Bir ceza ve düşündürdükleri

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Bir olay

Amerika’daki arkadaşlarım benimle dalga geçerdi. “Senin bu hızla gittiğini görenler arabalarının farlarını yakıp arkanda sıraya giriyorlar” derlerdi. Neden mi? Çünkü, orada cenaze konvoyundaki arabalar gündüz gözüne farlarını yakarlar ve çok yavaş giderler. Ve ben de oldum olası arabayı yavaş sürerim, çevreye güvenemem. Otoyollarda da öyle. Yolda beni geçen arabaların bir kısmını radara yakalanmış olarak trafik kontrolünde görürüm. Hatta yol kenarında radar kontrolu yapan ekiplere geçerken selam verir el sallarım. Çünkü hız felakettir; hepimizin selameti için bunu denetlemek de güzel bir hizmettir.

Geçen hafta “Nakil Vasıta Vergi Dairesi”nden bir e-tebligat aldım. Bu tebligata göre 21 Aralık 2022’de imzalanan zarf içeriğinde bir ödeme emri varmış. Bizim muhasebe işlerine bakan çocukları aradım. Emre ulaştık. Temmuz ayı içinde bir trafik cezası almışım. Vadesi 6 Kasım imiş. Borç belirtilmiş, altına da eklenmiş: “Yukarıda mahiyeti ve tutarı gösterilen borçlarınız vadesi geçtiği halde ödenmemiştir. Bu ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde borcunuzu yukarıda adı geçen Vergi Dairesine/Mal Müdürlüğü'ne veya bunlar adına tahsile yetkili olanlara ödemeniz….,” Bir de “Ayrıca gecikme zammı da alınacaktır” da denmiş.

Trafik cezasının kodundan bunun bir hız limitini aşma cezası olduğunu ve olayın Çanakkale il sınırları içinde geçtiğini öğrendim. Bunun dışında bir bilgiye ulaşamadım. Cezamı gecikme cezası ile ödedim.

"Sıcak soba” kuralları ve cezalar

Cezanın amacı, o kişinin yaptığı kabahati bir daha işlememesini sağlamaktır. Ama ben şimdi bu hatayı nerede yaptığımı bilmiyorum. Evet, “Hız limiti”ni aşmışım. Ama “Gülü seven dikenine katlanır. Siz zaten hız seviyorsunuz. Demek bu kez de yakalanmışsınız” denilecek birisi değilim. Hız konusundaki takıntımı yukarıda anlattım. Gerçekten bu hatayı nerede yapmışım bilmek istiyorum ki, daha dikkatli olayım.

Cezalar konusunda literatürde “Sıcak soba kuralları” diye bir dizi kural vardır. İnsanın elini sobada yakması benzetmesi ile oluşturulmuş bir dizi ilke. Bunlardan birisi zamanlama ile ilgilidir. Kişi sobaya dokunduğu an eli yanar. Böyle olunca eli yanan kişi bir daha sobaya dokunmaz. İşte trafik kuralını ihlal eden kişi de cezasını hemen görmelidir ki, bir daha o hatayı yapmasın. Benim örnekte ben bu hatayı Temmuz ayında yapmışım. Cezası Aralık ayında geldi. Halbu ki o an öğrense idim, altı ay belki daha da dikkatli araba kullanacaktım.

Cezanın geç ödenmesinin bir de kişiye mali boyutu var. Eğer zamanında ödense idi, cezada %25 indirim olacaktı. Ayrıca gecikme cezaları olmayacaktı. Hızlı gitmişsem, bu ihlali yapmışsam bunun cezasını tabi ki ödemeliyim. Ama gecikme hatasını yapan ben değilim. Neden başkasının hatasını bana ödetiyorlar?

