Ağustos’un son haftasını Bodrum’daki bir otelin detoks kampında geçirdim. İyi ki de öyle yapmışım! Beş gün boyunca hiçbir şey yemedik. Sadece sebze suları içtik. Bu sayede en büyük stres kaynaklarımdan biri olan “aç kalma”nın aslında ne kadar doğal bir şey olduğunu deneyerek anladım. Gerçekten de yemek yemek bir tür bağımlılık. Fazla yemek yemenin ise birçok zararı var. Ama fazla yemediğiniz zaman psikolojik olarak da rahatlıyorsunuz.
İlk insanlar, avcı ve toplayıcı toplumların üyeleri olarak ancak yemek bulunca yer, diğer zamanlarda ise aç gezermiş. Herkesin istediği zaman yemek yiyebilmesi tarım hayatına geçişle mümkün olabilmiş. Yine de insalık yakın zamana kadar herkese sürekli yetecek yiyecek üretemiyormuş. Eskiden elitler şişman olurmuş. Rönesans tablolarında bunun örneklerini görebilirsiniz. Ne zaman ki tarımda gübre kullanımı başlamış ve gıda sanayii gelişmiş, şişmanlık ya da teknik tabiri ile obezite fakirlerin problemi haline gelmiş. Zira sağlıksız ama lezzetli yiyecekler tüm dünyada daha ucuz. Dünya Sağlık Örgütü, dünya nüfusunun 8’de 1’inin obez olduğunu tahmin ediyor. Ancak şişmanlık devrinin de sonuna gelmiş olabiliriz. Çünkü yeni nesil ilaçlar sayesinde obezite yakında tarihe karışabilir. Yeme alışkanlıklarındaki değişim ise birçok işin yeniden düzenlenmesini gerektirebilir.
Bu yeni nesil ilaçların en meşhuru Ozempic. Bu ilaç, Danimarkalı Novo Nordisk tarafından üretiliyor. İddia o ki, 2023’te Novo Nordisk’in Ozempic’ten elde ettiği kâr ile Danimarka’ya giren fon, ülkenin resesyona girmesini önlemiş. Amerikan Ely Lily de Mounjaro adlı benzeri bir ilaç üretiyor. Bunlara benzer başka ilaçlar da var. Herbirinin kullanım alanı farklı. Bunlara genel olarak GLP-1 deniyor. Belki söylemeye dahi gerek yok, ama yine de hatırlatmakta fayda var: Bu tarz ilaçları kullanmadan önce bir doktora danışmak ve yan etkilerini öğrenmek, hatta bu ilaçların bazı yan etkilerinin henüz keşfedilmemiş olabileceğini de dikkate almak lâzım. Türkiye’de bu ilaçların ruhsatı henüz yok. Ama Etiler’deki eczanelere gidip sorarsanız bir yerlerden temin ediyorlar. Ülkemizde bu ilacın aylık maliyeti 200 ila 300 dolar bandındayken ABD’de bu rakam 900 dolar civarında.
Obezitenin ekonomi üzerinde birçok olumsuz etkisi var. Bunlardan biri de aşırı kiloya bağlı ortaya çıkan şeker ve kalp gibi kronik hastalıkların kamu maliyesi üzerindeki tedavi yükü. Ancak bu hastalıkların neden olduğu mali yükün toplam maliyet içindeki payının sadece üçte bir nispetinde olduğu tahmin ediliyor. Esas maliyet ise aşırı kilolu kişilerin hareket zorlukları nedeniyle çalışamamasından ve bu kişilerin ruh sağlıklarının bozulmasından kaynaklanıyor. Sosyal medyanın da etkisiyle şişmanlık, ciddi bir depresyon kaynağı haline gelmiş durumda. Depresif kişilerin de iş hayatındaki verimliliği düşüyor. Morgan Stanley, “Obezite sorunu giderildiği takdirde ABD’nin milli geliri %3,6 oranında yukarı gider!” demiş. OECD’ye göre bu oran Türkiye için %4.
GLP-1 ilaçları, sindirim sistemine değil de doğrudan beyinde açlığınızı idare eden yerlere müdahale ediyor. Aslında şeker hastalığına karşı icat edilmiş olsalar da GLP-1 ilaçlarının temel kullanım alanı giderek şişmanlıkla mücadele haline geliyor. ABD’de diyabet hastası olmayıp da Ozempic kullananların toplam kullanıcı içindeki payı 2019 yılında %10 iken bugünlerde bu rakam %42’lere kadar yükselmiş. GLP-1 ilaçları ile dünyada obezite ile mücadelede başarı yakalanırsa bu durum ekonomiyi nasıl etkiler? Yine Morgan Stanley’nin ABD ekonomisi için yaptığı tahminlere göre bir yılda obezlerin %25’i obez olmaktan çıkarsa, bunun milli gelire pozitif etkisi %0,9 nispetinde olacakmış. Her gün her yerde konuşulan yapay zekânın ise her şirkete yayıldığında milli geliri artırıcı etkisinin yılda %0,7 oranında olacağı tahmin ediliyor. İkisi arasındaki mukayeseyi artık siz yapın.
Türkiye de obezitenin giderek artan ekonomik maliyetlerinden muzdarip. OECD üyeleri arasında obezitenin ekonomik maliyetinin en yüksek olduğu dördüncü ülkeyiz. Yine OECD verilerine göre Türkiye’de obeziteye bağlı yıllık ek sağlık harcaması maliyeti kişi başına yılda 99 dolar. Salt bu maliyetle mukayese esersek, Ozempic hâlâ pahalı bir yöntem sayılabilir. Malum Türkiye’de sağlık hizmetleri ucuz. O yüzden de yeni inovatif ilaçlar hep göreli olarak pahalı kalıyor. Ancak şişmanlığın fiziki ve mental hasarlarının ekonomiye olumsuz etkilerini de hesaba katarsak, kâr-zarar hesabı tutacaktır.
Öte yandan, eğer bu ilaçlar ülkemizde ruhsatlandırılıp geri ödeme listesine alınırsa ekonominin farklı alanlarında faaliyet gösteren birçok şirketin faaliyetlerini yeniden planlaması gerekebilir. ABD’li Walmart şimdiden, GLP-1 kullanıcılarının harcamalarının düştüğünü açıkladı. Peki, bu ilaçların bizim ucuz üç harfli süpermarketlere etkisi ne olur? Değer zincirinde yukarı gidersek gıda sanayii bu durumdan nasıl etkilenir? Tarım politikalarımızda değişikliğe gitmeye ihtiyaç var mı? Tüm bu soruların cevapları üzerine acaba kaç kişi kafa yoruyor? Ciddi anlamda merak ediyorum!