SEFİA tarafından yayınlanan “Atıl Varlık Riski ve Fosil Yakıt Yatırımlarından Çekilme Eğilimi: BIST 100 Örneği” raporuna göre, Borsa İstanbul 100 (BIST 100) Endeksi’nin karbon riskine maruz kalma oranı yüzde 11,3. Çalışma, bu varlıkların gelecek dönemde sermaye piyasalarından kaynak sağlayamama riskiyle karşı karşıya kalabileceği vurguluyor.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFİA, ‘Atıl Varlık Riski ve Fosil Yakıt Yatırımlarından Çekilme Eğilimi: BIST 100 Örneği’ raporunu yayınladı.
Borsa İstanbul 100 (BIST 100) Endeksi’nin karbon riskine maruz kalma oranı yüzde 11,3 olarak açıklanan çalışmada, varlıkların gelecek dönemde sermaye piyasalarından kaynak sağlayamama riskiyle karşı karşıya kalabileceği vurgulanıyor.
Raporda, küresel eğilimlerin takip edilmesi gerektiği belirtilerek fosil yakıtlardan çıkışın, iklim hedefleri ulaşmak kadar finansal riskler açısından da ciddiyetle değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Fosil yakıtlardan çekilme eğiliminin küresel görünümünü ortaya koyan raporda, Londra, Sao Paulo, Moskova, Avustralya ve Toronto borsalarının piyasa değerlerinin yaklaşık yüzde 20 ila yüzde 30’unun fosil yakıtlarla ilişkili olduğu belirtiliyor. Bu borsalarda dünyanın en büyük fosil yakıt şirketlerinin işlem gördüğü göz önünde bulundurulduğunda, BIST 100 Endeksi’nin karbon maruziyetinin azımsanmayacak bir seviyede olduğu ifade ediliyor.
BIST 100 şirketlerinin ‘net sıfır 2053 hedefi’ne ihtiyacı var
Çalışmada, SEFİA’nın geçtiğimiz yıl yayınlandığı ‘İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Araştırması: BIST 30 Firmalarının Görünümü 2023’ raporuna atıf yapılıyor.
Bankacılık harici 26 şirket içerisinde 2022 yılında yüksek ve ciddi yüksek riskli şirket oranı yüzde 44 ve düşük riskli şirket oranı yüzde 8 iken, 2023 yılında yüksek ve ciddi yüksek riskli şirket oranının yüzde 38 ve düşük riskli şirket oranının da yüzde 19 olduğu ortaya konuluyor. Bu göstergeler BIST 30’da belli oranda bir iyileşmenin yaşandığına işaret ediyor.
Fakat şirketler, 2053 yılına yönelik ülke hedefini destekleyecek şekilde belirlenmiş veya kamuoyu ile paylaşılmış somut bir plana sahip değil. 26 şirketten 16’sının net sıfır hedefi için herhangi bir tarihi olmadığı, 15 şirketin ise karbon nötr olma yolunda bir hedef tarih paylaşmadığı görülüyor. Ayrıca bu şirketlerden 11’inin her iki hedef için belirlenmiş bir tarihi de henüz yok. Şirketlerin net sıfır hedefine ulaşmak kadar finansal risklerini de azaltabilmek için küresel eğilimleri takip etmesi öneriliyor.
Türk bankacılık sektörünü zayıflatabilir
SEFİA Direktörü Bengisu Özenç rapora ilişkin şunları söylüyor: “Türkiye’deki finansal piyasalar ve kurumsal yatırımcıların, iklim hedefleri ve karbonsuzlaşma eğilimleri çerçevesinde yaşanan finansal dönüşümden etkilenmesi kaçınılmaz. Bu kapsamda yatırımcıların, mevcut küresel eğilimlere cevap verebilmesi ve söz konusu finansal risklerin önüne geçebilmesi için fosil yakıt sektörlerindeki yatırımların yerine enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarını önceliklendirerek portföylerinin düşük karbonlu enerjiye yeniden yönlendirilmesine yönelik stratejiler ele alması gerekiyor. Söz konusu eğilimler iyi izlenmediği ve gerekli önlemler alınmadığı durumda temerrütler ve âtıl varlık olasılığının Türk bankacılık sektörünü zayıflatacağı öngörülüyor. Sınırlı bir karbon bütçesinin şekil verdiği yeni sanayi politikasından kaynaklanan finansal riskler, artık büyük işletmeler tarafından önemli bir risk olarak değerlendirilmeli”
Stratejiler sınırlı karbon bütçesine göre oluşturulmalı
BIST 100 Endeksi'nin yüzde 11,3 olan karbon riskine maruz kalma oranının 7,3 puanı, doğrudan fosil yakıt yatırımları olan firmalardan, 4 puanı ise hem fosil hem de yenilenebilir enerji yatırımları olan firmalardan kaynaklanıyor. Bu 4 puanın içindeki fosil yakıt yatırımları, kurulu güç ve yatırım maliyetlerine göre ağırlıklandırıldığında, BIST 100 firmalarının doğrudan karbon riskine maruz kalma oranı yüzde 8,7'ye yükseliyor. BIST 100 firmalarının fosil yakıt yatırımlarından çıkış hareketlerine bağlı olarak maruz kalabileceği risk, piyasa oynaklığı, düzenlemelerdeki değişiklikler, teknolojik ilerlemeler ve şirketlerin tabi oldukları çevresel, sosyal ve yönetişimsel (ESG) değerlendirmelere kadar birçok faktörden kaynaklanabiliyor. Buna bağlı olarak bist 100 firmalarının karbon riskine maruz kalan sermaye oranlarının farklılaştığı görülüyor.
Atıl Varlık Riski ve fosil yakıtlardan çekilme
Atıl varlıklar (stranded assets) beklenen ekonomik ömürleri tamamlanmadan faaliyetini sonlandırması gerekecek ya da değerlerini kaybedebilecek fosil yakıt varlıklar olarak tanımlanıyor. Özellikle zayıf iklim politikasına sahip ülkelerde, Paris Anlaşması hedefi ne ulaşma doğrultusunda –büyük ölçüde âtıl varlıklarla karşılaşma riskinden ötürü– olumsuz ekonomik etkilere maruz kalınması ve uzun vadeli iklim hedeflerine ulaşma olasılığının azalması bekleniyor. Geçtiğimiz yıllarda hemen hemen her borsaya arz edilen fosil yakıt şirketi sayısı hızlı bir artış gösteriyor. İklim değişikliği kaynaklı aşırı hava olaylarına maruziyetin getirdiği potansiyel sistemik riskler ise düzenleyiciler tarafından göz ardı ediliyor ve şirketlerce piyasalara yükleniyor. Buna karşılık, büyük varlık yönetim şirketlerinin fosil yakıtlardan yatırımını çekmeleri olarak tanımlanabilecek fosil yakıttan çekilme, küresel finans piyasalarında etkili olmaya başlayan bir eğilim olarak öne çıkıyor. Fosil yakıtlara yatırım yapmama kararı alan sermayenin büyüklüğü, iklim değişikliği kaynaklı risklere maruziyeti yüksek sermaye piyasalarını yapısal olarak etkileyecek bir risk olarak değerlendiriliyor.