Bu yazının başlığını hafife almayın, 44 yıldan beri Türkiye ekonomisini ve dünya ekonomisini yakından izlemeye çalışan bir gazeteci ve yazar olarak vardığım en önemli sonuç bu başlık. Bir başkadır benim ülkemdeki ekonomi çünkü kendine ekonomist diyenlerin çoğu, başta Adam Smith olmak üzere ekonomi tarihine damga vurmuş olan önemli şahsiyetlerin, kişisel çıkarın yanısıra toplumsal çıkarı da hesaba kattığından habersiz görünüyor.
“Ekonomi” denince ne anlaşılır?
Benim bildiğim kadarıyla “ekonomi” kıt kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını hedefleyen bir disiplin, bir öğretidir. Ekonomi denince ilk akla gelen şey de tüketim değil kaynak tasarrufudur, tutumluluktur, kaynakların verimli kullanılmasıdır. Ekonomide gerçek başarı da tüketim ya da üretimle değil verimlilikle ölçülür.
Bütün bunlardan habersiz birinin “ben ekonomistim” diyerek ortaya çıkıp ülke ekonomisinin kaderini belirleyecek konuma gelmesi ve başına buyruk kararlar alması da Türkiye’de gördüğümüz gibi, o ülkenin krizden krize sürüklenmesine yol açar.
1970’lerden itibaren Türkiye ekonomisinde rekor sayıda kriz yaşanmış olması da bunun kanıtı zaten. En çarpıcı örnek olarak da ekonominin kanseri olarak tanımlanan enflasyon illeti karşısındaki davranış tarzımız geliyor aklıma. Şimdi gelinen noktada parası pul haline gelen ülkemizde tam bir fiyat anarşisi yaşanıyor, hemen herkes birbirine kazık atmaya çalışıyor. Devletin olanaklarını kullanarak kendi yandaşlarının zenginleşmesine fırsat veren bir iktidarın o ülkenin ekonomisine fayda değil zarar verdiği de bilinen bir gerçek.
Türkiye bu noktaya nasıl geldi?
Türkiye’nin bu noktaya gelmesinde 1970’lerden sonra iktidara gelen partilerin ve liderlerinin tercihleri önemli rol oynadı. Dünyada moda haline gelen ‘Tek Adam’ rejimlerinin ülkemizdeki temsilcisi olan Recep Tayyip Erdoğan da Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi’ni kurup bütün yetkileri elinde topladıktan sonra ekonomiyi siyasi hedeflerinin aracı olarak kullandı. Yetersiz kaynaklarla hızlı büyüme tutkusu Sayın Erdoğan’ın seçim kazanmasını sağladı ama Türkiye’yi de azgın enflasyon sarmalında bocalayan bir ülke haline getirdi.
Son Joker Mehmet Şimşek
Sayın Erdoğan şimdi ülke ekonomisini çıkmaza sürükleyen “irrasyonel” maceradan vazgeçip akılcı politikalara dönüşü simgeleyen Mehmet Şimşek’i son koz olarak kullanmaya çalışıyor. Mehmet Şimşek’in “rasyonel” politikalara geri dönerek attığı adımlar üzerine kredi değerlendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu bir tık yükseltmesi dikkate alınması gereken bir gelişme ama yerel seçimlere 10 gün kala ekonominin geleceğini belirleyecek kişi olarak gene Erdoğan’ın adı öne çıkıyor.