1984 yılı Nisan ayının ilk yarısı, Divan Oteli, İstanbul…
Dönemin ANAP Hükümeti’nin Başbakanı Turgut Özal’ın iş dünyası temsilcileriyle kapalı kapılar ardında buluşması var.
Hürriyet Gazetesi ekonomi muhabirleri olarak Enis Berberoğlu ile birlikte toplantı öncesi, sonrası bilgi toparlamak amacıyla diğer gazetelerden meslektaşlarımızla birlikte toplantının gerçekleşeceği salonun önündeyiz. Hürriyet’te o dönem foto muhabiri olarak görev yapan Sadettin Teksoy da bizimle birlikte.
Toplantı öncesi çok da büyük olmayan salonun kapıları açık, biz gazeteciler de içeride iş insanları ile sohbet ediyoruz. Toplantı saati yaklaşırken Türkiye Tekstil Sanayi İşverenler Sendikası Başkanı Halit Narin’e acar gazeteci ricamı açtım:
-Yanınızda bana da yer ayırabilir misiniz?
Halit Narin, masa düzenini gözden geçirdi:
-Bu masada herkesin yeri belli. Mümkün değil.
Israr ettim:
-Araya sandalye sıkıştırsak…
Narin olumsuz yanıt verdi:
-Bu masada sandalye sıkıştırmak olmaz. Anında fark edilir…
Derken Başbakan Özal geldi, fotoğraflar çekildikten sonra gazetecilerin salonun dışına çıkması istendi, kapı kapandı. Milliyet ekonomi muhabiri Sırrı Çağlar ile ben salonda kaldık. Kısa sürede Sırrı’yı güvenlik ekibi fark etti, hemen dışarı çıkardı.
Ben ayaküstü sohbet bölümünde biraz daha kaldım. Özal, benim bulunduğum noktada toplantıya katılan bir grup iş insanıyla selamlaşırken soru sordum. Sorum üzerine Özal beni tanıdı:
- Bu arkadaş gazeteci değil mi?
Başbakan’ın Koruma Müdürü Musa Öztürk devreye girdi, salondan çıkmamı istedi. Korumalardan bana dokunan, koluma giren dahi olmadı.
Toplantının sonuna kadar Enis Berberoğlu, Sadettin Teksoy ve ben, diğer meslektaşlarımızla birlikte salonun önünde, yakın noktalarında bekledik. Başbakanlık korumaları dahil, hiçbir görevli gazetecilerin otelin dışına çıkarılması gibi bir çaba içinde olmadı.
Geçen hafta 10 Haber internet gazetesi Ekonomi Müdürü Ruhi Sanyer’in başına gelenleri Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Recep Erçin’den dinleyince 39 yıl önceki kapalı toplantı anımı hatırladım. 68 yaşındaki meslektaşım Ruhi Sanyer, geçen Cuma günü JP Morgan’ın ev sahipliğinde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın 50 yabancı yatırımcıyla buluşmasının gerçekleştiği Four Seasons Hotel İstanbul at The Bosphorus’a gitti. Toplantının gerçekleşeceği salonun önünde beklemeye başladı.
JP Morgan Genel Müdürü ve Müdürler Kurulu Üyesi Mustafa Bağrıaçık, Ruhi Sanyer’i görünce sinirli şekilde ve yüksek sesle sordu:
-Kimsin, burada ne yapıyorsun?
Sanyer sert soruya şu karşılığı verdi:
-Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bakan Bey ile görüşeceğim.
Mustafa Bağrıaçık, güvenlik görevlilerine döndü:
- Götürün bunu…
Resmiler dahil, 4 güvenlik görevlisi Ruhi’yi salonun önünden koridora doğru götürürken basın kartını çıkardı:
- Ben gazeteciyim.
Güvenlik görevlileri, Ruhi’nin gazeteci olduğunu öğrenmelerine rağmen otelin bahçesi, derken ana yola, Çırağan Caddesi’ne kadar çıkardılar.
Ruhi, bunun üzerine caddede beklemeye koyuldu. Güvenlik görevlileri arada kontrol edip sordu:
- Dayı ne duruyorsun hâlâ? Otelde kesinlikle resim çektirmeyiz…
Ruhi Sanyer’le konuştum, şu noktanın altını çizdi:
- Toplantının yapıldığı salona girmeye teşebbüs etmedim. Herkesin geçtiği koridorda bekliyordum.