Çakarlı lüks arabaların cezası

Yukarıda sözünü ettiğim “Sıcak Soba” kurallarından birisi de “Ayrımcılık yapmama” ilkesidir. Sobaya dokunan her el yanar. Soba, “Bu el çocuk eli, bu el yaşlı eli; bu el zengin eli, bu el yoksul elli; bu el vatandaş eli, bu el devlet adamı eli” demez, hepsini ayırım yapmadan eşit şekilde yakar. Bu kurala göre cezaların uygulaması da aynen böyle olmalıdır, ayrımcılık yapılmamalıdır. Söz hızdan, kurallara uymaktan açılmışken otoyollarda yanınızdan geçen çakarlı canavarları anmamak olmaz. Trafikteki bu çakarlı arabalar için kural, “Kuralları ihlâl etmek” tir. Emniyet şeritleri onlar için yapılmış özel yoldur. Çekinmeden ters yönde gidebilirler. Ve de otoyolları yarış pisti gibi kullanırlar.

Otoyolda giderken yanınızdan hızla bir araba geçer, “Evvah, şimdi sırası mı bunun?” dersiniz. Çünkü arabanızın bozulup durduğunu sanırsınız. Hayır arabanız bozulmamıştır; sadece geçen çakarlı bir arabadır. Kalkış öncesi pistte giden uçak gibi hızla giderler. Kanım odur ki, resmi araba oldukları için onları kimse durdurmuyor, durdursa da ceza yazmıyor. Ceza yazılsa bu kadar hoyratça gitmezler. Ama o arabalara ceza yazılmasa da ödediğimiz daha büyük cezalar var. Ceza, o süper lüks arabaların toplam maliyetinden gelen yüksek cezadır. Çünkü o lüks arabaların satın alınması ya da kiralanması pahalıdır. Onarımı pahalıdır. Sigortası pahalıdır. Yüksek hızla gittikleri için yakıt tükemi de çok fazladır. Peki, kim öder bu maliyeti? Tabi ki milletçe biz öderiz. O süper lüks arabaları imal eden ülkelerin yöneticileri bile böyle arabalara zor binerken, bizdekiler anaların ak sütü gibi “helal” sayarak kolayca binerler. Halbuki içki haram, domuz haramsa, bu iş daha da haramdır. Çünkü içki ve domuz ile haram içene ve yiyene bulaşır ve zararını kullanan öder. Buradaki haram ise mega haramdır. Çünkü bu lüks arabaların cezasını, kullanan değil de başkası, yani millet ödemektedir.

Trafik ışıkları

Trafikten söz ederken değineceğim bir diğer konu da trafik ışıkları meselesi. Eğitim sistemimizin çöküntüsünün etkilerini yaşamın birçok noktasında hissediyoruz. Trafik ışıkları da bu noktalardan bir tanesidir. Neden mi? Basit bir fizik problemi çözülemediğinden trafik ışıkları doğru kullanılmıyor. Bunun cezasını da sürücüler olarak biz ödemekteyiz.

Bir yol üstündeki trafik akışının düzgün olması için kırmızı ışığa dönme zamanlarının iyi ayarlanması (senkronizasyon) gerekir. Bunun ayarlanması bir fizik problemidir. İyi ayarlanmazsa hemen hemen her ışıkta durursunuz. Yoldaki trafik akışı, dur kalk ile prostatlı bir hastanın idrar çıkışına benzer. Bunun bedeli, boşa geçen zaman ve boşa harcanan yakıttır.

Çözülememiş fizik problemlerinden birisi de sarı ışığın yanma süresini hesaplamaktır. Sarı ışığın yanma sürelerinin çoğu yerde çok kısa olduğu kanısındayım. Yoldaki ortalama hız, ışıkları uzaktan görme mesafesi ve frene basınca ortalama durma mesafesi belli ise, sarı ışığın kırmızıya dönmeden önce ne kadar süre yanık kalmasını bulmak mümkündür., Bu süre kısa olunca iki olasılık ortaya çıkar. Olasılıklardan biri, duramazsınız; kırmızı ışıkta geçmek zorunda kalırsınız. İkinci olasılık da, durursunuz; bu kez arkadan hızla gelen araba duramaz, size çarpar.

Bu basit fizik problemleri çözülemediğinden bunun maliyetini bir ceza gibi sürücüler ödemektedir.

Sonuç

Bana gelmiş bir cezadan yola çıkarak trafikte karşılaştığımız bazı sorunlara değindim. Bu konularda siz ne düşünüyorsunuz?

 Yeni yılınızı kutlar, güvenli yolculuklar, cezasız sürüşler dilerim…

Tüm yazılarını göster