklı müzik türleri ve en çok dinlenen podcast yayınları sunan Karnaval’ın hedefi, ses pazarlamasında lider olmak. Ancak ne yaparsa yapsın, hiçbir kurumun ölümsüz olmadığını da hatırlatmak gerekiyor. Her zaman yeni oluşumlar eskilerin yerini alarak sürdürülebilirliği sağlamak için kapıda bekliyor.

Kapıda beklemeyenler de geleceğin liderleri olabilir

Geçen aylarda bir araya geldiğim Lessy Türkiye Ülke Müdürü Niyazi Doğan Öncü, gelecekteki medya yapısında iyi bir yere uygun gördüğüm bir kişi. Kendisinin böyle bir niyeti yok ancak benim görüşüm, kendisine de ifade ettiğim gibi, “Türkiye’nin bir sonraki medyası siz olabilirsiniz ve olmalısınız” şeklinde.

Aralık 2023’te Türkiye pazarına giren Lessy, indirim ve teklifleri bir araya getiren bir mobil uygulama. Biz görüştüğümüzde, Lessy Türkiye'de 1 milyon kez indirilmişti; 500 bin aylık aktif kullanıcıya ulaşmıştı ve ülke çapında 200’den fazla perakendeci kataloğunu kapsıyordu. Tüketicileri favori ürünlerindeki en iyi indirimlerle buluşturmak için tasarlandığı belirtilen akıllı mobil uygulama Lessy, perakendecilere herhangi bir ücret ödemeden satış geliştirme, pazarlama ve analitik için verimli bir platform sunuyor.

Önde gelen perakende mağazalarının indirim ve tekliflerini tek bir kullanıcı dostu mobil uygulamada toplamak üzere geliştirilmesinin Lessy, Türkiye'nin önde gelen perakendecileri ve satış noktaları ile iş ortaklıkları kurarak, daha fazla müşteri trafiği arayan mağazalar ve en uygun fiyatların peşindeki tüketicilere karşılıklı fayda sağlamayı hedefliyor. Benim bu uygulamada medya olma potansiyeli görmemi sağlayan bu.

Biz görüştüğümüzde Lessy Şok, Evidea, DeFacto, Happy Center, Show Market ve Hakmar gibi birçok Türk perakendeciye ulaşmıştı. Haziran verisi ile benim geleceği medyası beklentimi açıklayarak bitireyim. Haziran ayında kullanıcılarının karpuz, patates, siyah çay ve portakal indirimlerine baktığını tespit eden Lessy, bu ayın tatil haftasında, yaz sıcağıyla başa çıkma çabası sonucunda vantilatörlerin de zirveye çıktığını biliyor. Aylık 500 bin aktif kullanıcı ve günlük 1 milyon katalog görüntüleme verisi bir kenara asıl bu bilme konusu dikkat çekici. Düşünsenize, biz hala Narin’in neden öldürüldüğünü bilmiyoruz.

Tüm yazılarını göster