39 yıl önce, daha 6 yıllık gazeteci iken Başbakan Turgut Özal’ın iş insanları ile buluştuğu salonda kapılar kapatıldıktan sonra çaktırmadan biraz kalmama rağmen, güvenlik görevlileri gayet saygılı tavırla beni dışarı çıkarmıştı.
Bugün ise Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın katıldığı toplantıya ev sahipliği yapan bir yabancı bankanın Türk yöneticisi, bambaşka bir tavır sergiliyor:
- Götürün bunu…
Bir banka yöneticisi, vatandaşı sadece toplantı salonunu kiraladığı otelin dışına, caddeye çıkarttırma gücünü nereden alıyor?
● Azerbaycan, ‘tek millet’ diyor ama vergiyi yüksek tutuyor
KEŞANLI Yönetici ve İşadamları Derneği (KEYİAD) Başkanı Ahmet Eler örgütledi, Orka Grup Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ev sahipliğinde bir grup iş dünyası temsilcisi ile akademisyen buluştu.
Buluşmaya TFF Başkanvekili Ruşen Çetin, TGSD Başkanı Ramazan Kaya, BMD Başkanı Sinan Öncel, Avi Alkaş, Halidun Orakçıoğlu, Prof. Deniz Ülke Arıboğan, Faik Tunay, Sema Güral, Tolga Mercan, Ahu Orakçıoğlu, Ural Aküzüm, Ozan Doğan, Murat Sağman, Salih Boz, Bahadır Kaleağası, Yılmaz Soycan, Hakan Güldağ katıldı.
Süleyman Orakçıoğlu, sohbet sırasında Kemal Derviş’le bakanlığı dönemindeki görüşmelerini anımsadı:
- Kemal Derviş, sıklıkla iki şey söylerdi:
●“Çocuklar, sabırlı olun…”
● “Benden kısa vadede çok şey istemeyin ve beklemeyin.”
Orakçıoğlu, ardından hazır giyim ihracatıyla ilgili bir ülkeye dikkat çekti:
- Azerbaycan ile konuşurken, “İki devlet, tek millet” diyoruz. Ancak, bu ülkeye gönderdiğimiz ürünlerde “tek millet” yaklaşımını göremiyoruz. İtalya, Azerbaycan’a hazır giyim ürünlerini yüzde 20 gümrük vergisi ile satarken, bizim ürünlerde gümrük vergisi yüzde 40’a yükseliyor.
● Soğan halkasını kilo başına 2 dolara ihraç ediyor
EGE İhracatçı Birlikleri’nin (EİB) EKONOMİ Gazetesi işbirliği ile düzenlediği “Ege İhracat Buluşmaları”nın Torbalı durağında EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve ekibiyle birlikte Feast markasıyla bilinen dondurulmuş gıda üreten Özgörkey Gıda tesislerine uğradık.
Türk Eximbank Ege Bölge Müdürü Gülom Timurhan, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Ege Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Cumhur İşbırakmaz, Şeref Oğuz, Hakan Güldağ, Handan Sema Ceylan ve Yaşar Kuş ile birlikte Özgörkey Gıda Dış Ticaret Müdürü Duygu Erdoğan’dan Feast’ı dinledik:
- 60 ülkeye ihracatımız var. Yıllık ihracatımız 22 milyon dolar dolayında.
Burger King’e soğan halkası ve peynir çubuğu verdiklerini bildirdi:
- İhraç ürünlerimiz arasında dondurulmuş patates, dondurulmuş sebzeler önemli yer tutuyor. İngiltere, dondurulmuş sebzede en önemli ihraç pazarlarımızın başında geliyor.
Soğan halkasının da iddialı oldukları ürünler arasına girdiğini vurguladı:
- Soğan halkası ihracatımız Yeni Zelanda’ya kadar uzanıyor.
Kilo başına ihracat gelirlerini merak ettim, iki örnek verdi:
- Patateste kilo başına ihracat geliri 1.70-1.80 dolar dolayında seyrediyor. Soğan halkasında kilo başına ihracat gelirimiz 2 doları buluyor.
Tarım ürünlerini işlenmiş olarak ihraç etmenin geliri artırdığı, soğan halkasıyla örneği ile de kendini gösteriyor…